Ülkemiz, Cumhuriyet tarihinde eşine ve benzerine pek rastlanmayan zor bir dönemden geçmektedir. Cumhuriyetimizin ve ülkemizin tapu senedi olan Lozan Antlaşması’nı içlerine sindiremeyen ABD ve AB emperyalistleri ile yerli işbirlikçileri; bir taraftan BOP çerçevesinde ülkemizi etnik temelde ayrıştırmaya çalışmakta,diğer taraftan laik-demokratik cumhuriyetimizi ılımlı İslam cumhuriyetine çevirmeye kalkışmaktadır.
Son süreçte sözde demokratikleşme adı altında gerici anayasa taslaklarıyla Cumhuriyet hukuku tartışmaya açılıp yok edilmek istenmektedir. “Cumhuriyetin yargısı ve hukuku tarafsız olmalıdır.” Yaygarası yapılarak yargı organlarımız yıpratılmak istenmektedir. Halbuki yargı ve hukuk tarafsız değil, Cumhuriyet Devrimi’nden yana taraf olmak zorundadır. EĞİTİM-İŞ, Türk ulusundan, eğitim ve bilim işgörenlerinden aldığı güçle Cumhuriyet Devrimi’nin hukukundan yana taraftır.
Bugün ülkemiz, örtülü bir işgal altındadır. Yarı sömürgedir ve sömürgeleştirilmek istenmektedir. Buna karşı mücadele belirgindir. Başattır. Çünkü, sömürgelerde demokrasi olmaz,emekçilerin hakları olmaz. Ülke bağımsızsa, ulusun egemenliği varsa o ülkede demokrasi gelişebilir.
Bu sömürgeleştirmeye duyarsız kalan ve sömürgeleştirmenin yanında olan sözde emek örgütleri varsa, asıl görevlerine ihanet ediyorlar demektir.
Bu temelde ABD ve AB işbirlikçilerine karşı oluşturduğumuz birleşik cephemiz olan BİRLEŞİK KAMU-İŞ, hızla büyümektedir.
Altı yıldır iktidarda olan AKP Hükümetinin Milli Eğitim Bakanlığı, müfredatların içeriğini boşaltmış, ulusal unsurlardan yoksun hale getirmiştir. Halkımızın yanında olmayan AKP Hükümetinin ulusal bir eğitim anlayışı olmadığı ortaya çıkmıştır. Bu bağlamda MEB’in başkent Ankara’dan değil; AB’nin başkenti Brüksel’den yönlendirildiği gerçeği ortadadır.
Amacı eğitim-öğretim olmayan Milli Eğitim Bakanlığı gerici kadrolaşmayı hedeflemiştir. EĞİTİM-İŞ olarak bu kadrolaşmanın önüne geçebilmek için verdiğimiz hukuksal mücadele kararlı bir şekilde devam edecektir. Ancak AKP Hükümetinin Milli Eğitim Bakanlığı, yargı kararlarını hiçe saymaya devam etmektedir. Yönetim anlayışı iflas etmiş olan Milli Eğitim Bakanlığı’na karşı laik-demokratik, halkçı, parasız bir eğitim-öğretim anlayışını yerleştirmek için EĞİTİM-İŞ, hukuksal ve siyasal mücadelesinde kararlıdır.
Anayasamıza göre sosyal devlet olan ülkemiz, son otuz yıldır bu özelliğinden hızla uzaklaşmış; emeğiyle geçinen halkımız kendi kaderiyle baş başa bırakılmıştır. Yoksul aile çocukları eğitim görme sorunlarının yanında barınma sorunları da yaşamakta, bu alanda yaratılan boşluk, tarikatlar tarafından doldurulmaktadır. EĞİTİM-İŞ, tarikatların ve karanlık güçlerin çocuklarımızın geleceklerini karartmalarına asla izin vermeyecektir.
5. Başkanlar Kurulumuz, tüm kamu işgörenlerinin ekonomik, sosyal, siyasal ve demokratik taleplerinin karşılanmasının ülkemizin barış ve kardeşliğinin korunmasında önemli katkı sağlayacağını düşündüğünden aşağıdaki tespitleri yapmış bulunmaktadır:
* Grevli-Toplusözleşmeli Sendika Hakkı verilmelidir.
* Kamuda çalışanların siyaset yasağı kaldırılmalıdır.
* Kamu kurumlarının kurmuş olduğu bütün komisyonlara sendika temsilcilerinin katılma hakkı sağlanmalıdır.
* Mahkeme kararları yasal süresi içinde uygulanmalıdır.
* Tüm görevlendirmeler objektif kriterlere bağlanmalıdır.
* Sendika yöneticiliği idari görevden sayılmalıdır.
* Sözleşmeli personel uygulamasına son verilip bu durumda olanlara hemen kadro verilmelidir.
* SBS-ÖSS kaldırılmalı, onun yerine ilköğretimden itibaren öğrencilerin ilgi ve yeteneklerine göre yönlendirmeler yapılmalı. Öğretmenler Kurulu kararı ile ortaöğretim ve yükseköğretime yönlendirme yapılmalıdır.
* TUİK’in verilerine göre tek kişinin asgari geçim haddi (yoksulluk sınırı), Mart 2008 için 1253,76 YTL’dir. En düşük memur maaşı , bu miktara % 14 enflasyon farkı konularak 1429,28 YTL olmalıdır.
* Tüm kamu işgörenlerine Eylül ayı içersinde 800YTL yakacak yardımı yapılmalı.
* Çocuk yardımı 100 YTL, eş yardımı 150 YTL olmalıdır.
* Banka promosyon paylarının tamamı işgörenlere verilmelidir.
* Tüm kamu çalışanlarına lojman kiraları kadar kira yardımı yapılmalıdır.
*Doğum izni 24 hafta, ölüm ve evlenme izinleri 10 gün olmalıdır.
* Eğitim İşkolunda çalışan yardımcı hizmetler sınıfında bulunan personele de Eğitim-Öğretim Tazminatı ödenmelidir.
Bu temelde EĞİTİM-İŞ olarak Cumhuriyet Devrimlerinden ve Cumhuriyet Hukukundan yana kararlı tutumumuz devam edecektir. Tüm eğitim ve bilim işgörenlerini, “Yurdu çöküntüden kurtarmak için esaslı bir örgütte birleşmekten başka çözüm yoktur.” diyen Mustafa Kemal ATATÜRK’ ün ışığında yürüyen EĞİTİM-İŞ’ te örgütlenmeye çağırıyoruz.