Güncel Sendika Haberleri

12 Eylül, 2022

12 EYLÜL’ÜN AÇTIĞI YARALARA, ONUN DEVAMI OLANLAR TUZ DÖKMEKTEDİR

 
42 yıl önce bugün, Türkiye’nin siyasi ve toplumsal tarihine vurulan en ağır darbelerden biri olan 12 Eylül faşist askeri darbesi gerçekleşti.
Toplumda yükselen ilerici ve aydınlanmacı hareketi bastırmak, Türkiye Cumhuriyeti’ne gericilik gömleği giydirmek için ABD’nin desteği ve Kenan Evren’in önderliğiyle yapılan darbe, ülkeyi kana buladı.
Darbe sonrası; resmî rakamlara göre 650.000 kişi gözaltına alındı, 230.000 kişi askerî mahkemelerce yargılandı, cezaevlerinde ise işkence sonucu 171 kişi olmak üzere yaklaşık 300 kişi hayatını kaybetti, 50 kişi idam edildi, 1.683.000 kişi ise fişlendi. Gerçek rakamlar ise bunun çok çok üzerinde, yaşanan acı ise tarifsizdi.
Memleketi için güzel düşler kuran ve bu düşlerin peşinden azimle giden gencecik insanların hayatları, havaya inip kalkan ellerle çalındı.
Sendikalar, demokratik kitle örgütleri keyfi sebeplerle kapatıldı, yöneticileri hapsedildi. Yurttaşlar fişlendi, akrabalarının ideolojik duruşları nedeniyle bile eziyete maruz bırakıldı.
İşkence rutinleşti. ABD’nin “bizim çocuklar yaptı” diye müjdelediği 12 Eylül’ün OHAL’inde tüm Anayasal hak ve özgürlükler tam anlamıyla askıya alındı.
Acı olan ise aradan geçen o kadar zaman sonra eli kanlı general Kenan Evren’in eğilip elini öperken “Keşke sizin zamanınızda belediye başkanı olsaydım” diyenlerin kurduğu AKP’nin 20 yıllık iktidarında ise 12 Eylül’ün ruhu hortlatıldı.
Zulmü ve zihniyeti benzer bir yönetim anlayışı, demokrasinin üzerine kara bir bulut gibi çöktü.
- 12 Eylül’ün baş faili Evren, tarikatları “topluma yararlı” birer insan topluluğu olarak lanse etmişti. AKP bu konuda çıtayı arşa çıkararak, iktidarı süresince tarikatları ihya etti. Bugünkü gibi tarikatların devletin bürokrasisini bir örümcek ağı gibi tümüyle saracağını, Anayasa’ya aykırı fetvaları pervasızca televizyonlardan verebileceğini, devlet ihalelerinden aslan payı alacağını faşist darbeci Kenan Evren rüyasında bile göremezdi.
- 12 Eylül ile birlikte milli eğitim sistemine dahil edilen zorunlu din dersi, AKP döneminde mutasyona uğratıldı. Önce din değil İslam dersine, sonra da İslam’ın sadece AKP’nin uygun gördüğü mezheplerinin dersine dönüştü. Ardından tüm müfredat gericileştirildi, dini derslerin sayısı artırılırken, bilimsel derslerin ve Cumhuriyet öğretilerinin işlendiği derslerin sayıları azaltıldı, konular seyreltildi. Dernek maskesi takan tarikatlar, MEB ile mütemadiyen imzaladıkları protokoller ve iktidarın eğitimde açık bıraktığı kamusal hizmetler sayesinde eğitimde cirit atar hale geldi.
- Evren’in ilan ettiği OHAL, emek ve demokrasi mücadelesi verenlere yönelikti. AKP’nin 15 Temmuz’dan sonra kalıcı hale getirdiği OHAL’i de, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bir konuşmasında itiraf ettiği gibi patronlar için ilan edildi. Evren’in OHAL’inde sadece Evren’in hoşuna gidecek eylemler düzenlenebiliyordu, Erdoğan’ın OHAL’inde konserler bile onun beğenisine göre iptal edilebiliyor.
- Evren, Atatürk’ün “milletin egemenliğinin sembolü” dediği Meclis’i hiçe saymıştı. Bugün adına Başkanlık sistemi denilen yöntemle, Meclis sadece sembolikleştirildi. Sadece meclis kararlarıyla hayata geçebilecek uygulamalar, gece yarısı çıkan Cumhurbaşkanı kararnameleriyle işleme konar oldu.
- Faşist darbeci Kenan Evren, öğretmenlerin toplumun aydınlık yüzü olduğunu biliyordu ve hamlelerini ona göre yaptı. Bilindiği üzere 12 Eylül darbecilerinin ilk kapattığı demokratik kitle örgütü Tüm Öğretmenler Birleşme ve Dayanışma Derneği (TÖB-DER) olmuş, 200 bin üyeli bu yasal örgüt kıyıma uğratılmıştır.  12 Eylül’de yaklaşık 25 bin TÖB-Der üyesi ve temsilci de çeşitli nedenlerden dolayı mesleklerini kaybetmiştir. Çok sayıda TÖB-DER üye ve yöneticisi 12 Eylül yasaları ile sürgün edilmiş, görevlerinden olmuşlardır. 3.854 öğretmen, 120 öğretim üyesinin görevine 1402 Sayılı Sıkıyönetim Kanununa dayanılarak son verilmiştir. AKP iktidarının öğretmene yaklaşımı da bir o kadar benzerdir. Yandaş olmayan eğitimciler için artık istediği yere tayin edilmek, yönetici olmak, keyfi soruşturmalara maruz kalmamak neredeyse mümkün değildir. Son olarak mesleğin itibarına en büyük saldırı olarak hazırlanan Öğretmenlik Meslek Kanunu’nu Kenan Evren yaşasaydı kıskanacağı bir içeriğe sahiptir. Başta sendikamız olmak üzere buna karşı çıkan öğretmenleri, Başöğretmen’in eğitim neferlerini çapulcu olarak ilan etmek de Evren’in zamanında muhalefete tahammülsüzlüğünü hatırlatmıştır.
Eğitim-İş olarak altını çiziyoruz: 12 Eylül her şeyden önce Atatürk’ün “biricik eserim” dediği Cumhuriyet’i hedef almıştır. Cumhuriyet sayesinde yöneticilerini seçme hakkına sahip olan Türk ulusunun bu özgürlüğü elinden alınmıştır. Atatürk ve silah arkadaşlarının tüm dünyanın gözü önünde ders verdiği emperyalistlerle işbirliği yapılmıştır. Eğitim birliği baltalanmış, laiklik zayıflatılmış, kapatılan tekke ve zaviyeler yeni suretleriyle topluma pazarlanmıştır.
O yüzden bu topraklarda bir daha 12 Eylüllerin yaşanmamasının tek çaresi, Cumhuriyet’in kurucu ilkelerine dönmek ve bir daha onlardan ödün vermemektir.
Eğitim-İş, emperyalistlerle işbirliği yapan faşistlerin ve 6.filoya secde eden gericilerin devamı niteliğinde olanlara inat; bu uğurdaki mücadelesini sonunda dek kararlılıkla sürdürecektir.