Güncel Sendika Haberleri

12 Eylül, 2008

2008-2009 EĞİTİM- ÖĞRETİM YILI SORUNLARLA BAŞLIYOR

 

Yaklaşık 16 milyon öğrenci  ile 700 bine yakın öğretmen 8 Eylül'de ders başı yapacaktır. Yeni öğretim yılına artarak devam eden sorunlarla girilmektedir.  

     EĞİTİME AYRILAN BÜTÇE YETERSİZ
     Milli Eğitim Bakanlığı’na 2008 yılı için ayrılan bütçe 22.9 milyar YTL olarak belirlenmiştir. Üstelik bu rakamın 15.4 milyar YTL’si personel giderlerine ayrılmıştır. Bütçeden  Milli Eğitim Bakanlığı’na ayrılan oran, eğitimin temel ihtiyaçlarını karşılamaktan oldukça uzaktır. 2008 bütçesinde, milli gelirden eğitime ayrılan pay yüzde 3.2’dir. Türkiye, 30 OECD ülkesi içinde eğitime en az pay ayıran ülke konumundadır. OECD ülkeleri ortalaması GSYİH’nın % 6.1’dir. Eğitim harcamalarının GSYİH içindeki payı, dünya ortalamasında yüzde 4.4, AB ortalamasında ise yüzde 5.2’dir. Türkiye bu oranla, hem dünya hem de AB ortalamasının gerisinde kalmaktadır.

     ÖĞRETMEN VE DERSLİK AÇIĞI BÜYÜDÜ 
     Öğrenci sayısının artmasıyla birlikte okul, derslik, öğretmen açığı büyümektedir. Hala öğretmensiz okul, okulsuz köyler bulunmaktadır. Normal eğitim düzenine geçmek, sınıf mevcutlarının 30 kişilik olarak düzenlenmesini sağlayabilmek için daha 150 bin öğretmene ihtiyaç bulunmaktadır. Öğretmen açığı kadar derslik açığı da eğitimde acil çözüm bekleyen sorunlardan biridir. Hala 40-50 hatta 70 öğrenci aynı sınıfta ders görmektedir. Milli Eğitim Bakanlığı’nın 2007 -2008 eğitim öğretim yılı istatistiklerine göre; İstanbul’da ilköğretimde ortalama sınıf mevcudu 49, Diyarbakır’da 48, Şanlıurfa 57, Mardin’de 46, Batman’da 46, Şirnak’ta 46, Gaziantep’te 48, Van’da 47, Adana’da 43, Hakkari’de 41’dir.
     Yine Milli Eğitim Bakanlığı 2007 -2008 İstatistiklerine göre; ilköğretimde öğretmen başına düşen öğrenci sayısı İstanbul’da 31, Ağrı’da 31, Muş’ta 36, Van’da 33, Hakkari’de 30, Gaziantep’te 32, Şanlıurfa’da 36, Şırnak’ta 33'tür. Avrupa ülkelerinde öğretmen başına düşen öğrenci sayısı ise ortalama 21’dir.

     EĞİTİM PARALI HALE GETİRİLDİ
     Sınavlara endekslenen eğitim sistemi, eğitimi dershane, özel ders, özel okul alanına kaydırmaktadır. Özel kurs ve dershanelerden yararlanma olanağı bulamayanların sınav kazanma şansları çok düşmektedir. Bir çok aile daha iyi bir gelecek yaratmak için çocuklarını özel okullara göndermeyi zorunlu görmektedir. Sınavlar, dershaneler, özel dersler, özel okullar, test kitapları, yardımcı ders kitapları, dergiler ile büyük bir ekonomik pasta yaratılmış durumdadır. Ülkemizde 1970’lı yılların sonlarında 200 olan dershane sayısı, Milli Eğitim Bakanlığı 2007 -2008 İstatistiklerine göre 4 bin 31’dir. Dershanelere giden öğrenci sayısı ise 1 milyon 122 bin 861 olarak belirlenmiştir.

     OKULLAR “TİCARETHANE”, ÖĞRENCİ "MÜŞTERİ" 
     Okullara yeterli ödenek ayrılmaması ve 222 Sayılı İlköğretim ve Eğitim Kanunu’nun yeterince uygulanmaması nedeniyle eğitim harcamalarının önemli bir kısmı çeşitli adlar altında velilerden alınmakta, eğitimin yükü veliye yıkılmaktadır. Temizlik parası, yakıt parası, fotokopi parası ve benzeri adlar altında okul yönetimleri tarafından öğrencilerden para toplanmaktadır. Eğitime bütçe ayrılmaması sonucu, eğitim kurumları birer “ticarethaneye”, okul müdürleri “tüccar”, öğretmenler “tahsildar”, öğrenci ve velisi, "müşteri" durumuna düşürülmüştür.

     İŞSİZ ÖĞRETMEN SAYISI BÜYÜYOR
     İşsiz öğretmen sayısının çığ gibi büyüyerek 180 bini aşmıştır. Eğitim fakültelerinden mezun olan gençlerimizden binlercesi artık öğretmen olarak atanabilmekten umudunu kesme noktasına gelmiştir. Binlerce öğretmen kadrolu öğretmenlik için atama beklerken, “sözleşmeli öğretmenlik” uygulaması ile karşı karşıya bırakılmakta, hatta ücret karşılığı derse girmeye razı olmaktadır. 2003 yılından beri 100 bin usta öğretici işe alınmıştır. Ücretli öğretmen, vekil öğretmen, sözleşmeli öğretmen, kadrolu usta öğretici gibi görevlendirme çeşitliliği AKP döneminde yaygın hale getirilmiştir. Eğitimin kalitesi yok edilmiştir.

     OKULLARDA YETERLİ MEMUR VE HİZMETLİ BULUNMUYOR
     Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı okullarda en az hizmetli sayısı ile bütün hizmetler yerine getirilmeye çalışılmaktadır. Okullarımızın büyük bir kısmında ise hizmetli istihdam edilmemektedir. Okullarda çok az sayıda hizmetli olmasına karşın, bu az sayıda hizmetliye çok sayıda birim temizlettirilmekte, kalorifer yaktırılmakta, hafta sonu okulda nöbet tutturulmakta, okul ve diğer kurumlar arasında getir-götür işleri yaptırılmaktadır.

     ÜCRETSİZ KİTAPLAR
     Ders kitaplarının ücretsiz dağıtılması sosyal hukuk devletinin gereğidir ve olumlu adımdır. Ancak ücretsiz dağıtılan kitaplar yeni sınav sistemi ile örtüşmemektedir. Ücretsiz dağıtılan ders kitapları içerik olarak uygun hazırlanmadığı için verimli kullanılamamakta, öğrenciler bunun yerine sınava hazırlık amacıyla hazırlanmış olan yardımcı ders kitapları ve test kitapçıklarını tercih etmeye zorlanmaktadırlar. Yardımcı ders ve test kitapları için her öğrencinin ve okulun koşullarına göre 50 ile 150 YTL arasında değişen paraların ödendiği tespit edilmiştir. Ders kitapları ve yardımcı ders kitapları ile çantalarında büyük bir yük oluşan çocuklar, bu çantaları taşımakta güçlük çekmektedirler. Bazı okullarda, ücretsiz dağıtılan ders kitaplarının sınav sistemine katkısı olmadığı düşüncesi ile evde bıraktırıldığı ve okula götürülmediği de görülmüştür.

     EĞİTİM SİSTEMİ İFLAS ETMİŞTİR
     Tüm rakamlar göstermektedir ki,  eğitim sistemi artık çökmüştür. Bütçeden milli eğitime yeterince kaynak ayrılmaması, gereksinime yetmeyen okullar ve sınıflar, yetersiz öğretmen istihdamı, yönetimde gerici ve liyakatsiz kadrolaşma, yap-boz haline gelmiş bilimsellikten uzak müfredatlar ve “sınıf geçme yönetmelikleri”, bölgelerarası dengesiz dağılım ve adaletsizlikler,  mesleki eğitime ve istihdama yönelik planlama ve politikaların olmaması Anayasa’nın 42’inci maddesinin uygulanmaması, parasız eğitim ve fırsat eşitliğinin olmaması gibi pek çok nedene dayalı olarak, eğitim sistemimiz artık iflas etmiştir.

     REFORM ŞART
     Eğitim-İş olarak diyoruz ki; Eğitim sistemimizde acilen ve gerçek bir reforma gereksinim vardır. Eğitim sisteminin gerçek işlevine kavuşabilmesi için her düzeyde yapılmaya ve yaygınlaştırılmaya çalışılan sınav sistemine ve eğitim sistemi üzerindeki piyasa egemenliğine son verilmelidir. Herkes için parasız ve nitelikli eğitimin koşulları yaratılmalıdır.
     2008-2009 Eğitim-Öğretim Yılının sorunlara çözüm üretildiği bir yıl olması umudunu dile getirirken, öğrencilerimize ve eğitim çalışanlarımıza başarılı bir eğitim-öğretim dönemi diliyorum.

Yüksel ADIBELLİ
Eğitim-İş Genel Başkanı