Yaklaşık 16 milyon öğrenci ile 700 bine yakın öğretmen bu yıl AKP iktidarının çarpık anlayışının da göstergesi olan bir tarihte, 24 Eylül 2009 Perşembe günü ders başı yapacaktır.Yeni öğretim yılına artarak devam eden sorunlarla girilmektedir.
EĞİTİME AYRILAN BÜTÇE YETERSİZ
Milli Eğitim Bakanlığı’na 2009 yılı için ayrılan bütçe 27.9 milyar TL olarak belirlenmiştir.Genel bütçe içerisindeki payı 10,82’dir. Üstelik bu rakamın da %66’sı 18.4 milyar TL’si personel giderlerine ayrılmıştır. Bütçeden Milli Eğitim Bakanlığı’na ayrılan oran, eğitimin temel gereksinimlerini karşılamaktan çok uzaktır. 2009 bütçesinde, milli gelirden eğitime ayrılan pay yüzde 2,5’e düşmüştür.. Türkiye, 30 OECD ülkesi içinde eğitime en az pay ayıran ülke konumundadır. OECD ülkeleri ortalaması GSYİH’nın % 6.1’dir. Eğitim harcamalarının GSYİH içindeki payı, dünya ortalamasında yüzde 4.4, AB ortalamasında ise yüzde 5.2’dir. Türkiye bu oranla, hem dünya, hem de AB ortalamasının gerisinde kalmaktadır.
ÖĞRETMEN VE DERSLİK AÇIĞI BÜYÜDÜ
Öğrenci sayısının artmasıyla birlikte okul, derslik, öğretmen açığı büyümektedir. Hala öğretmensiz okul, okulsuz köyler bulunmaktadır. Normal eğitim düzenine geçmek, sınıf mevcutlarının 30 kişilik olarak düzenlenmesini sağlayabilmek için daha 150 bin öğretmene gereksinim bulunmaktadır. Buna karşılık 240 bin öğretmen adayı ise atanmayı beklemektedir. Öğretmen açığı kadar derslik açığı da eğitimde acil çözüm bekleyen sorunlardan biridir. Hala 40-50 hatta 70 öğrenci aynı sınıfta ders görmektedir.
EĞİTİM PARALI HALE GETİRİLİYOR, ÖZELLEŞTİRİLİYOR
Sınavlara endekslenen eğitim sistemi, eğitimi dershane, özel ders, özel okul alanına kaydırmaktadır. Özel kurs ve dershanelerden yararlanma olanağı bulamayanların sınav kazanma şansları çok düşmektedir. Birçok aile daha iyi bir gelecek yaratmak için çocuklarını özel okullara göndermeyi zorunlu görmektedir. Sınavlar, dershaneler, özel dersler, özel okullar, test kitapları, yardımcı ders kitapları, dergiler ile büyük bir ekonomik pasta yaratılmış durumdadır.
OKULLAR “TİCARETHANE”, ÖĞRENCİ "MÜŞTERİ", ÖĞRETMENLER “TAHSİLDAR”
Okullara yeterli ödenek ayrılmaması ve 222 Sayılı İlköğretim ve Eğitim Kanunu’nun yeterince uygulanmaması nedeniyle eğitim harcamalarının önemli bir kısmı çeşitli adlar altında velilerden alınmakta, eğitimin yükü okul-aile birliklerine dolayısıyla veliye yıkılmaktadır. Temizlik parası, yakıt parası, fotokopi parası ve benzeri adlar altında okul yönetimleri tarafından öğrencilerden para toplanmaktadır. Eğitim giderlerinin %40’ı veliler tarafından karşılanmaktadır. Eğitime bütçe ayrılmaması sonucu, eğitim kurumları birer “ticarethane”, okul müdürleri “tüccar”, öğretmenler “tahsildar”, öğrenci ve velisi, "müşteri" durumuna düşürülmüştür.
İŞSİZ ÖĞRETMEN VE KÖLE ÖĞRETMEN SAYISI BÜYÜYOR
İşsiz öğretmen sayısı çığ gibi büyüyerek 240 bini bulmuştur. Eğitim fakültelerinden mezun olan gençlerimizden binlercesi artık öğretmen olarak atanabilmekten umudunu kesme noktasına gelmiş, açlık grevleri yaparak hak arayışına çıkmıştır. Binlerce öğretmen adayı, kadrolu öğretmenlik için atama beklerken, “sözleşmeli öğretmenlik” uygulaması ile karşı karşıya bırakılmakta, hatta ücret karşılığı derse girmeye razı olmaktadır. Bakanlık bu uygulamalarıyla adeta köleci bir zihniyeti hayata geçirmiştir. 2009 yılında sözleşmeli, usta öğretici ve ücretli öğretmen sayısı 100 bini aşmıştır. Ücretli öğretmen, vekil öğretmen, sözleşmeli öğretmen, kadrosuz usta öğretici gibi görevlendirme çeşitliliği AKP döneminde yaygın hale getirilmiştir. Bu şekilde görevlendirilen öğretmenlerin iş güvencelerinin olmaması ve yöneticiler-veliler-kadrolu öğretmenler arasında bir türlü kabul görememeleri psikolojilerini bozmuştur. Böylece eğitimin kalitesi yok edilmiştir.
OKULLARDA YETERLİ MEMUR VE HİZMETLİ BULUNMUYOR
Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı okullarda en az hizmetli sayısı ile bütün hizmetler yerine getirilmeye çalışılmaktadır. Okullarımızın büyük bir kısmında ise hizmetli istihdam edilmemektedir. Okullarda çok az sayıda hizmetli olmasına karşın, bu az sayıda hizmetliye çok sayıda birim temizlettirilmekte, kalorifer yaktırılmakta, hafta sonu okulda nöbet tutturulmakta, okul ve diğer kurumlar arasında getir-götür işleri yaptırılmaktadır. AKP iktidarının amacı her yerde olduğu gibi okullardaki temizlik hizmetlerini de özelleştirmek için altyapı oluşturmaktır.
KALİTEDEN YOKSUN ÜCRETSİZ DERS KİTAPLARI
Ders kitaplarının ücretsiz dağıtılması, sosyal hukuk devletinin gereğidir ve olumlu adımdır. Ancak ücretsiz dağıtılan kitaplar yeni sınav sistemi ile örtüşmemektedir. Ücretsiz dağıtılan ders kitapları içerik olarak uygun hazırlanmadığı için verimli kullanılamamakta, öğrenciler bunun yerine sınava hazırlık amacıyla hazırlanmış olan yardımcı ders kitapları ve test kitapçıklarını tercih etmeye zorlanmaktadırlar. Yardımcı ders ve test kitapları için her öğrencinin ve okulun koşullarına göre 50 ile 150 YTL arasında değişen paraların ödendiği tespit edilmiştir. Ders kitapları ve yardımcı ders kitapları ile çantalarında büyük bir yük oluşan çocuklar, bu çantaları taşımakta güçlük çekmektedirler. Bazı okullarda, ücretsiz dağıtılan ders kitaplarının sınav sistemine katkısı olmadığı düşüncesi ile evde bıraktırıldığı ve okula götürülmediği de görülmüştür.
EĞİTİM SİSTEMİ İFLAS ETMİŞ, MEDRESELEŞMİŞTİR
Tüm rakamlar göstermektedir ki, eğitim sistemi artık çökmüştür. Bütçeden milli eğitime yeterince kaynak ayrılmaması, gereksinime yetmeyen okullar ve sınıflar, yetersiz öğretmen istihdamı, yönetimde gerici ve liyakatsiz kadrolaşma, yap-boz haline gelmiş bilimsellikten uzak müfredatlar ve “sınıf geçme yönetmelikleri”, bölgelerarası dengesiz dağılım ve adaletsizlikler, mesleki eğitime ve istihdama yönelik planlama ve politikaların olmaması, son YÖK’ün tek katsayı kararı ile mesleki eğitimden uzaklaşmanın yolunun açılması, Anayasa’nın 42’inci maddesinin uygulanmaması, parasız eğitim ve fırsat eşitliğinin olmaması gibi pek çok nedene dayalı olarak, eğitim sistemimiz artık iflas etmiştir. Eğitimimiz, AKP zihniyeti tarafından tarikat ve cemaatlerin insafına terk edilerek adeta medreseleştirilmektedir.
DEVRİMCİ BİR EĞİTİM ŞURASI GEREKİYOR
Eğitim-İş olarak diyoruz ki; Eğitim sistemimizde acilen ve gerçek bir reforma gereksinim vardır. Eğitim sisteminin gerçek işlevine kavuşabilmesi için her düzeyde yapılmaya ve yaygınlaştırılmaya çalışılan sınav sistemine ve eğitim sistemi üzerindeki piyasa egemenliğine, gerici kadrolaşmaya son verilmelidir. Herkes için parasız ve nitelikli eğitimin koşulları yaratılmalıdır. Milli Eğitim Bakanlığı, Üniversitelerimiz, eğitim sendikalarımız ve diğer ilgili tarafların da katılacağı, sorunların enine-boyuna tartışılıp sağlıklı kararların alınacağı devrimci nitelikte bir eğitim şurası zaman geçirilmeden toplanmalıdır.
2009-2010 Eğitim-Öğretim Yılının sorunlara çözüm üretildiği bir yıl olması umudunu dile getirirken, öğrencilerimize, velilerimize, öğretmenlerimize ve tüm eğitim çalışanlarımıza başarılı bir eğitim-öğretim dönemi diliyorum.
Eğitim-İş Genel Merkez Yönetim Kurulu