Güncel Sendika Haberleri

17 Kasım, 2011

2012’DE DE EĞİTİMİN YÜKÜ, VELİLERİN SIRTINA KAMBUR OLACAK

 

2011 yılında 34 milyar 112 milyon 163 bin TL olan eğitim bütçesi, artan öğrenci sayısına rağmen 2012 yılı için 39 milyar 169 milyon TL olarak öngörülmektedir. Bütçeden Milli Eğitim Bakanlığı’na ayrılan bu miktar, eğitimin temel ihtiyaçlarını karşılamaktan ve eksiklikleri gidermekten oldukça uzaktır.

Türkiye’de eğitime ayrılan bütçenin yurt içi hasılaya oranına bakıldığında da herhangi bir gelişme kaydedilmediği görülmektedir. 2011 yılında MEB bütçesi, GSYH’nin %2,81’ine ve merkezi bütçenin %10,92’sine karşılık gelirken, 2012 yılında milli gelirin %2,75’ini ve merkezi bütçenin %11,1’ini oluşturmaktadır. Bu rakamlara göre genel bütçeden eğitime ayrılan pay artırılmış gibi görünse de, ulusal gelirden ayrılan pay düşmüştür. Bu haliyle Türkiye, 2012 yılında da milli eğitime ayırdığı bütçe açısından OECD ülkelerinin gerisinde kalmış, eğitime en az pay ayıran ülkeler arasında yer almaktan kendini kurtaramamıştır.

MEB’in 2012 bütçe taslağına göre eğitimin yükü velilerin ve hayırsever vatandaşların sırtına yüklenmiştir. Okullara yeterli ödenek ayrılmadığı için eğitim harcamalarının önemli bir kısmı çeşitli kalemler altında velilerden alınmakta, eğitimin yükü veliye yıkılmaktadır. Eğitime yeterli bütçe ayrılmaması sonucu, eğitim kurumları birer “ticarethaneye”, okul müdürleri “tüccara”, öğrenci velisi ise "müşteri" durumuna düşürülmektedir.

Öngörülen rakamlarla kronik hale gelen alt yapı sorunları, personel ve öğretmen açıkları gibi sorunları çözmek mümkün görünmemektedir. Bütçede eğitim harcamalarına bakıldığında büyük bir bölümünün personel giderlerine ayrıldığı görülmektedir. 2012 MEB bütçesinin büyük bir bölümünü oluşturan 27 milyar 707 milyon TL sadece personel giderleri için ayrılmıştır. Yatırıma, eğitimin geliştirilmesine ve planlanmasına yeterince kaynak ayrılmamıştır. 

2012 yılı için yükseköğretime ayrılan pay 12 milyar 743 milyon TL’dir ve milli gelirin %0,89’una, merkezi yönetim bütçesinin ise %3,63’sine karşılık gelmektedir. Gecekondu yapar gibi her ile her gün bir üniversite açan AKP iktidarı üniversitelere de genel bütçeden yeterli payı ayırmamıştır. Gerekli altyapı ve akademik kadrolar oluşturulmadan kurulan üniversiteler, bilim üreten kurumlar olmaktan çıkarak, neredeyse ticari mantığa hizmet eder hale getirilmekte ve bilimsel eğitim adeta metalaştırılmaktadır. Üniversitelere yeterli kadro ayrılmamakta, var olan kadrolar ise politik ortamın ürettiği anlayış nedeniyle özgürlük alanını yavaş yavaş yitirmektedir. Aynı zamanda 2012 yılı yükseköğretim bütçesi taslağına göre üniversiteler kendi başlarının çaresine bakacaklar, kaynaklarını kendileri yaratacaklardır. Bu anlayışla, özerk demokratik üniversite anlayışından bahsedilemez.

Öngörülen milli eğitim bütçesi ile okul öncesi, ilköğretim, ortaöğretim ve yüksek öğretimde okullaşma oranını yukarı çekmek de olanaksızdır. Öğrenci sayısının artmasıyla birlikte okul, derslik ve öğretmen açığı büyümektedir. Bugün Türkiye’de halen öğretmeni olmayan okullar, okulu olmayan köyler bulunmaktadır. Türkiye’deki okulların yarısından fazlasında ikili eğitim yapılmakta, birleştirilmiş sınıflarda eğitim ve taşımalı eğitim uygulamasına devam edilmektedir. Okullardaki altyapı ve donanım eksiklikleri, nitelikli bir eğitim politikasının yürütülmesinin önünde büyük bir engeldir. Okul yetersizliği ve derslik açığının yanında, acil çözüm bekleyen en önemli sorun, öğretmen açıklarıdır. Ancak MEB, kendi açıkladığı 160 bin öğretmen açığını mevsimlik işçi istihdamına benzer bir anlayış üzerinden sözleşmeli öğretmenlerle kapatma yoluna giderek, kalıcı çözümlerin uzağında kalmakta, eğitimde ve eğitim kadrolarındaki sürekliliği sekteye uğratmaktadır.

Kısacası, MEB bütçe rakamları siyasal iktidarın eğitime bakışını göstermektedir. Bu bakış, eğitimi özelleştirme, eğitimin yükünü yoksul halkın sırtına yükleme bakışıdır. Öngörülen milli eğitim bütçesiyle parasız, nitelikli ve herkese eğitim anlayışının yaşama geçirilmesi mümkün değildir.

Atatürk, “Eğitimdir ki bir ulusu ya özgür, bağımsız, onurlu, yüksek bir topluluk biçiminde yaşatır ya da bir ulusu tutsaklık ve yoksulluğa götürür.” sözüyle özgür bir toplum ideali içinde eğitimin önemini vurgulamıştır. Bu idealin sorumluluğu içinde Eğitim-İş olarak; hükümeti, sosyal devletin gereklerini yerine getirmeye çağırıyoruz. Talebimiz eğitime ayrılan bütçenin artırılması, okul, derslik ve öğretmen açıklarının kapatılmasıdır.

 Veli DEMİR

 Genel Başkan