Bugün, bu toprakların insanlarının tebaa olmaktan ulus olmaya geçtiğinin tescillenmesinin 101. yıldönümüdür. Bugün, Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk Meclis'inin kurulmasının 101. yılıdır. Bugün, dünyada çocuklara bayram adamış tek ulus olmanın kıvancını yaşamanın günüdür.
Ulusun onurunu ve özgürlüğünü korumak için Büyük Önder Atatürk'ün Anadolu'da yaktığı bağımsızlık ışığı, 23 Nisan 1920’de Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin açılmasıyla tüm yurdu aydınlatmıştır.
Atatürk’ün önderliğinde bir yandan Kurtuluş Savaşı’nı yürütürken, öte yandan Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran, devrimlerin gerçekleştirilmesinde yaşamsal rol üstlenen Türkiye Büyük Millet Meclisi, ulusal egemenliğin vücut bulduğu, demokratik rejimimizin temel kurumu olmuştur.
Ancak, çağdaş demokrasilerde rejimin temelini oluşturan yasama-yürütme-yargıdan oluşan kuvvetler ayrılığı ilkesi, AKP iktidarı döneminde yok edilmiştir. TBMM büyük yara almıştır. AKP yöneticileri, bir taraftan demokrasi havarisi kesilirken, diğer taraftan da tek parti iktidarı ve başkanlık sistemiyle padişahlık rejimine özlem duymaktadırlar. Hukuk tanımaz, baskıcı iktidar, bağımsızlığımızı, özgürlüğümüzü ve demokrasimizi taçlandıran, aydınlanma devrimimiz Cumhuriyet’in kazanımlarını yok etmek için her türlü çabayı göstermektedir.
Atatürk'ün, Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin açıldığı gün olan 23 Nisan'ı, bayram olarak armağan ettiği çocuklarımızın korunması konusunda da siyasi iktidar üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmemektedir.
Okul çağında olmasına rağmen, sokaklarda, tarlada, fabrikada çalıştırılan, şiddetin, istismarın, zorla ve erken yaşta evliliklerin kurbanları olan milyonlarca çocuk bulunmaktadır.
Çalışma hayatında 2 milyona yakın çocuk işçi bulunmakta ve çocuk işçilerin yaklaşık yüzde 78’i kayıt dışı çalıştırılmaktadır. TÜİK'in verilerine göre ise Türkiye'de 5-17 yaş arası tam 720 bin çocuk çalışıyor. 2020 yılı Ocak ayı itibariyle kayıtlı çalışan çırak sayısı 308 bin, 1 milyon 15 bin de stajyer ve kursiyer bulunuyor. Çalışan çocukların yüzde 35,9'u ev geçindirmeye destek olmak için erken yaşta iş hayatına atıldığını söylüyor.
2012 yılında yasalaşan 4+4+4 eğitim sistemiyle çocuk işçiliği yaşı fiilen 13 yaşa düşürülmüş ve sermayenin kalifiye ve ucuz işgücü ihtiyacına bağlı olarak meslek liselerinin sayısında artış olmuştur. Eğitimde 4+4+4 öncesinde, 2011-2012 eğitim öğretim yılında Türkiye’de sadece 45 özel meslek lisesi varken, son yedi yıl içinde kamu kaynaklarıyla yapılan doğrudan destek ve teşvikler sonucunda özel meslek lisesi sayısı ise 397’ye çıkmıştır. Bu okullarda okuyan öğrenciler daha öğrencilik yıllarından itibaren düşük ücretle işçi olarak çalıştırılmaktadır. Bu durum, çocukların eğitim hakkından mahrum kalmasının önünü açarak, ucuz işgücü olarak çalışma hayatında yer almasını kolaylaştırmıştır.
Öte yandan okullaşma oranlarındaki yetersizlik çözülememiş bir sorun olarak ortada durmaktayken, pandemi süreci eğitimdeki eşitsizlikleri daha da derinleştirmiştir. Bugün en az 4 milyon öğrenci uzaktan eğitime ulaşamamış veya eğitim sürecinden tamamen kopmuştur. Yoksul ailelerin çocukları her geçen gün eğitim sürecinden kopmakta ve bu durum giderek okul terkiyle sonuçlanmaktadır.
Çocuk istismarı, çocuklara yönelik cinsel saldırı suçları, ‘Bir kereden bir şey olmaz’ diyenlerin aksine yaygın ve sistematik olarak işlenmektedir. Adalet Bakanlığı’nın istatistiklerine göre, çocuğa yönelik cinsel istismar suçu, son sekiz yılın en tepe noktasına ulaştı. Verilere göre, ceza mahkemelerinde 2019’da çocuğa cinsel istismar suçundan 28 bin 360 dava açılırken, davalarının sadece 15 bin 651’i mahkumiyet ile sonuçlandı, 6 bin 420 beraat kararı alındı.
Devlet, “çocukların her türlü ihmal ve istismardan korunarak sağlıklı gelişimini temin etmek”le sorumludur. Ülkeyi yönetenler, çocukların korunmasına ilişkin üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmemektedir. Çocuklar eğitim hakkından mahrum bırakılmakta, biliminin evrensel ilkeleri üzerinden değil, dini kural ve referanslara göre eğitilmeye çalışılmakta; taciz ve tecavüze karşı korunmasız bırakılmaktadır.
Büyük Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk’ün “Vatanı korumak çocukları korumakla başlar” sözleri ışığında, tüm çocuklarımızın eğitim ve sağlık hakkından eşit koşullarda yararlandığı, her türlü istismar ve baskıdan uzak gelişimlerini sağlayabildikleri bir ülke hepimizin ortak özlemi olmalıdır.
Bu duygular ve düşüncelerle yaşanan olumsuzluklara rağmen, aydınlık geleceğimizin güneşi ve güvencesi çocuklarımız başta olmak üzere, tüm ulusumuzun 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nı kutluyoruz.
MERKEZ YÖNETİM KURULU