Güncel Sendika Haberleri

07 Nisan, 2009

3 NİSAN 1930 VE 29 MART 2009

 

29 Mart seçimlerinin üzerinden 5 gün geçmesine rağmen sonuçlar bazı bölgelerde hala netlik kazanamamıştır. Sadece bir buçuk yıl önce 3 saat gibi kısa bir sürede sonuçlanan seçimler, aynı sistem uygulanmasına rağmen 24 saat gibi bir sürede ancak tam olarak sonuçlanabilmiştir. Bu durum 2007 seçimlerinde halkın beyinlerinde AKP’nin oy oranı ile ilgili var olan soru işaretlerini güçlendirici bir durum yaratmıştır. Bu demokrasi ayıbının sebepleri yetkili kurumlarca tespit edilmeli ve samimi bir çözüm geliştirilmelidir. 

Netlik kazanan bölgeler incelendiğinde ise kadınlarımızın yine siyasetten uzak kaldığını ya da uzak tutulduklarını görüyoruz. Halbuki Atatürk devrimleriyle Türk kadını, birçok gelişmiş ülke kadınından daha önce haklarına kavuştu. Medeni kanun ile kazanılan hakların ardından, Türk kadınına, önce 3 Nisan 1930’da yani bundan 79 yıl önce belediye seçimlerine, 1933’te muhtarlık seçimlerine katılma hakkı ve 1935 yılında yapılan milletvekili seçimlerinden önce de (5 Aralık 1934 tarihinde) milletvekili seçme ve seçilme hakkı tanındı. Dünyada Kadınlar bu hakları, Fransa’da 1944, İtalya’da 1948, Japonya’da 1950, İsviçre’de 1971 yıllarında kazanabilmişlerdir. Büyük Atatürk’ün ve dönemin devlet adamlarının bu armağanını ilk kullanan 1930 yılında Artvinli Sadiye Hanım olmuştur. Yusufeli’nin Kılıçkaya Beldesine Belediye Başkanı seçilerek, “Türkiye’nin İlk Kadın Belediye Başkanı” olmuştur. Ansiklopedik kayıtlara göre de “Türkiye’nin İlk Kadın Belediye Başkanı”  1950 yılında Mersin’den Belediye Başkanı seçilen Müfide İlhan’dır. İşte bu değerli Kadınlar daha o dönemlerde kendilerine olan öz güvenleri sayesinde aday olmuş ve seçilerek görev yapmışlardır.  

Günümüzde koşullar daha olgunlaşmış ve eğitimli kadın sayımız daha artmış olmasına rağmen kadınlarımız siyasetten uzak tutulmaktadır. 29 Mart yerel seçimlerini incelediğimizde 81 il belediye başkanının sadece 2 si bayandır. 889 ilçe belediye başkanlığının ise sadece 18 i bayandır. Türkiye genelinde bu oran %2 ye tekabül etmektedir ki, bu durum gerçekten üzüntü yaratıcıdır. Bir çok dünya devletinden çok önce seçme ve seçilme hakkını almış olan Türk kadını maalesef siyasetteki yerini alamamıştır. Bizlere göre bunun sebebi yaklaşık 50 yıldır Türkiye siyasetinin başında bulunan bağnaz fikirli siyaset adamlarıdır. Kadını ikinci sınıf vatandaş olarak gören ancak siyasi çıkarları söz konusu olduğunda kadını propaganda aracı olarak kullanmaktan geri durmayan bu zihniyet, yine de kadını baskı ve zulüm altında tutmaya çalışmakta, çalışma hayatından ve siyasetten uzak tutmaktadır. 1920’lerde ülkesinin bağımsızlığı için erkeklerle omuz omuza mücadele eden kadınlarımız bugün de ülkesinin bağımsızlığının korunması ve daha çağdaş, daha müreffeh Türkiye’nin oluşabilmesi için kendinde sorumluluk duymalıdır.

Yüksel Adıbelli

Genel Başkan