Güncel Sendika Haberleri

09 Nisan, 2009

8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü

 

EĞİTİM_İŞ olarak 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü nedeniyle toplum içinde kadına uygulanan taciz ve şiddetin algılanma biçimi ve düzeyi üzerinden kadının toplumsal, sosyal ve ekonomik statüsüne ilişkin sorunları ve mevcut eğitim sisteminin bu sorunlara çözüm üretmek konusundaki yeterliliklerini belirlemek amacıyla, ülkemizin coğrafi bölgelerini temsilen 13 ilde, 31 erkek ve 287 kadın olmak üzere toplam 318 kişinin katılımıyla “Türkiye’de Kadına Yönelik Şiddet ve Taciz Konusundaki Eğitim Gereksinimlerinin ve Tutumlarının Değerlendirilmesi” konulu bir anket gerçekleştirdik. 
Katılımcıların %10.8’i 18-25 yaş, %33,7’si 26-35 yaş, %39’u 36-45 yaş, %9,6’sı 46-50 yaş, %5,9’u 51 yaş ve üstü olup; bunların %53,3’ü doğum yerini il merkezi, %22,9’u ilçe merkezi, %22,9’u kasaba ve köy olarak belirtmişler, %1,2’si doğum yeri hakkında bilgi vermemişlerdir.
Çalışmaya katılanların %70,3’ünü evli, %17’sinin bekârlar, %6,9’unu birlikte yaşayanlar, %3,5’ini boşanmışlar ve %0,9’unu eşini kaybedenler oluşturmaktadır. Evli katılımcıların %72,8’inin eşi gelir getiren bir işte çalışırken, %6,5’inin eşi herhangi bir işte çalışmamaktadır. %20,7’sinin eşlerinin düzenli gelir getiren bir işte çalışıp çalışmadığı konusunda bilgi vermediği, eşleri düzenli bir işte çalışmayan kadın katılımcılardan hepsinin en az 1 çocuk sahibi olduğu tespit edilmiştir. 
Katılımcıların anne eğitim düzeyine bakıldığında, büyük çoğunluğu %47,4 ile ilkokul mezunları oluştururken, %23,2 ile okuma yazma bilmeyenler, %11,5 ile ortaokul mezunları, %9,9 ile lise mezunları ve %7,4 ile üniversite mezunları oluşturmaktadır. Anne eğitimi sorusuna yanıt vermeyen katılımcılar %0,2’sini oluşturmaktadır. Baba eğitimine bakıldığında okuma yazma bilmeyen oranı %5,9’iken, yine %41,8 ile büyük çoğunluğu ilkokul mezunları oluşturmaktadır. Bunu %21,4 ile üniversite mezunları, %17 ile lise mezunları ve %13,6 ile ortaokul mezunları takip etmektedir.   
Yukarıdaki verilerden hareketle, kadının şiddete maruz kalması noktasında ulaştığımız çalışma bulguları şu şekildedir: 
1. Kadın örneklemin %18,9’u şiddete maruz kalmış ve bu konuda ne yapması gerektiğini bilmemektedir. Ayrıca çalışmaya katılan kadınların %15’i soruyu cevaplandırmamıştır.  Sonuç olarak, genç yetişkinlerin, yetişkin ve orta yetişkinlere göre daha az şiddete maruz kaldıkları ve şiddet konusunda daha az çaresiz hissetme eğiliminde oldukları görülmektedir. 
2. Örneklemin %80,4’ü kadına yönelik şiddet konusunda yerel yönetimlerin             görevlerini yeterince yapmadığını düşünmektedir. Sonuç olarak kadına yönelik şiddeti orta yetişkinlikteki kadınlar, genç yetişkin kadınlardan daha fazla sadece kolluk güçleri ve adli makamları ilgilendiren bir konu olarak görmektedir.
3. Örneklemin %93’ü tacize uğrayan kadınların namus ve töre nedeniyle sessiz kaldıklarını belirtmiştir. Orta yetişkinlerin genç yetişkinlere göre daha fazla kadının töre nedeniyle baskılandığını düşündüğü ortaya çıkmaktadır.
4. Örneklemin %17,2’si şiddete maruz kaldığını ancak sosyal çevre tarafından kabul görmeyeceği için kimseye söylemediğini belirtmektedir.  
5. Yine örneklemin %27,7’si erkekler tarafından baskı ve katı kurallar altında olduğunu belirtmiştir. 
6. Çalışmaya katılan kadınların yalnız %9,8’i sivil toplum örgütlerinin kadına yönelik şiddet hakkında gerçekleştirdiği hizmet içi eğitimleri yeterli bulmaktadır. 
7. Çalışmaya katılan kadınların %64,4’ü kadınların sosyal ilişkilerinin kısıtlanarak kadınların yalnızlaştırıldığını düşünmektedir. 
8. Örneklemin %86,3’ü aile içi şiddetin kamusal bir sorun olduğunu düşünmektedir. Aynı zamanda örneklemin %65,7’si kadınlara özel yaşam ve mahremiyet hakkı tanınmadığını düşünmektedir.

9. Örneklemin %63’ü kadının toplumda görüş ve düşüncelerini ifade etmesinin engellendiğini düşünmektedir.

Anket sonuçlarımıza göre kadınların şiddete maruz kaldıkları, bu şiddeti çevreleri ve kamusal yetkililerle paylaşmak konusunda çekimser davrandıkları; ayrıca bu şiddeti meşru görmemekle beraber, bu sorunların çözüm noktasında yetkili mercilerin girişimlerini yetersiz buldukları görülmüştür. Yine birçoğunun özel yaşamlarının kısıtlandığı, toplumda görüş ve düşüncelerinin ifade edilmesinin engellendiği gözlemlenmiştir. Bunun temelinde eğitim yetersizliği, ekonomik, sosyal ve kültürel koşulların kadının koşullarını iyileştirmek konusunda istenilen düzeyde olmaması, şiddete karşı geliştirilen tepkilerin örgütlenme düzeyinin sınırlı kalması, diğer sivil toplum örgütlerinde de kadın örgütlülüğünün az olması yatmaktadır. 

Kadının toplumda hak ettiği yeri alabilmesi, onları çalışma yaşamında etkin kılacak önlemlerin alınması, erkeklerle eşit fırsatların tanınması ve geleneksel zihniyetin kırılması ile mümkündür.

Cumhuriyet aydınlanmasının ışığında, kadın-erkek eşitliğinin sağlandığı bir dünya dileğiyle, tüm kadınlarımızın Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nü kutluyoruz.

EĞİTİM-İŞ
GENEL MERKEZ KADIN KOMİSYONU