Pandeminin yarattığı olumsuz koşullara uygun hareket edemeyen ve eğitimi bu dönem boyunca ancak ağır aksak sürdürebilen MEB, Pazar günü 1 milyonu aşkın öğrencinin girdiği LGS'nin zorluğu ile yine tepkilerin odağı olmayı başarmıştır.
Oysa bilindiği üzere sendikamızın yıllardır dikkat çektiği eğitimdeki eşitsizlikler, ne yazık ki pandeminin damga vurduğu bu eğitim döneminde daha da artmıştır. Salgında eğitimi öncelemeyen bir anlayış, eksikleri kabul etme ve giderme konusunda basiretsiz davranan bir Bakanlık, eğitim sistemimizde zaten iyice azaltılmış olan fırsat eşitliğini bu dönemde adeta rafa kaldırmıştır.
Okulların ne zaman açılacağı, nasıl açılacağı, açılmayacaksa eğitimin online olarak ne koşullarda devam edeceği, homojen olup olmayacağı gibi birçok soru cevapsız bırakılmış, veliler ve öğretmenler eğitime ilişkin kararları bu dönemde hep son dakika öğrenebilmiştir. Eğitimin yüz yüze sürdürüldüğü safhalarda çocukların virüsten korkmadan derslere odaklanması sağlanamamış, uzaktan sürdürüldüğü safhada ise öğrencilerin tümü sisteme dahil edilemememiştir.
Ailesi varlıklı öğrenciler özel ders alma imkanı, özel okulların etüt adı altında işlediği derslere katılma olanağı bulabilmişken, ailesi yoksul öğrenciler bu imkanların yanından bile geçememiştir. Teknolojik imkansızlıklar nedeniyle uzaktan eğitime katılamayan yavrularımıza bilgisayar/tablet ve internet sağlama sözünü bile yerine getiremeyen Bakanlığın, Anayasal bir hak olduğu halde aynı eğitimi alamayan çocuklarımızı aynı sınava tabi tutup adil olmayan bir sonuçla liselere yerleştirecek olmasının vicdanla ve bilimsellikle yan yana gelebilir bir tarafı yoktur.
Böylesi kötü, beceriksizlikle yönetilen bir eğitim döneminin sonunda sınava giren 1 milyonu aşkın öğrencimiz, son yılların en zor sınavlarından biriyle karşı karşıya gelme şoku yaşamıştır.
Özellikle matematik sorularının, sanki çocuklar eğitim dönemi boyunca sorunsuz ders işleyebilmişçesine ve süre hesabı yapılmadan hazırlandığı görülmektedir. Öyle ki soru başına yaklaşık 2 dakika düşen sınavda 10'dan fazla işlem gerektiren ya da uzun uzun grafik okumaya mecbur bırakan çok sayıda soru mevcuttur. Sorular adeta liselere değil üniversitelere yerleştirmek için hazırlanmış kıvamdadır.
Ayrıca altını çizmek isteriz ki gerçeklere aykırı bir şekilde hazırlanan bu sınavla, Bakanlığın çözmediği sorunlara kendi çarelerini yaratmaya çalışarak fedakarca öğrencilerini hazırlayan eğitimcilere ve çocukları iyi okullarda okuyabilsin diye çabalayan velilere de haksızlık yapılmıştır.
Sendikamız başta olmak üzere eğitim camiasından yükselen "Sınavda çıkacak konular daraltılmalı, örgün eğitim yapılabilmiş gibi davranılmamalıdır" uyarısına kulak tıkayan MEB, abartı derecedeki bu zor sorularla eğitimde zincirleme bir reaksiyona kapı aralamıştır.
Zorluğu bilimsel ve pedagojik ölçütlerle belirlenmemiş bu sınav yüzünden:
- Birçok öğrencimiz istemediği okullarda ve yine muhtemeldir ki MEB'in dayatmasıyla imam hatiplerde okumak zorunda kalacaktır. Diğer okulların kontenjanlarının yükseltilmeye uygun olmasına rağmen düşük bırakılması da İHL'lere mecbur kalacak öğrenci sayısını artıracaktır.
- Bu sınavdaki matematik sorularını gören 8.sınıflarda geçen senelere göre sözel dersleri seçme oranının daha yüksek olması muhtemeldir. Sayısal derslere ilgi ve yeteneği olan çocukların da birçoğunun sözel derslere yönelmesi, bu soruların ardından kaçınılmazdır.
- Birçok öğrencinin özgüveni kırılmış, üzerlerinde hissettikleri baskı artmış ve hatta sınava dezavantajlı olarak giren yoksul öğrencilerimizin eğitimden soğumasına yol açılmıştır.
Sendika olarak iddia ediyoruz ki "Ölçme-Değerlendirme" değil "sorup geçme" mantığıyla hazırlanan bu yılki LGS sorularını MEB'in üst yöneticileri dahi eksiksiz yapamaz!
Bu LGS, eğitim sisteminin işlemezliğine dair bir milat olmalı ve sendikamızın daha önce de belirttiği şu adımlar atılmalıdır:
- Bir eğitim sisteminde başarı ölçmenin tek metodunun sınav olmadığı kabul edilmeli ve gelişmiş ülkelerdeki gibi sürece yayılan, çocukların üzerindeki baskıyı azaltan ve onların yönelimlerini dikkate alan bir yöntem benimsenmelidir.
- Proje okulları kaldırılmalı, AKP'nin kendi tabanına bir mesaj olarak yürüttüğü ancak parti yöneticilerinin dahi kendi çocuklarını yollamadığı imam hatip garabeti son bulmalıdır.
- Eğitimde biraz olsun fırsat eşitliğini tahsis etmenin en önemli yolu, her mahallede nitelikli, donanımlı devlet okulları oluşturmaktır. "Eve yakın okul, en iyi okuldur" denebilen bir sistem kurulduğunda yoksul öğrenciyle zengin öğrenci arasındaki makas, hatırı sayılır biçimde kapanacaktır.
Eğitim-İş olarak LGS sorularını incelemeye aldığımızı, müfredat dışında soruların çıktığı, sorularda kolay-zor dengesi ve süre kısıtı gözetilmediği, soruların bazı özel okulların test kitaplarındaki sorularla bire bir uyuştuğu gibi iddiaların tümünü masaya yatırdığımızı ilan ediyoruz. Her bulguyu kamuoyuyla paylaşacağımızın, yaratılan hiçbir mağduriyete sessiz kalmayacağımızın altını çiziyoruz. Bakanlığı ise soruların benzerliğiyle ilgili iddiaları aydınlatıp açıklığa kavuşturulmaya davet ediyoruz.
MERKEZ YÖNETİM KURULU