Kurtuluş Savaşı’nın mimarı, bağımsızlık savaşında dünyada bir ilk olmuş, devrimleriyle ulusa kimlik kazandırmış, Cumhuriyetimizin kurucusu, ebedi önderimiz Mustafa Kemal Atatürk’ü aramızdan ayrılışının 84. yılında sevgi, saygı ve büyük bir özlemle anıyoruz.
Atatürk, yalnız bir asker, ileri görüşlü bir devlet adamı değil, aynı zamanda büyük bir devrimci ve düşünce adamıdır. Engin ileri görüşlülüğü, barış yanlısı tutumu, insani değerlere verdiği önem, düşüncelerindeki evrensel boyut, Atatürk'ü dünyanın en büyük liderlerinden biri yapmıştır.
Büyük Önder Atatürk, ülkenin ve halkın içinde bulunduğu olanaksızlıklara boyun eğmemiş, kararlı ve dirençli tutumuyla halkını bağımsız Türkiye hedefi doğrultusunda yönlendirerek zafere ulaştırmıştır.
O’nun, ülkemizin kurtuluşu ve çağdaşlaşmasında oynadığı rol, tarihin akışına yön verecek büyüklüktedir. Atatürk'ün en büyük zaferi yenilmiş bir İmparatorluk'tan çağdaş bir devlet yaratmasıdır.
İçinde yaşadığı toplumun yapısını çok iyi bilen Atatürk, bilimsel değerlendirmeler ışığında ulusumuza en uygun yönetim biçiminin "Cumhuriyet" olduğunu anlamış ve bu yönetim biçimini seçmiştir. Cumhuriyet'in ilânı, ulusumuz için tarihin en büyük dönüşümlerinden biridir.
O büyük devrimcinin kurmuş olduğu çağdaş, laik, demokratik tam bağımsız Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin kuruluşundan bugüne 99 yıl geçmesine rağmen emperyalist güçler O’nun düşüncelerine ve kurmuş olduğu Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ne saldırmaya devam etmektedir.
Ne yazık ki, Mustafa Kemal’in bize emanet ettiği ülkemiz bugün Cumhuriyet tarihinin en sıkıntılı ve zor sürecinden geçmektedir. Bu süreçte emeğimize, geleceğimize, bilimsel eğitime, laik demokratik Cumhuriyetimize ve Cumhuriyetimizin kazanımlarına, ulusal bağımsızlığımıza ve bütünlüğümüze, sosyal hukuk devletine ve yargı bağımsızlığına yönelik saldırılar kaygı verici boyutlara ulaşmıştır.
Eğitim-İş olarak bir kez daha altını çiziyoruz ki; Türkiye Cumhuriyeti dervişler, şeyhler, müritler, mensuplar memleketi olmayacaktır. Bu ülkede özgür ve insanca yaşayabilmemiz yalnızca laik Cumhuriyeti yaşatmakla mümkün olacaktır.
O’nun ardından bize düşen en büyük görevler; “Benim naçiz vücudum elbet bir gün toprak olacaktır ancak Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır.” sözünde de vurguladığı gibi cumhuriyete sahip çıkmak ve gelecek nesillere aktarmaktır. O, Cumhuriyet'i "kimsesizlerin kimsesi" olsun diye kurmuşken, bu ulusun çaresiz ve yalnız kalan her ferdini dert edinmektir.
Başöğretmen Mustafa Kemal Atatürk'ün eğitim neferleri olarak, O'nun "açtığı yolda, gösterdiği hedefe, hiç durmadan yürüyeceğimize ant içiyoruz."
Hatırasıyla bile bize yol gösteren büyük önderimizi sonsuz bir özlem ve saygıyla anıyoruz.
MERKEZ YÖNETİM KURULU