Güncel Sendika Haberleri

31 Temmuz, 2023

AKBELEN DİRENİŞİNE DESTEK ZİYARETİNDE BULUNDUK  

Eğitim-İş olarak Limak-IC İçtaş -YK Enerji ortaklığında Akbelen’de gerçekleşen doğa katliamına hayır demek ve ormanları yok olmasın diye 2 yıldır direnen İkizköylüler ile dayanışmak için Akbelen’deydik. 
Muğla’da; maden sahasının genişletilmesi gerekçesi ile ağaçların kesildiği Akbelen Ormanı’na giden Genel Başkanımız Kadem Özbay’a, Muğla Şube Başkanımız Ahmet Çakanel ve Yönetim Kurulu Üyeleri ile Milas İlçe Temsilcilik Yönetim Kurulu Üyeleri eşlik etti. İki gün boyunca bölgede bulunan Özbay, Akbelen Ormanı'ndaki çevre örgütlerini ve köylüleri ziyaret etti, halkın tepkilerini ve taleplerini dinledi.  
Genel Başkanımız Kadem Özbay, şunları söyledi:  
“Burada bir doğa katliamına maalesef bir cinayete tanıklık ediyoruz. Burada gördüğünüz ağaçlar daha iki gün önce ayaktaydı, şimdi yerlerde. Birçok ağaç da belki zamanla maalesef ki bir cinayete kurban gidecek adeta. En acısı da bu cinayete destek olan bir siyasi iktidarın olması ve burada halkın, köylünün kendi evini, ağaçlarını korumak için mücadele etmek zorunda kalması. Yani ‘ormanı korumak, vatanı korumaktır’ şiarından bugün ormanı koruma görevinin köylüye kaldığı, devletin ise maalesef ki ormanın kesimine destek olduğunu üzülerek görmekteyiz.  
Yüzlerce yıllık ağaçlar katledilmiş durumda. Toprak, su, hava, yaşam alanları devletin desteğiyle katlediliyor. Kişisel mülkiyet haline dönüştürülemeyecek su, toprak ve orman gibi doğal varlıklarımız küresel sermayeye ve yandaşlara peşkeş çekiliyor. Köylüler de şunu söylüyor ‘Burada kuşların sesi var, böceklerin sesi var.’ Burada yaşama karşı işlenmiş bir cinayet var. Burası aslında bir su havzası, burayı katlettiklerinde yarın Bodrum’da plajlarda tatil yapanlar orada su da bulamayacak. O yüzden buradaki olay sadece ağaçların kesilmesinden ibaret değil, yaşamın tamamını etkileyecek bir durum. Muğla’nın yüzde 68’inin ormanlık alan olduğunu ama yüzde 60’ının maalesef ki ranta açıldığını üzülerek burada öğrendik. Bir keyfilik, bir hukuksuzluk hüküm sürüyor. Köylüler, ‘Burada kendi evimize gidemiyoruz, önümüze set kuruldu, 90 yaşında annem, babam var ama evime gidemiyorum’ diyorlar. On yıl önce geldiklerinde, ‘Burası istimlaka açılacak, sizin topraklarınızı satın alacağız’ diyerek köylüleri kandırdıklarını, topraklarını parça parça alarak kişisel mülkiyete dönüştürülemeyecek yerlerin nasıl birilerinin rantına açıldığını öğrendik. Buraya kurulacak maden işletmesinde, buranın gençlerinin iş bulacağı vaadinde bulunulmuş. Halbuki burada insanlar zeytinle, tarımla yaşamını sürdürüyor. Onlara burada zeytinyağı fabrikası yapsalar onların istihdamına daha faydalı olabilirler.  
Hep beraber şunun altını çizmemiz gerekir, Mustafa Kemal Atatürk’ün de söylediği gibi ‘Hattı müdafaa yoktur, sathı müdafaa vardır. O satıh bütün vatandır.’ Ormanlar bu ülkedeki her bir vatandaşın nefes almasının güvencesidir. O nedenle hep beraber, buraları bir satıh olarak görmeli ve birlikte mücadele etmeliyiz.  
6 Şubat depremi bize şunu öğretmişti; merkezine insanı koymayan anlayış, doğal afeti felakete dönüşmesinin sorumlusu olmuştu ve binlerce yurttaşımız bu rant politikaları sebebiyle göz göre göre can vermişti. Bugün de kesilen ormanlara şahitlik ediyoruz. Ormanı koruması gerekenlerin, ağaçları kesenleri koruduğuna, ormanını korumak isteyen köylüyü uzaklaştırmak istemesine şahitlik ediyoruz. Nazım Hikmet’in de dediği gibi bunlar akarsuya düşman, bunlar hayata düşman, bunlar meyve veren ağaca düşman, bunlar ümide düşman. Burada yaşam hakkı ihlal ediliyor. Buradan tüm demokratik kitle örgütlerine, tüm ilerici kamuoyuna çağrıda bulunalım, ‘Hattı müdafaa yoktur, sathı müdafaa vardır. O satıh bütün vatandır.’ Bu ormanlar hepimizin, ormanlarımıza sahip çıkmak da hepimizin sorumluluğudur. Biz burada Akbelen halkının yanında olacağız. Eğitim-İş örgütü ilk günden itibaren burada. Mücadelede birlikteyiz, köyümüze de ormanımıza da sahip çıkacağız. Bunları buradan hep beraber defedeceğiz.”  
Genel Başkanımız Kadem Özbay daha sonra ağaçların kesildiği bölgeye giderek, incelemede bulundu.