Türkiye, kadınların yaşamı için hayati öneme sahip İstanbul Sözleşmesi’nden, Resmi Gazete'de gece yarısı yayımlanan Cumhurbaşkanı Kararı ile ayrıldı.
Siyasi iktidarın ve yandaş medyanın “gizli amacı aileyi yok etmek” iddialarıyla bir süredir hedefe koyduğu sözleşmeyle ilgili alınan bu karar, kadına şiddeti ve kadın cinayetlerini meşrulaştırmıştır.
Yapılması gereken; hiç vakit kaybetmeden kadın katillerine asla ceza indirimi uygulamamak, hafifletici sebep aranmadan caydırıcı cezalar verilmesini sağlamak, İstanbul sözleşmesinin getirdiği yükümlülüklere uygun bir biçimde hareket etmek olmalıyken; AKP, gerici ittifak ortaklarıyla kadınların daha fazla şiddete maruz kalmasına ve katledilmesine ön ayak olmaktadır.
Her gün en az üç kadının öldürüldüğü, onlarcasının tacize, tecavüze ve şiddete uğradığı, iktidarın açıkça kadınlara savaş açtığı bu sistemde, kadınlar sadece nefes almak için bile mücadele etmek zorunda bırakılmaktadır.
Kadınların da erkekler gibi güven içinde, korkmadan, acı çekmeden, insanca yaşamaya hakkı vardır. Acı çekmek, tacize uğramak, öldürülmek kadınların kaderi olmamalıdır.
Kadının adından dahi rahatsız olan, kadınları korumak bir yana, onları kendi iktidarı için tehdit olarak gören ve “Çareyi dışarılarda aramaya gerek yoktur, çözüm bizatihi gelenek ve göreneklerimizde” diyen zihniyete karşı kadınlar, bu ülkede inadına yaşayacak ve yaşatacaktır.
Unutulmasın ki; kadın-erkek eşitliği, sadece kadınların sorunu değil, uygarlaşmada bir eşiktir. Mustafa Kemal Atatürk ve yol arkadaşlarının kurduğu Cumhuriyete yakışmayan bu tabloyu değiştirmek, Cumhuriyet devrimlerini rotası kabul eden her yurttaşın görevidir.
Eğitim-İş olarak AKP’nin kadın düşmanı politikalarına ve cinsiyetçi uygulamalarına karşı durmaya, kadınların karşılaştıkları zorlukları dile getirmeye, şiddet gören kadınların korunmasındaki bürokratik engellerin tamamı kaldırılıncaya, birlikte yaşanılır ve daha eşit bir dünya kuruluncaya dek devam edeceğiz.
MERKEZ YÖNETİM KURULU