Güncel Sendika Haberleri

26 Şubat, 2018

ALADAĞ’DA ADALET İSTİYORUZ

Eğitim-İş olarak Adana’nın Aladağ ilçesinde 11’i çocuk 12 kişinin yaşamını yitirdiği yurt yangınıyla ilgili davanın Kozan Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmasına katıldık.

Genel Başkanımız Orhan Yıldırım, Genel Sekreterimiz Ebru Sungar, Genel Özlük Hukuk ve TİS Sekreterimiz Maksut Balmuk, Genel Merkez Hukuk Bürosu avukatımız Burak Sabuncu, Konfederasyonumuz Birleşik Kamu-İş Genel Özlük Hukuk ve TİS Sekreteri Mehmet Yeşildağ, Adana 1 No’lu Şube Başkanımız Galip Reha Ertekin ve Yönetim Kurulu Üyeleri, Adana 2 No’lu Şube Başkanımız Emin Erkan Şenol ve Yönetim Kurulu Üyeleri davayı takip etti.

Genel Başkanımız Yıldırım duruşma öncesi basın açıklaması yaptı. Açıklama şöyle:

“Bugün güç ve kuvvetin değil; hukukun üstün tutulmasını istemek için bir kez daha buradayız. Bugün Aladağ’da yaşamını yitiren çocuklarımız ve aileleri için adalet talep etmek için buradayız.

Aladağ davası, Türkiye’nin insan yaşamına, insan onuruna saygıyı esas alan ve adaletle yönetilen bir ülke olduğunu göstermesi için de adeta bir sınavdır.

Ancak kaybettiğimiz çocukların acısı hala içimizi acıtırken geçtiğimiz duruşmada verilen tahliye kararları başta mağdur aileler olmak üzere hepimizin içindeki yangını alevlendirmiştir.

Yaşanan facianın asıl sebebinin, siyasi iktidar tarafından öğrencilerimizin tarikat ve cemaat yurtlarına mecbur bırakılmaları olduğunu her fırsatta dile getirdik. 

Bakanlığın, 1989 yılında sadece 2 ilde, 305 ilköğretim öğrencisiyle başlattığı taşımalı eğitim artarak devam etmiş ve bugün taşınan öğrenci sayısı 817 bin 799’a ulaşmıştır. Öğrencilerin önemli bir bölümü taşımalı eğitim ile kilometrelerce yol kat etmek zorunda bırakılırken, bir bölümü de gittikleri yerlerde tıpkı Aladağ’da olduğu gibi barınma sorunu ile karşı karşıya bırakılmıştır. Bugün bir milyona yakın çocuk, korumasız, her türlü istismara açık bir şekilde cemaat ve tarikatların ellerine teslim edilmektedir.

Konya Taşkent’te, Diyarbakır Kulp’ta, Aladağ’da yaşananlara rağmen gerici dernek ve vakıflarla protokoller imzalamaya devam eden Milli Eğitim Bakanlığı’nı da bir kez daha uyarmak istiyoruz. Milyonlarca öğrencimizi korumak için “eğitime katkı, yardım, destek”  adı altında faaliyet gösteren bu tür vakıf, dernek ve cemaatlere karşı duyarlı olmalarını,  bunların okullarımızda faaliyet göstermelerine izin vermemelerini; kimsesiz yardıma muhtaç çocuklarımızı bu tür tarikat dernek vakıf gibi kuruluşlarının ellerine bırakmamalarını ve bu çocuklarımızın ihtiyaçlarını bizzat devlet imkanlarıyla sağlamalarını; aksi halde bu tür sonuçlardan kendilerinin de sorumlu olacaklarını unutmamaları gerektiğinin bir kez daha hatırlatırız.

Eğitim-İş olarak sürecin en başından olduğu gibi davanın tarafıyız ve takipçisiyiz. Genel Merkez Hukuk Büromuzun da yer aldığı davada mağdur ailelerin ve avukatlarının yanındayız ve her türlü desteği sunmaya devam edeceğiz.”