Güncel Sendika Haberleri

31 Mayıs, 2022

ALADAĞ İÇİN ADALET İSTİYORUZ!

Aladağ davası, Türkiye’nin insan yaşamına, insan onuruna saygıyı esas alan ve adaletle yönetilen bir ülke olduğunu göstermesi için bir sınav olmalıydı. 

Eğitim-İş Sendikası olarak bu acı olayın yaşandığı ilk günden itibaren Aladağ’daydık. Ailelerin acısını paylaştık. Sorumlu kamu görevlileri hakkında şikayetçi olduk. Davaya müdahil olmak istedik. Duruşmalarda yer aldık.    

Ancak kaybettiğimiz çocukların acısı hala içimizi acıtırken yerel mahkeme aşamasında verilen yetersiz cezalar, dahası bu denli vahim bir olay yaşanmasına rağmen Milli Eğitim yetkililerinin basit bir evrak hatası yapmış gibi hafiflikte cezalar alması, 5 yıldır süregelen adaletsizlik, afla salıverilme kararları başta mağdur aileler olmak üzere hepimizin içindeki yangını daha da alevlendirdi.  

Davanın üst mahkeme duruşması neticesinde çıkan kararda her ne kadar dernek yöneticilerine verilen kararlar bir miktar daha arttırılmış olsa da vicdanları rahatlatmaktan çok uzakta kalmıştır. Hele ki sorumlu kamu görevlilerinin cezasız kalması asla kabul edilebilir değildir. 

Aladağ, Soma, Hendek ve Çorlu davalarında tüm mağdurların avukatı olan Can Atalay bugün cezaevindeyken, kaçak yurt yangının failleri ise dışarıda, aramızda. 

Her ne kadar belli çıkarlar nedeniyle sanıklar korunmak istense de yaşanan bu acı olayın münferit bir hadiseden ibaret olmadığı, yanlış milli eğitim politikalarının birer sonucu olduğunu ve bu politikalar değişmedikçe bu felaketlerin kaçınılmaz olduğunu söylemeye devam edeceğiz.

Bu acı olay, sözüm ona yoksul aile çocuklarına yardım amaçlı kurulduğu iddia edilen; ancak daha çok siyasi ve dini istismar etmek üzere faaliyet gösteren bazı dernek ve vakıfların, öğrencilere yardım adı altında yurtlar açarak, buralarda öğrencileri, kendi amaçları doğrultusunda yetiştirmek istemelerinin sonucudur.

Bu gibi kurumlara Milli Eğitim Bakanlığı’nca açıktan destek verilmesi, hatta bizzat buna benzer vakıf, dernek ve cemaat, tarikat yurtlarına bu çocukların yerleştirilmesi ve oralarda belirli amaçlara hizmet için yetiştirilmelerine göz yumulması; yapılan çalışmalara katkı sunulması artık gizli olmaktan çıkmış, tüm kamuoyunun gözleri önünde cereyan eder duruma gelmiştir.

Aladağ’da ve Karaman’da yaşanan acı olaylardan ders almayan başta Mili Eğitim Bakanlığı yetkilileri olmak üzere tüm devlet yetkililerine hatırlatmak istiyoruz:
Devlet, 18 milyondan fazla çocuğun eğitiminden, onurlu, düzgün bir yaşam sürmesinden, sağlıklı, huzurlu, dengeli bir yaşam içerisinde çağdaş, insani ve evrensel değerlere bağlı yurttaşlar olarak yetiştirilmesinden sorumludur.

Devlet, kendi sorumluluğu altındaki bu çocukların eğitimini, barınmasını, ihtiyaçlarını belirli amaçlara hizmet eden; çoğu dini esaslara göre eğitimi şekillendirmek isteyen, eğitimin laik yapısını yok etmeye çalışan bir kısım tarikatların, Cumhuriyet düşmanı vakıf, dernek veya cemaatlerin eline terk edemez. 
Eğitim-İş olarak, çocuklarımızın eğitim hakkı başta olmak üzere en temel haklarını korumak ve geliştirmek için mücadele etmeye; çocuk istismarını, taciz ve tecavüzü meşrulaştıranlara karşı durmaya devam edeceğiz.

                            MERKEZ YÖNETİM KURULU