Güncel Sendika Haberleri

21 Ekim, 2010

ALES SONBAHAR DÖNEMİ KILAVUZU'NUN YÜRÜRLÜKTEKİ KILIK-KIYAFET DÜZENLEMELERİNİN YÜRÜTMESİNİN DURDURULMASI VE İPTALİ AMACIYLA DANIŞTAY'A DAVA AÇTIK.

Bugün saat 11.00'de Danıştay'ın önünde yapılan basın açıklamasının ardından YÖK'ün ALES'e türbanla giriş serbestisi tanıyan uygulamasına yönelik olarak Danıştay’da dava açtık. Eğitim-İş Genel Mali Sekreteri Engin Çoğal'ın yaptığı basın açıklamasının ardından, KPSS'ye giriş sınavına ilişkin olarak da aynı serbestiyi tanıyan uygulamayı da dava edeceğimizi basın mensuplarına açıkladı. Ardından avukatlarımız dava dilekçesini Danıştay'a ilettiler.

Dava dilekçesini indirmek için tıklayınız.

BASINA VE KAMUOYUNA

KULAK VERİN: TÜRKİYE KAOSA SÜRÜKLENİYOR…

“….Türkiye Cumhuriyeti yargı kurumları açısından bağlayıcı etkiye sahip Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararını yok saymak YÖK’ün ve Üniversite yönetimlerinin boyunu aşar. Türkiye Cumhuriyeti’nde hiçbir kişi ya da kuruluş hukuk kurallarını ve yargı kararlarını yok sayma hakkına, lüksüne sahip değildir.  İktidar partisi, kendisine umut bağlayan kitlelere saygı duyuyorsa eğer, istismar sürecini bir yana bırakarak, laik devlet modelinin devamlılığı konusunda pazarlık yapmayı hiçbir şekilde kabul etmeyecek olan milyonlarca yurttaşın duyarlılıklarının TBMM’deki en güçlü temsilcisi olan siyasi partiden uzatılan eli tarihi bir fırsat görerek, bu tarihi fırsatı ıskalamamalı, sorunu milyonlarca yurttaşın kaygılarını ortadan kaldıracak önlemler eşliğinde aşmanın yolunu aramalıdır…..”  

Bu değerlendirmeyi  henüz bir-kaç gün önce yapmış ve aynı açıklama kapsamında;  Eğitim İş Sendikası olarak yükseköğretimde türban sorunu konusunda, laiklik ilkesinin tahrip edileceği yönünde ciddi kaygı ve korku yaşayan kitlelerin makul bulacağı çözüm arayışlarına katkı ve destek sunacağımızı açıklayarak, hiç bir şekilde taviz vermeyeceğimiz tek hassasiyetimizin, hukuk kurallarına ve yargı kararlarına saygı zorunluluğu olduğunu ifade etmiştik.

Açıklamamızın daha mürekkebi kurumadan, YÖK’ün iyi niyetimizi ve uzlaşma umudumuzu paramparça eden dayatmasıyla karşı karşıya kaldık.

İfade etmek gerekir ki; YÖK’ün ve Başkanı’nın, ülkeyi bilinçli olarak provokasyon ortamına sürükledikleri yönünde ciddi kuşkular yaşıyoruz.  YÖK Başkanı olan şahıs akıl tutulması mı yaşıyor yoksa, AKP, bilinçli olarak inşaa edildiği son derece bariz olan gerilimin yaratacağı risklere karşı bu şahsı ve YÖK’ü kalkan olarak mı kullanıyor anlayamıyoruz.  

Türkiye’nin en ücra köşelerindeki eğitim kurumlarında nefes alan bir kitle örgütü olarak toplumsal gerilimin korkutucu biçimde yükseldiğini görüyoruz. Sendikamızca gündeme taşınan Mersin ve Adana’da yaşananlar bu gerçeğin ayak sesleri olarak algılanmalıdır. Hükümet, provokasyon sürecini derhal durdurmalı ve uzlaşma sürecini işleterek yükselen gerilimin olumsuz etkilerini yok etmelidir. Ne dediğini bilmeyen YÖK Başkanı artık çenesini kapatmalı ve siyasi istismarı bırakarak, üniversitelerdeki eğitimin daha kaliteli ve verimli olması için kafa yorarak aldığı parayı hak etmelidir.

Ülke adım adım kaosa sürüklenirken, Cumhuriyet’in ve hukukunun sahipsiz olmadığı konusunda endişeli kitleleri rahatlatmaları beklenen sorumluluk sahiplerinin suskunluğuna anlam veremiyoruz. Mustafa Kemal Atatürk’ü ve kurucu değerlerimizi ya da çağdaşlaşma kavgasını sahiplenme konusunda mangalda kül bırakmayan yapıların, yaşananlar karşısında asgari ölçülerde dahi meşru ve demokratik tepki vermekten aciz duruşlarını, kendilerini var eden kitleleri korkularıyla baş başa bırakmalarını ibretle ve endişeyle izliyoruz. Şurası kesindir ki, Türkiye Cumhuriyeti’ni ayakta tutan milyonlar olumsuz gidişe mutlak biçimde son verecek ve elbette rejime yönelik saldırıları kenardan izleyen basiretsizlerin saltanatlarını da sorgulayacaklardır.

Bu kapsamda bugün, YÖK’ün hukuk kurallarını ve yargı kararlarını yok saymaya dönük en güncel provokasyonunu etkisiz kılmak amacıyla huzurdayız. Üniversitelerde türban sorununu kalıcı olarak aşmaya dönük uzlaşma arayışlarını etkisiz kılabilmek amacıyla 2010 Akademik Personel ve Lisansüstü Eğitimi Giriş Sınavı(ALES) Sonbahar Dönemi Kılavuzu’nun yürürlükteki kılık-kıyafet düzenlemelerinin yürütmesinin durdurulması ve iptali amacıyla Danıştay’a dava açıyoruz.

Bağımsız Türkiye Cumhuriyeti’ne ve Atatürk’e sarsılmaz biçimde bağlı yurtsever eğitimcilerin emek örgütü olan Eğitim İş, kendisini var eden değerlere kurulan pusuya asla seyirci kalmayacak, ne pahasına olursa olsun sorumluluklarının gereğini yerine getirmeye devam edecektir.

Kamuoyuna saygı ile duyurulur.
Eğitim-İş Genel Merkezi