Eğitim-İş’in büyük önder Mustafa Kemal Atatürk'ün, Samsun'a çıkarak, bağımsızlık ve özgürlük meşalesini yakmasının 99. yıldönümü nedeniyle düzenlediği mektup yarışmasına yoğun katılım gerçekleşti.
Yurdun dört bir yanından “Ulusal Bağımsızlığın 99. Yılında Gençliğin Ata’sına Özlemi” konulu yarışma için mektup yazan lise öğrencileri, ülkenin bu karanlık günlerinde bile -tıpkı Atatürk’ün söylediği gibi- gençliğin nasıl da umut olduğunu gösterdi.
ZORLU ELEME SÜRECİ
Yurdun her yerinden ilgi gören yarışmanın eleme süreci de tamamlandı ve ilk 5’e giren öğrenciler belirlendi.
Yüzlerce mektubun değerlendirilmesi ise sendika şubelerinde kurulan komisyonların mektupları elemesi ve elemeden geçen mektupları Genel Merkez’deki ana komisyona göndermeleriyle tamamlandı.
Elemeden geçen tüm mektuplar, ana komisyondaki Gazeteci-Yazar Işık Kansu, Köy Enstitüleri ve Çağdaş Eğitim Vakfı Başkanı Erdal Atıcı, Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmeni S. Nurhan Engiz, Eğitim-İş Genel Mali Sekreteri Hüseyin Kara ve Eğitim-İş Genel Eğitim Sekreteri Suat Özkolay tarafından incelendi.
Mektuplar incelenirken; yazım biçimi, duygu, kompozisyonun özgünlüğü, güncellikle bütünleşme oranı gibi birçok unsur göz önüne bulunduruldu.
Komisyon üyelerinin, her bir mektup çok değerli olduğu için elemekte zorlandığı yarışmacılardan ilk 5’e girenler ise şöyle:
Sıla Varol - Kayseri
Bahar Bozok - Adana
Hilay Sansarcı - Antalya
Ferhan Özkul - Ankara
Sevgi Mum - Malatya
İlk beşe giren eser sahibi öğrencilere kendi isteklerine göre iki kişilik Çanakkale gezisi ya da Ankara Anıtkabir gezisi, şube ve il temsilcilik elemelerinden geçerek Genel Merkeze gelen eserlerin sahibi öğrencilere de Nutuk, Atatürk imzalı kalem ve Atatürk imzalı anahtarlık armağan edilecek.
İlk 5’e giren mektuplardan alıntılar:
“Senin gibi bir lidere sahip olmak, zor şartlarda kurduğun bu güzel vatanda yaşamak, bu dünyada bir insana verilebilecek en değerli ve büyük ayrıcalıktır Ata’m. Gözün arkada kalmasın verdiğin mücadeleleri biliyoruz. Cumhuriyetimize, bağımsızlığımıza, inkılaplarına sahip çıkıyoruz.”
“Gözlerini kapattın, kurak kaldık. Ağlamak seni getirmeyecek biliyorum. Ama sen de şunu bil ki seni özlüyorum hem de çok!”
“Hakikati gören cesur yürekli insanlarımız ile çıkmış olduğunuz aydın yolda, şu an silah gümbürtüleri yerine kuş cıvıltıları işitiyor, barut kokusu değil de çiçek kokusu çekiyorsa bedenim, bu atmış olduğunuz tohumlar sayesindedir.”
“Bu arada Atam söylemeyi unuttum. Bakkal amcanın, çoban çocuğun, küçük gelin kızın, kocasından dayak yiyen Fatma ablanın, yaşlı haliyle apartman merdiveni silen Ayşe teyzenin, arkadaşları tarafından dışlanan Ahmet’in, savaş çocuklarının, Türk bayrağının gölgesinde nöbet tutan Mehmetçiğin, Down sendromlu müzik sanatçıları Ali ve Gökçe’nin, kütüphanelerde dirsek çürüten geleceğimiz olan öğrencilerin ve makamının hakkını veren insanların sana selamları var.”
“Bağımsızlığı bize ilke bellettin. Yolumuzu çizdin. Şimdi ben o yolda sessiz sessiz yürüyorum Ata’m! Yürüyeceğim yolu ürkütmemek için değil; yolumdaki haksızlıkları senin verdiğin sesle susturmak için. Zira senden sonra, sana kadar olan zamanda bastırılan sesimi, sözlerinden aldığım cesaretle yenide gün ışığına çıkardım.”
MERKEZ YÖNETİM KURULU