Genel Basın Yayın ve Uluslararası İlişkiler Sekreterimiz Emine Çalık, CHP Kadın Kolları ile Atatürkçü Düşünce Derneği'nin (ADD) düzenlediği “Atatürk Cumhuriyetinin Dev Adımı” başlıklı panele konuşmacı olarak katıldı.
CHP Kadın Kolları, ADD ile birlikte 5 Aralık “Kadınlara Milletvekili Seçme ve Seçilme Hakkı” yasasının kabulünün yıldönümünde Çankaya Belediyesi Doğan Taşdelen Çağdaş Sanatlar Merkezi’nde panel düzenledi. “Kadının Siyasette Temsili” konulu panele Genel Basın Yayın Sekreterimiz Emine Çalık, Eski Devlet Bakanı, ADD Danışma Kurulu Başkanı Önay Alpago, Gazeteci-yazar Fikret Bila, Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’nden Avukat Nur Gerçel katıldı. Etkinliğin moderatörlüğünü CHP Kadın Kolları Genel Başkanı Aylin Nazlıaka yürüttü.
Panel de açılış konuşması yapan ADD Genel Başkanı Hüsnü Bozkurt, Milli Eğitim Şurası’nda alınan kararları eleştirdi. Bozkurt, “Okul öncesi din eğitim kararı. Hayatın merkezine dinimizin kurallarının yerleştirileceği söylemleri.Anayasanın maddelerine açıktan savaş açan bir anlayışa karşı Kemalist devrimi tamamlayacağız. Çare yeniden Kemalist Cumhuriyettir” dedi.
CHP’li Nazlıaka, parlamentoda kadın milletvekillerinin temsil sayısının çok az olduğunu vurguladı. Nazlıaka, “Parlamentoya giren kadın milletvekili ve erkek milletvekili sayısında yüzde 5’teyiz. ‘Kadına yönelik şiddetin önlenmesi’ yasasının ismi ‘Ailenin korunması ve şiddetin önlenmesi’ yasası olarak geldi. Atatürk Cumhuriyetinde kadın ailede eşit birey olarak konumlandırıldı. AKP’nin bakış açısı, şiddet mi görüyorsun, ‘Kol kırılır yen içerisinde kalır.’ Kadını adeta bir kuluçka makinası gibi gören, bir çocuk iflas, iki çocuk eh. Üç patinaj. Bize 5 lazım’ diyen bir zihniyet var şu an da. Kadını ikinci sınıf gören bir anlayış var. Ne yazık ki şu ana kadar 11 ilimizde bir kadın milletvekillimiz çıkmamıştır" diye konuştu.
Gazeteci Fikret Bila, namus olgusunun yüzyıllar boyunca “kurucu bir yasa” gibi işlem gördüğünü ifade ederek şunları söyledi:
“Öyle bir tahakküm ki bu. Kadının bedeninin cinsel deneyiminden başlıyor. Kadının toplumda nasıl yaşayacağına karar veriyor ve öldürmeye kadar yetki tanıyor. Namus kadına, şeref de erkeğe zimmetleniyor. Erkek şerefini kazanmak için kadını öldürüyor. Bu hak ona veriliyor toplumsal olarak. Hala günümüzde namus cinayetlerini yaşıyoruz. Aslında erkekler olarak, ‘Namusunu temizlemiş bravo’ diyerek kenara çekildiğimizde biz bu cinayetleri teşvik etmiş oluyoruz.”
Avukat Nur Gerçel ise Türkan Saylan’ın “Cumhuriyet’in bireyi olmak” kitabının kendisine örnek olduğunu belirterek, “Türkan Saylan kadınlar ile erkekler arasındaki farkı şöyle anlatır. ‘Biyolojik farklılıklar dışında tüm koşulları aynı olan kadın ve erkek ne yazıktır ki insanların dünyasında ayrımcılığın en göze çarpan üstlüğünü oluşturmuştur” dedi. Gerçel, Cumhuriyet devrimlerinden güç aldığını söyledi.
"207 REKTÖRÜMÜZDEN YALNIZCA 14’Ü KADIN"
Genel Basın Yayın ve Uluslararası İlişkiler Sekreterimiz Emine Çalık Eğitimci Emine Çalık, AKP iktidarının toplumu değiştirmek, dönüştürmek için öncelikle eğitim sistemini ele aldığını belirtti ve şöyle konuştu.
“Bir toplumu değiştirmek, dönüştürmek istiyorsanız o toplumun eğitim sistemini ele alacaksınız. 20 yıldır ele aldılar ve her gelen bakanlarıyla birlikte eğitimin başından “milli” ibaresini attılar, içini boşaltıp ortaya koydular. 2012-2013 eğitim öğretim yılında, büyük bir devrim yasası diyerek yürürlüğe koydukları 4+4+4 özellikle kız çocukları için yıkım yasası olmuştur. Sonrasında bir yıllık gibi kısa bir süre içinde OECD raporuna göre 650 bin kız çocuğu eğitimden uzaklaştı. Peki bu 650 bin kız çocuğu ne oldu? Ya çocuk gelin oldu ya da çocuk işçi oldu. 4+4+4 eğitim sisteminde ilk dört yıldan sonra devam mecburiyeti olmadığı için muhafazakar aileler maalesef ki kız çocuklarını örgün eğitimden karma eğitimden koparttılar. Dolayısıyla toplumsal yaşamdan koparttılar. Eğitimci olmayan Milli Eğitim Bakanlarının, işletmeci Milli Eğitim Bakanlarının çıkarttıkları yasalarla binlerce öğrenciyi mağdur ederken sevindirdikleri kesimler de vardı. AKP iktidarının arka bahçesi olan imam hatiplere, devlet okullarına aktarılmayan kaynakları aktardılar. Peki buralarda okuyanlara ne oldu? İşe girmelerine kolaylık sağlandı. İmam hatip mezunlarına, sınava girdikten sonra yapılan mülakatlarda torpil yapıldı.”
Kadınların siyaset ve yönetim kademelerindeki temsil oranlarının hala istenilen oranda olmadığına dikkat çeken Çalık, “Milli Eğitim personelinin yüzde 53’ü kadınlardan oluşurken yönetim kademelerinde yok denecek kadar az kadın yöneticimiz var. 81 il milli eğitim müdürlüğünde yalnızca iki tane kadın, 950 ilçe Milli Eğitim Müdürlüğü’nde 25 kadınımız var. 207 rektörümüzden yalnızca 14’ü kadın. Büyük Önderimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk “Ey kahraman Türk kadını sen yerlerde sürünmeye değil, omuzlar üzerinde göklerde yükseltilmeye layıksın derken, bugün kadına şiddeti reva gören bir zihniyetle karşı karşıyayız. Bu zihniyet kadınlardan korkuyor, korkmaya da devam etsinler” dedi.
Çalık, 20. Milli Eğitim Şurası’na da değindi ve şunları söyledi:
“Sayın Başkanımız Şura’ya ilgili söyleyecekleriniz var mı diye sordu. Elbette söyleyeceklerimiz var. Ama bize söyletmemek için Şura’yı sarayda yaptılar. Eğitim-İş asla saraya gitmemiştir, gitmeyecektir. Mustafa Kemal Atatürk’ün öğretmenleri asla saraya gitmemiştir, gitmeyecektir. 20. Milli Eğitim Şûrası’nın altındaki gizli amacı biz zaten biliyorduk ve Şura’dan okul öncesi eğitim din eğitimi kararı çıktı. Eğitim-İş sözünü alanlarda söylüyor ve söylemeye devam edecek.
Eski Bakan Önay Alpago da, “Atatürk’ün Ankara'sında yürüyüş yapan, slogan atan, şarkı söyleyen kadınlara su sıkılmaz. Gaz sıkılmaz. Copla dövülmez onlar. Atatürk hayatı boyunca kadınlara duymuş olduğu saygıyı vefayı günlük hayatında da göstermiş. Eşi Latife Hanım, İzmir İktisat Kongresi’ni takip eden kadınlar arasındadır. Yalnızca söyleyen, talimat veren kurumlar kurduran bir insan değil, yaşamın çeşitli dilimlerinde o örnekleri de verdiği için çok inandırıcı olmuştur” diye konuştu.