Eğitim-İş’in büyük önder Mustafa Kemal Atatürk'ün, Samsun'a çıkarak, bağımsızlık ve özgürlük meşalesini yakmasının 100. yıldönümü nedeniyle düzenlediği mektup yarışmasına yoğun katılım gerçekleşti.
Yurdun dört bir yanından “Ulusal Bağımsızlığın 100. Yılında Gençliğin Ata’sına Özlemi” konulu yarışma için mektup yazan lise öğrencileri, ülkenin bu karanlık günlerinde bile -tıpkı Atatürk’ün söylediği gibi- gençliğin nasıl da umut olduğunu gösterdi.
ZORLU ELEME SÜRECİ
Yurdun her yerinden ilgi gören yarışmanın eleme süreci de tamamlandı ve ilk 5’e giren öğrenciler belirlendi.
Yüzlerce mektubun değerlendirilmesi ise sendika şubelerinde kurulan komisyonların mektupları elemesi ve elemeden geçen mektupları Genel Merkez’deki ana komisyona göndermeleriyle tamamlandı.
Elemeden geçen tüm mektuplar, ana komisyondaki Gazeteci-Yazar Işık Kansu, Köy Enstitüleri ve Çağdaş Eğitim Vakfı Başkanı Erdal Atıcı, Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmeni S. Nurhan Engiz, Eğitim-İş Genel Mali Sekreteri Hüseyin Kara ve Eğitim-İş Genel Eğitim Sekreteri Suat Özkolay tarafından incelendi.
Mektuplar incelenirken; yazım biçimi, duygu, kompozisyonun özgünlüğü, güncellikle bütünleşme oranı gibi birçok unsur göz önüne bulunduruldu.
Komisyon üyelerinin, her bir mektup çok değerli olduğu için elemekte zorlandığı yarışmacılardan ilk 5’e girenler ise şöyle:
Türkiye genelinde 1. olan eser sahibi öğrenciye Ata Lira, 2.’ye Ata Yarım Lira, 3.,4. ve 5.’ye Ata Çeyrek Lira; Genel Merkeze gelen eserlerin sahibi öğrencilere de Nutuk armağan edilecek.
İlk 5’e giren mektuplardan alıntılar:
“Bir çocuk türküsü der ki; ‘Ben seni hiç tanımadan sevdim. Atam sana kavuşamadan özledim.’ Denizin üstünde köpüren, İstanbul’da cayır cayır yanan, İzmir’in dağlarında renk renk açan senken. Sen aklım sen kalbimken bile özlemin bucak bucak sarıyor her yanımı. Dudaklarımızda yanan türkü, gökyüzünün al yazması, özgürce içime çektiğim her nefes senken buram buran özlem kokuyor mektuplarım. Mazur gör beni belki sana layık değil cümlelerim. Öyle zor ki sana bendeki seni anlatmak.”
“Atatürk! Adı geçince hızlı atan yüreğim, hür nefesim, gurur kaynağım… Duygularımıza, fikirlerimize ve hayata bakışımıza en güzel desenleri çizdi. Merhametiyle, cesaretiyle, özgüveniyle, çalışkanlığıyla o benim çocukluk kahramanımdı. Bugün de hayatıma yön veren bir rehber.”
“Şimdi düşünüyorum da 19 Mayıs bir ülkü, bir diriliş, bir cevherdir. Türk milleti bu cevheri gönlünde taht yaparken, geleceğe çelikleşmiş bir iradeyle taşımaktadır. En başta kendim olmak üzere Türk gençliği bu güveni karşılıksız bırakmayacaktır. Muhtaç olduğumuz kudret damarlarımızdaki asil kanda mevcuttur.”
“Bu dünyadaki varoluş sebebini bilmeyen, tarihinden bihaber, bastığı toprağın her karışının kanla sulandığını unutan, fikirlerini değil yumruklarını konuşturan, bencilliği sınıra dayanmış bir gençliğin içinden sana yazıyorum umudumu, hasretimi ve kalbimi. Şimdi çatmış kaşlarını bana bakıyorsun biliyorum. Kıyafeti, konuşması ve zihniyeti taklit bir gençlik yok sadece bu memlekette! Bizler varız, devrimlerinin izinden giden ve daima ileriye bakan bizler! Yani Atatürk gençliği, yani sen!”
“Şu an Anıtkabir’de olmak o kadar çok isterim ki anlatamam. Tıklım tıklımdır şimdi yanın. Vatan toprağının her yerinden sana gelen milletin, senin karşında durmuş gözleri dolu dolu yürekleri özlem dolu bir şekilde senin gibi bir Ata’nın milleti olmakla gurur duyuyorlardır. Atam! Belki seni hiç görmedik ama milletinin sana olan özlemi asla bitmeyecek. Bu millet, bu topraklar, bu devlet ve hatta bu dünya seni hiç unutmayacak. Seni hep özleyecek.”