Bugün 82 yıldır dinmeyen bir özlemin yıldönümüdür. Dünyaya gelmiş en büyük lider olan Atatürk'ün 10 Kasım 1938'de hayata gözlerini yumduğu o an, tüm ulusun kalbinde hiç geçmeyen bir sızı olmuştur. Ve fakat hiçbir ölüm bu kadar yeni, hiçbir ölümlü de bu kadar ölümsüz değildir!
Kuşkusuz, O'nu anmak, anlamaktan; miras bıraktıklarına sarılmaktan geçmektedir.
Emperyalistlere, işgalcilere karşı verdiği bağımsızlık ve özgürlük mücadelesiyle tüm mazlum uluslara ilham olan Mustafa Kemal Atatürk, "en büyük mirasım" dediği Cumhuriyet'i de gelişmiş tüm ülkelerin parmak ısıracağı şekilde muntazam olarak şekillendirmiştir.
Bu toprağın üstünde tebaadan millet olmaya, tek yürek atan bir ulus olmaya giden yolları ömrünü vererek örmüştür.
Tüm dünyanın kabul ettiği üzere; Atatürk, düşünceleri, başarıları, eserleri, ilke ve devrimleriyle yaşadığı çağı aşan ve ufku, her dönemde pusula olan büyük bir liderdir.
Engin ileri görüşlülüğü, barış yanlısı tutumu, dünya gerçeklerini kavrayışı, insani değerlere verdiği önem, düşüncelerindeki evrensel boyut, Atatürk'ü dünyanın en büyük liderlerinden biri yapmıştır.
Dünya üzerinde tek bir sıfatla tanımlanamayan, halkı tümüyle kendisini desteklemesine rağmen bir diktatörlük değil demokratik bir ülke yaratan, halkın egemenliğini bu denli önemseyen tek lider Atatürk'tür.
Başöğretmen sıfatına sahip tek lider olması da onu yegane kılan bir başka özelliğidir.
Her türlü bilim dalı ile ilgilenen Atatürk, halkın okuyup yazamadığı sadece üst azınlık grubun anlayabildiği Osmanlıca yerine, halkın gerçek dili olan Türkçeyi alfabesiyle beraber hayata geçirmiş, bir ulusa kılık kıyafetten davranışa kadar çağın ilerisinde olan bir yaşam biçimini aşılamıştır.
Şüphesiz, Atatürk'ü sevmek, anlamak, onu sadece özel günlerde anmak demek değildir. O'nu anmak ve anlamak, onun izinden gitmekten ayrı tutulmamalıdır. "Kahvehanelerde değil laboratuvarlarda sabahlayacak kadar" çalışkan olmak, O'nun "ilelebet payidar" kalacağını söylediği Cumhuriyet'e ve değerlerine sonuna kadar sahip çıkmak demektir. O, bu Cumhuriyet'i "kimsesizlerin kimsesi" olsun diye kurmuşken, bu ulusun çaresiz ve yalnız kalan her ferdini dert edinmek demektir. O'nu anlamak, okumak; yılmadan, öğrenmenin sonu olmadığının farkında olarak bilgi peşinde koşmak demektir. Ve elbette tüm bu değerleri, nesiller boyu aktarmak, diri tutmaktır onu anlamak. O'nun ebedi istirahatgahında kendi isimlerini bağırtanların anlamadığı şey de budur: O'nun içimizdeki sesini hiçbir gürültü bastıramayacaktır! Atatürk'ün dediği gibi içeride ve dışarıdaki tüm kötü niyetli çabalara rağmen, O'nun mirası olan Cumhuriyet, ilelebet payidar kalacaktır!
Başöğretmen Mustafa Kemal Atatürk'ün eğitim neferleri olarak, bu uğurda verdiğimiz mücadeleden asla ödün vermeyeceğimize söz veriyor, Atamızın aziz hatırası önünde saygı ve özlemle eğiliyoruz.
MERKEZ YÖNETİM KURULU