Hatırlanacağı üzere bir süre önce; Konya Milli Eğitim Müdürlüğü tarafından düzenlenen bir seminerde görevli bir ilköğretim müfettişi, "…Derslerde öğrencilere 'Atatürk kimdir? diye soruyorum. Onlar da 'Atatürk bizi düşmandan kurtardı' diyor. Öğretmenler yıllardır derslerde Atatürk'ün herkesi kurtardığını anlatıyor. Sizin yerlere göklere sığdıramadığınız Atatürk beni kurtarmadı. Ben 55 yaşındayım. Ben doğmadan 20 yıl önce ölen biri beni nasıl kurtarır…" seklinde alaycı ve son derece sığ bir yaklaşım ortaya koyarak Büyük Kurtarıcı’yı küçültmeye, asağılamaya yönelik açıklamalarda bulunmustu. Haddini bilmez ilköğretim müfettisi, görevlerini layıkıyla yapmaya çalışan öğretmenlere sataşmış ve onları, öğrencilere Atatürk sevgisini asıladıkları için tenkit etmisti. Öğrencilerin "Atatürk bizi düsmandan kurtardı" seklindeki masum algılarını tartısmaya açarak, demokratik laik cumhuriyeti "biz" diyebilecek kadar sahiplenmelerinden rahatsızlık duyduğunu açıkça ortaya koymustu.
Konudan haberdar olan Sendikamız Konya Şubesi Başkanlığı, resmi görevi başında, Atatürk'ün manevi sahsiyetine hakaret eden ilgili hakkında suç duyurusunda bulunmuş; yapılan yargılama sonunda, Atatürk'e, ilköğretim müfettişliği statüsünü kullanarak saygısızlık yapan sahıs, "Atatürk'ün manevi şahsiyetine hakaret" suçu nedeniyle bir yıl hapis cezasına mahkûm edilmişti.
Tüm bu yasananlar sonrasında Milli Eğitim Bakanlığı ise, konumu gereği eğitim politikalarının işleyişini denetlemekle görevli bu sahıs hakkında soruşturma açmayı dahi gerekli görmemişti.
MEB'in kollayıcı tutumu üzerine Genel Başkanımız Yüksel ADIBELLİ, 11 Ocak 2007 tarihinde bir basın açıklaması yapmıstı. Basın açıklamasında "Atatürk'e hakaret ettiği gerekçesiyle mahkûm edilen ilköğretim müfettişi hakkında hiçbir islem yapılmamasını elestirerek, ilgilinin derhal görevden alınmasını talep etmis ve ser odaklarının sözcülüğünü yapan bu kisinin öğrenci ve öğretmenlere vereceği bir şey bulunmadığını" ifade etmişti. "Belge getirin, gereğini yaparım" diyen Milli Eğitim Bakanı'nın yargı kararına rağmen, görevinin gereğini yapmamasını elestirmisti.
Basın açıklamasını takiben, Eğitim Is Genel Baskanı Yüksel ADIBELLI'nin görevinden alınmasını talep ettiği kişi, Genel Başkanımız aleyhinde suç duyurusunda bulunmuştur.
Konya Cumhuriyet Başsavcılığınca suç duyurusunu incelemekle görevlendirilen Cumhuriyet Savcısı, hukukçu olması nedeniyle bizatihi kendi görev ve yetkisi alanına giren bir konuda, Ceza Muhakemeleri Usulü Kanununun açık hükümlerine aykırı biçimde, "Araştırma Görevlisi" ünvanına sahip bir hukuk fakültesi mezunundan hukuki görüş almış ve bir sayfadan ibaret ve hiçbir hukuki tahlil ve irdeleme içermeyen görüş doğrultusunda Eğitim İş Genel Başkanı'nın cezalandırılması istemiyle iddianame tanzim etmiştir. Savcılık makamı, Atatürk'e hakaret eden ilköğretim müfettişine "şer odaklarının sözcüsü" denilmesinin hakaret suçunu; açıklamanın bütün olarak ise yargılamayı etkilemeye tesebbüş suçunu olusturduğunu iddia ederek Eğitim Is Genel Baskanı'nın Türk Ceza Kanununun ilgili hükümleri uyarınca cezalandırılmasını talep etmistir.
Yapılan yargılama sonunda Konya 2. Asliye Ceza Mahkemesi, Büyük Önder Atatürk'ü kamu kaynaklarıyla yapılan bir seminerde aşağılamaya cüret eden şahsa "şer odaklarının sözcüsü" denilmesinin şahsın kisilik değerlerine saldırı olduğu ve dolayısıyla şahsı incittiği kabulü ile Yüksel ADIBELLI'yi suçlu bulmustur. Ek olarak suçun, Atatürk'ü asağılayan sözlerin sahibi olan ilköğretim müfettişinin "görevi nedeniyle işlendiğine" karar vererek cezayı ağırlastırmış ve sonuçta Eğitim İş Genel Başkanı Yüksel ADIBELLİ'yi 11 AY 20 GÜN HAPİS cezasına mahkûm etmiştir. Konya 2. Asliye Ceza Mahkemesi devamla, aynı fiili koşulların oluştuğu her ortamda ve bedeli ne olursa olsun tepkisini yeniden ortaya koyacağını açık açık savunmalarında ifade eden Yüksel ADIBELLI'nin, aynı fiili bir daha tekrarlamayacağı yönünde kanaate ulaşıldığından bahisle "hükmün açıklanmasını geri bırakmış"tır. Hüküm açıklanmadığı için Yüksel ADIBELLİ'nin kararı temyiz edebilme hakkı ortadan kalkmıştır.
Karara karsı vicdanımızın verdiği tepkiyi, hukuk devletine ve yargılama makamına duyduğumuz saygı nedeniyle ifade etmekten imtina ediyoruz. Ancak süreç hakkında kamuoyunun sağlıklı bir değerlendirme yapabılmesi için bazı hususları ifade etmekte zaruret vardır :
Son dönemde, Cumhuriyetimizin kurulus felsefesinin temelini olusturan ulus devlet ve üniter devlet yapısına ve yine Cumhuriyetimizin temel nitelikleri olan, demokratik, laik, sosyal ve hukuk devleti niteliklerine yönelik sistemli saldırıların arttığı bilinen bir gerçektir. Ülkemiz, tarihinde hiç olmadığı kadar yoğun ve sistematik bir saldırının hedefi haline getirilmektedir. Kıtalar ötesinden yazılan senaryoların, yerel figüranlar bulmakta güçlük çekmemesi içinde bulunduğumuz tabloyu olduğundan daha da fazla katlanılamaz kılmaktadır.
Üniter devlet yapısına, ulusal birlik ve bütünlüğümüze yönelik bu sistemli saldırılar, adeta bir hakmısçasına kutsanmakta ve buna karsılık ulusal birlik ve bütünlüğe yönelik bu saldırıların bertaraf edilmesi ve etkisiz kılınması ise demokrasiye müdahale olarak değerlendirilmeye çalısılmaktadır. Bu çabanın bir gereği olarak yandas medya eliyle kitleler hareketsizliğe, tepkisizliğe ve kayıtsızlığa sürüklenmeye çalısılmakta; ekonomik-siyasal ve sosyal sorunlarin gözlerden kaçırılması sağlanmaya çalısılmaktadır.
"Dinsel ayrımcılık" ve "etnik ayrımcılık" kısırdönğüsüne bilinçli bir sekilde yerlestirilmis bir Türkiye'nin, bu kusatılmıslık zincirini kırması yasamsal bir önem arz etmektedir.
Cumhuriyetimizin kurulus felsefesinin temelini olusturan ulus devlet ve üniter devlet yapısına, ulusal birlik ve bütünlüğümüze; Cumhuriyetimizin temel nitelikleri olan, demokratik, laik, sosyal ve hukuk devleti niteliklerine sahip çıkmak ve korumak, kendisini Türk ulusunun bir ferdi olarak hisseden ve düsünen herkese ama herkese düsen bir görevdir. Bizler Eğitim Is’i bu görev bilinciyle kurduk.
Atatürk ve cumhuriyet düsmanı odakları ser odağı olarak tanımlamak suç ise eğer, ilan ediyoruz buradan ve ihbar ediyoruz kendimizi; bizler bu suçu her zaman ve her kosulda islemeye devam edeceğiz. Bu uğurda bedel ödemeyi göze alamadığımız gün, Eğitim Is tabelasını söküp yere indireceğimiz gün olacaktır.
Kamuoyuna saygı ile duyurulur.
Merkez Yönetim Kurulu adına,
Levent AKÇA
Eğitim-İş Genel Sekreteri