Bu sabah Cumhuriyet devrimlerini ve Atatürk ilkelerini her ortamda savunan, ülkenin aydın bilim adamlarının evleri, dernek genel merkezleri ve şubelerinin arandığını öğrendik. Bu haberle bir kez daha sarsıldık. Bunu yapanların kim olduklarını, neye hizmet ettiklerini anlamakta güçlük çeker hale geldik. ÇYD Derneği Genel Başkanı Sn. Prof. Dr. Türkan Saylan, Başkent Üniversitesi Rektörü Sn. Prof. Dr. Mehmet Haberal, ADD Genel Başkan Vekili ve Uludağ Üniversitesi Eski Rektörü Sn. Prof. Mustafa Yurtkuran ve 19 Mayıs Üniversitesi Eski Rektörü Sn. Prof. Dr. Ferit Bernay’ın evlerinde aramalar yapıldığına, Sn. Haberal ve Yurtkuran’ın gözaltına alındığına tanık olduk. Yine Atatürk ve Cumhuriyet değerlerinden söz eden birkaç televizyondan biri olan Kanal B’nin de yeniden arandığını öğrendik.
Uğur Dündar gibi hayatını Türkiye’nin gözleri önünde yaşayan bir kimsenin dahi özel hayatına, Ergenekon kapsamında yer verilmesi, yürütülen soruşturmanın ciddiyetini ve amacını net olarak ortaya koymaktadır. Cumhuriyet Devrimleri ve Atatürk ilkelerini ödün vermeden savunan herkes, hırsız ile yolsuz ile aynı çuvala atılmakta; haklı ile haksızın, suçlu ile masumun ayırt edilmesi zorlaştırılmaya çalışılmaktadır. Cumhuriyet mitingleri gibi toplumun hassasiyetlerinin demokratik bir ortamda dile getirilmesini sağlayan kurum ve kuruluşlar, “devletin kendi yetiştirdiği çetelerle” aynı kefeye konarak toplumun gözünde yıpratılmaya çalışılmaktadır.
Gelinen nokta, Cumhuriyet değerlerine ve Atatürk’e yakın olanların tasfiye edilmesi operasyonlarının devamıdır. Hukuk dışı eylemlerin doruğudur. Bu noktada herkesi uyanık olmaya ve bu yanlışa dur demeye çağırıyoruz. Sessiz çoğunluğu uyarmayı bir görev olarak görüyoruz.
Demokratik hukuk devletini gerçek anlamda savunanlar, birer birer gözaltına alınıyor. Cumhuriyet’in bütün mevzileri ele geçiriliyor. Üniversiteleri bölmeye çalışanlar hukuksuzluk konusunda sınır tanımıyor.
Avrupa’daki demokrasiyle övünen Başbakan, aydınlar göz altına alınırken, nerede? Başbakan ve Cumhurbaşkanı ülkenin değil, AKP’nin Başbakanı ve Cumhurbaşkanı gibi davranıyor.
Biz Eğitim-İş olarak, Atatürkçülükten, laik Cumhuriyetten, demokratik ve bilimsel tavırdan, ne pahasına olursa olsun ödün vermeyeceğiz.
Bu konuda nereden kontrol edildiği bilinmeyen bu sindirme operasyonlarına boyun eğmeyeceğimizi ve bugün bu haksızlığa uğrayan ülkemizin aydınlık yüzleri, bilim adamlarımıza her türlü desteği vereceğimizi bir kez daha altını çizerek vurguluyoruz.
Biliyoruz ki bütün karanlıklar, aydınlanmaya mahkumdur ve karanlıktan beslenenler, Cumhuriyet devrimlerinin aydınlığında yok olacaklardır.
Karanlığa hizmet edenleri bir kez daha uyarıyor, bilim adamlarımıza, gazetecilerimize ve aydınlarımıza sahip çıkacağımızı kamuoyuyla paylaşmayı görev biliyoruz.
Yüksel ADIBELLİ
Genel Başkan