Büyük önderimiz Mustafa Kemal Atatürk'ün, Samsun'a çıkarak, bağımsızlık ve özgürlük meşalesini yakmasının 105. Yıldönümü, ulusumuza kutlu olsun!
Tam 105 yıl önce 19 Mayıs 1919’da, bir ulus, Mustafa Kemal Atatürk’ün önderliğinde kendi kaderine el koyarak, var olma mücadelesini başlattı.
Ülkenin kurtuluşunun ancak ulusla birlikte başarılabileceğini gören Mustafa Kemal Atatürk'ün, Samsun'a çıkışı; bağımsızlık hareketinin sembolü olmuştur. Ulusumuz, Atatürk'ün önderliğinde kenetlenerek kendi geleceğine el koymuş, Kurtuluş Savaşı ile emperyalizme karşı var olma mücadelesi vermiştir.
Büyük Önderimiz Atatürk'ün doğum günü kabul ettiği 19 Mayıs, laik, demokratik, çağdaş Türkiye Cumhuriyeti'nin kurulmasına uzanan sürecin ilk adımıdır.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Tarihimizi 1919'dan başlatan tarih anlayışını reddediyorum” sözlerine karşılık, 19 Mayıs, ulusumuzun zihninde emperyalizme karşı bağımsızlık, saltanat ve hilafete karşı demokrasi savaşının adı olarak yer etmiştir.
Bugün, Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşlarının, emperyalistlerin oyuncağı haline gelmiş ve çağın gerisinde kalmış bir imparatorluktan; bağımsız, çağdaş bir ülke yaratmasını hala hazmedemeyenlerin olduğu açıktır. Tek adam rejimi ve bu rejimin kuklaları Cumhuriyet’i ve kazanımlarını açık biçimde hedef almakta; devrim yasaları çiğnenmekte, Atatürk ilke ve devrimleri doğrultusunda oluşturulan çağdaş bilim ve eğitim hedefi terk edilmektedir.
Atatürk’ün Cumhuriyeti emanet ettiği ulusumuzun geleceği olan gençlerimiz, bugün ciddi tehditlerle karşı karşıya bulunmaktadır. Sınava endeksli gerici eğitim programları ile ulusal belleği yok edilmiş, sorgulamayan, düşünmeyen, itaat eden bir gençlik yetiştirilmeye çalışılmaktadır. Eğitimin ticarileştirilmesi ve giderek daha fazla oranda paralı hale getirilmesi, milyonlarca gencimizin eğitim sisteminin dışına itilmesine neden olmuştur. Eğitim hakkından yararlanamayan yüz binlerce gencimiz, çalışma yaşamında da güvencesizlik ve ağır emek sömürüsü ile karşı karşıya bırakılmıştır.
İktidarın gerici ve piyasacı politikalarına yüksek enflasyon da eklenince, gençlerimiz için eğitime, sağlığa, kültür-sanata, spora ulaşmak bile büyük uğraş ister hale gelmiştir.
Öte yandan üniversitelerin özerk yapıları baskı altına alınmaya çalışılmakta, iktidara yakın yandaş kadrolar, kararlı adımlarla gelen gençliğin önüne set çekmekte, gençliğin ve ülkenin geleceği karartılmaya çalışılmaktadır.
Ama umut da var. Atatürk'ün "Gençler! Benim gelecekteki emellerimi gerçekleştirmeyi üstlenen gençler! Bir gün memleketi sizin gibi beni anlamış bir gençliğe bırakacağımdan dolayı çok memnun ve mesudum" sözleri, genç nesillere ne kadar güvendiğini en iyi biçimde ortaya koymaktadır. Ülkemizin geleceği gençlerimiz her zaman ileriyi düşünmeli, daha iyiyi hedeflemeli, bilimin ışığında yaratıcı düşünceyi egemen kılmalıdır. Bunu birlikte yapacağız.
Unutmayalım; Atatürk, geleceğimizi gençlerimize; gençliği ise biz öğretmenlere emanet etmiştir. Aydınlık bir Türkiye’yi tekrar örmek, kuşkusuz bu mirasa sımsıkı sarılmaktan geçmektedir.
Eğitim-İş, şimdiye kadar olduğu gibi, bundan sonra da Atatürk’e, O’nun devrim ve ilkelerine, Bağımsız Türkiye Cumhuriyeti’ne ve kazanımlarına, çağdaş, bilimsel, laik, demokratik, kamusal eğitime ve gençlerimize her şeye rağmen sahip çıkacaktır.
Bu duygu ve düşüncelerle ulusumuzun Atatürk'ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı'nı kutluyor, başta yüce önderimiz Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere bize bağımsızlığımızı kazandıran Kurtuluş Savaşı'nın tüm kahramanlarını saygı ile anıyoruz.
MERKEZ YÖNETİM KURULU