Büyük önderimiz Mustafa Kemal Atatürk'ün, Samsun'a çıkarak, bağımsızlık ve özgürlük meşalesini yakmasının 102. yıldönümü, ulusumuza kutlu olsun!
Tam 102 yıl önce 19 Mayıs 1919’da, bir ulus, Mustafa Kemal Atatürk ve yol arkadaşları öncülüğünde kendi kaderine el koyarak, var olma mücadelesini başlattı.
19 Mayıs 1919’da emperyalistlere karşı başlatılan ulusal mücadelemiz, aynı zamanda emperyalizmin sömürüsü ve saldırısı altında ezilen dünyanın tüm mazlum uluslarına da bağımsızlık mücadeleleri için örnek olmuştur.
Atatürk, ülkenin ve ulusun içinde bulunduğu olanaksızlıklara boyun eğmemiş; yenilmiş, çağın gerisinde kalmış bir imparatorluktan çağdaş bir devlet yaratmış, modern Türkiye Cumhuriyeti kurmuştur.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Tarihimizi 1919'dan başlatan tarih anlayışını reddediyorum” sözlerine karşılık, 19 Mayıs, Türkiye Cumhuriyeti'nin kurulmasına uzanan sürecin başlangıcıdır. Tam da bu nedenle Atatürk, 19 Mayıs'ı doğum günü kabul etmiştir.
Günümüzde ise hukuku tanımayan, siyasi iktidar, bağımsızlığımızı, özgürlüğümüzü ve demokrasimizi taçlandıran, aydınlanma devrimimiz Cumhuriyet’in kazanımlarını yok etmek için her türlü çabayı göstermektedir. Üniter devlet yapısı hedef alınmakta; başta Öğretim Birliği ilkesi olmak üzere devrim yasaları çiğnenmekte; Atatürk ilke ve devrimleri doğrultusunda oluşturulan çağdaş ve bilimsel eğitim hedefi terk edilmektedir.
Atatürk’ün, 19 Mayıs’ı “Gençlik ve Spor Bayramı” olarak armağan ettiği ulusumuzun geleceği gençlerimiz ise bugün eğitim ve çalışma koşulları başta olmak üzere ciddi sorunlarla karşı karşıyadır.
Sınava endeksli gerici eğitim programları ile ulusal belleği yok edilmiş, sorgulamayan, düşünmeyen, itaat eden bir gençlik yetiştirilmeye çalışılmaktadır. Eğitimin ticarileştirilmesi ve giderek daha fazla oranda paralı hale getirilmesi, milyonlarca gencimizin eğitim sisteminin dışına itilmesine neden olmuştur. Özellikle pandemi döneminde daha da ağırlaşan fırsat eşitsizliği nedeniyle eğitim hakkından yararlanamayan yüz binlerce gencimiz, çalışma yaşamında da güvencesizlik ve ağır emek sömürüsü ile karşı karşıya bırakılmıştır. Var olan ekonomik krizin salgınla birlikte daha da derinleşmesi, eğitimli ve eğitimsiz gençler arasında işsizlik oranını yükseltmekte, gençlerimiz yoksulluğa mahkum edilmektedir.
Üniversitelerin özerk yapıları baskı altına alınmaya çalışılmakta, iktidara yakın yandaş kadrolar, kararlı adımlarla gelen gençliğin önüne set çekmekte, gençliğin ve ülkenin geleceği karartılmaya çalışılmaktadır.
Tüm gençlerimizin kamusal, bilimsel, laik ve çağdaş eğitimden eşit koşullarda yararlandığı, gelişimleri için her türlü baskıdan uzak özgürce seçimlerini yapabildikleri, iş güvencelerinin sağlandığı, onurlu bir yaşam sürdürdükleri bir ülke hepimizin ortak özlemi olmalıdır.
Atatürk'ün Gençliğe Seslenişi, gelecek kuşaklara inancının ve güveninin göstergesidir. Her türlü tuzak ve engellemelere rağmen gençlerimiz, Atatürk’ün bu inancını boşa çıkartmayacaktır.
Unutmayalım; Atatürk, geleceğimizi gençlerimize; gençliği ise biz öğretmenlere emanet etmiştir. Aydınlık bir Türkiye’yi tekrar örmek, kuşkusuz bu mirasa sımsıkı sarılmaktan geçmektedir.
Eğitim-İş, şimdiye kadar olduğu gibi, bundan sonra da Atatürk’e, O’nun devrim ve ilkelerine, Bağımsız Türkiye Cumhuriyeti’ne ve kazanımlarına, çağdaş, bilimsel, laik, demokratik ve kamusal eğitime her şeye rağmen sahip çıkacaktır.
Yaşanan olumsuzluklara rağmen, aydınlık geleceğimizin güvencesi gençlerimiz başta olmak üzere, tüm ulusumuzun Atatürk'ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı'nı kutluyor, başta yüce önderimiz Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere bize bağımsızlığımızı kazandıran Kurtuluş Savaşı'nın tüm kahramanlarını saygı ile anıyoruz.
MERKEZ YÖNETİM KURULU