Hükümetin, demokrasileri ayakta tutan temel direklerden olan adalet sistemini yerinden sarsacak olan baro seçimlerine ilişkin taslağı, kamuoyunda büyük endişe ve öfke yaratmıştır.
Bilindiği üzere bugüne dek giriştiği türlü yöntemlere rağmen demokrat baroları ele geçiremeyen AKP'nin, şimdi bir ilde birden çok baro kurulması ve baro seçimlerinin nisbi temsil sistemine göre yapılmasını içeren yasa değişikliği çalışmasına karşı 80 baro, Ankara'ya yürüyüş başlatmıştır.
Eğitim-İş olarak altını çiziyoruz ki, hükümetin söz konusu çalışması sadece avukatların değil tüm Türkiye'nin sorunudur.
Yargının, iddia (savcılık) ve karar (hakimlik) ayağını kendisine bağımlı kılan AKP, bu çalışmasıyla son ayak olan "savunma"yı da etkisiz hale getirmek istemektedir.
Sırf barolar ele geçirilemediği için "isteyen her ideolojik çevre kendi barosunu kurabilsin" demek, hükümete yakın olan baroya kayıtlı bir avukatın mahkeme üzerine hukuk dışında tesir edebilmesi, muhalif baroların çeşitli ve alışılmış bahanelerle operasyonlara maruz kalması, yani adalet sisteminin topyekun çökmesi demektir.
Adaletin olmadığı bir yerde hiçbir olumlu kavramdan bahsedilemeyeceğine göre, Türkiye'nin artık resmi olarak bir hukuk devleti olmaması demektir.
Hatırlatmak ve altını çizmek isteriz ki bu çalışmanın ilk mucidi 15 Temmuz hain darbe girişiminin faili olan FETÖ'dür. Eğitimi giderek gericileştirmeden, muhaliflere karşı yargıyı sopa olarak kullanmaya kadar birçok yöntemi, kendisini "kandıran" FETÖ'den öğrenen AKP'nin, bağımsız yargı, tarafsız savunma ve hukuk devleti ilkesi kavramlarını çöpe atacak olan bu "çoklu baro" projesi için kolları sıvaması manidardır.
Zira Ankara Barosu'nun Diyanet'e getirdiği eleştirinin hemen ardından barolara karşı başlatılan bu "böl-parçala-yönet" projesi, ülkemizde zaten fazlasıyla kırpılmış olan demokrasinin köküne dinamit istiflemektir.
Bu karanlık projeye karşı harekete geçen, eylemliliğe girişen, aslında kendi konforları için değil yargının bağımsızlığı için yürüyen baroları selamlıyor, yüreğimizin kendileriyle olduğunun altını çiziyoruz.
Hukukun üstünlüğüne, adaletin olmazsa olmaz olduğuna inanan bir demokratik kitle örgütü olan Eğitim-İş olarak hükümete sesleniyoruz: FETÖ yöntemlerinin, zihniyetinin ülkemizde nelere yol açtığı ortadadır. Bir gün size de lazım olacak hukuku, böyle sakat bırakmak ülkenin kötülüğünedir. Yoksullukla, eğitimsizlikle, baskıyla zor zamanlar yaşattığınız bu milletin elinden adaleti de alırsanız, yaratacağınız karanlık tablo ileride sizi de dehşete düşürecektir. Türkiye'ye bu kötülüğü yapmayın. Çünkü izinde olduğumuz Başöğretmen Mustafa Kemal Atatürk'ün deyişiyle: "Adalet gücü bağımsız olmayan bir milletin, devlet halinde varlığı kabul olunmaz!"
MERKEZ YÖNETİM KURULU