Güncel Sendika Haberleri

03 Mayıs, 2022

BASINI ÖZGÜR OLMAYAN BİR HALK ÖZGÜR OLAMAZ 

Demokrasilerin en temel taşıyıcı kolonlarından birisi olan medya için en anlamlı günlerden biri olan 3 Mayıs Dünya Basın Özgürlüğü Günü, ne yazık ki bizler için kıvancın değil utancın günü haline gelmiştir.
AKP’nin basın üzerinde her yıl dozunu biraz daha artırdığı baskı, Türkiye’yi dışarıda daha az saygın, içeride ise daha az bilinçli kılmaktadır.
Sınır Tanımayan Gazeteciler’in  2022 araştırmasına göre ülkemiz, basın özgürlüğü listesinde 149. sıraya kadar gerilemiştir. Tutuklu gazeteci sayısındaki hatırı sayılır bakiyemiz de bizi son 10 yıldır en çok gazeteci tutuklayan ülkeler arasında ilk 10’dan hiç düşürmemiştir.
Elbette bu tablo, baskıcı yönetim tarzını benimseyen ve itaatkar bir toplum düşleyen iktidar tarafından 20 yıldır ilmek ilmek örülmüştür.
Gazetecilik, sorgulamak ve bu sorgulamaların sonunda ortaya çıkan gerçekleri duyurmak işi iken, Türkiye şu an gazetecilerin istediği soruları sorabildiği değil, hükümetin istediği soruları sormadığında işsizlik ya da hapisle sınandığı bir ülke olmuştur.
Bu noktada kaygılanmaktan fazlası gerekmektedir çünkü bilinmelidir ki basın üzerindeki baskılar, tutuklu gazeteciler sorunu yalnızca medyanın meselesi değildir. Bu zorbalık, sadece tutuklanan gazetecilerin hürriyetini değil, halkın da haber alma özgürlüğünü gasp etmektir.
İktidar, rahatsız olduğu gerçekleri yazan gazetecilerin bazılarını hapsederken, birçoğunun da işsiz kalmasına yol açmakta, ekonomik özgürlüklerini ellerinden almaktadır. Üstelik bu sindirme politikası, sadece bireylere değil, kurumlara da yönelik hale gelmiştir.
Devletin tarafsız davranarak tüm basın kuruluşlarını desteklemekle yükümlü olan Basın İlan Kurumu'nun ucube "haberler" yapan yandaşları semirtmesi, muhalif basına ise keyfi kesintiler uygulaması bu ekonomik ambargonun en önemli örneğidir.
Unutulmasın ki medyaya yapılan bu kapsamlı saldırı, sadece gazetecilere yönelik bir tehdit değil, halkın haber alma hakkına da büyük bir darbedir. Basını özgür olmayan bir toplumun, gerçek anlamda özgür olmasının, önüne koyulan tercihler konusunda bilinçli kararlar almasının imkanı yoktur. Biliyoruz ki basına pranga vurmak isteyenlerin çıkış noktası da tam olarak budur.
Eğitim-İş olarak; faşizan baskılar ne kadar artarsa artsın bu topraklarda Uğur Mumcu'ların bitmeyeceğini biliyor, tüm baskılara rağmen gerçeğin peşinde koşmaya devam eden tüm basın emekçilerini saygıyla selamlıyoruz.

Kalemini satmayan, gerçekleri bükmeyen, meslek ilkelerini ve halkın haber alma hürriyetini muktedirlerin konforlu rüşvetlerine harcatmayan tüm basın emekçilerinin Dünya Basın Özgürlüğü Günü’nü kutluyor, 3 Mayıs’ların bayram olacağı bir geleceği birlikte kucaklamayı umuyoruz.