Tüm muhalif unsurların sesinin bir bir susturulmaya çalışıldığı Türkiye, giderek faşizmin kol gezdiği bir ülke haline getirilmektedir.
CHP İstanbul milletvekili Enis Berberoğlu’nun "MİT TIR’ları görüntülerinin yayınlanması" davasında 25 yıl hapis cezasına çarptırılması, siyasi iktidarın yargının kararlarını kendi çıkarlarına göre nasıl yönlendirdiğini bir kez daha ortaya koymuştur.
Gelinen noktada, yargı, siyasi iktidarın arka bahçesi haline getirilmiş, Türkiye’de hukukun üstünlüğüne, tam bağımsız ve güvenilir bir yargının tesis edilmesine zarar verilmiştir. Yargıyı kuşatma altına alan, yargıçlar ile savcıların görev ve sorumluluklarını tartışılır hale getiren anlayış, bugün adaleti katletmiştir.
Enis Berberoğlu, demokrasi ve insan haklarının yara aldığı zorlu süreç karşısında, sadece halkın haber alma özgürlüğüne yönelik sorumluluğunu yerine getirmiştir. Hiçbir kaçma şüphesi bulunmayan Enis Berberoğlu'nu, varsa somut deliller net olarak ortaya konmadan ve kamuoyu vicdanındaki soru işaretleri giderilmeden tutuklamak, onunla beraber onun vekil olması yönünde yurttaşlık iradesini kullanmış tüm vatandaşların siyaseten hapsedilmesidir.
“Basın hürdür, sansür edilemez” hükmünü içeren Anayasa’nın 28. Maddesi’ne aykırılık teşkil eden bu kararı, siyasi iktidarın, haber ve ifade özgürlüğünü baskı altına alma, egemen anlayışın çıkarlarına hizmet eder hale getirme çabalarının bir örneği olarak görmekteyiz. Söz konusu haber ilk yayınlandığında, “Bu haberi yapan kişi bunun bedelini ağır ödeyecek öyle bırakmam onu” diyen Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, o sözlerin gereği yerine getirilmiştir.
Demokrasinin askıya alındığı dönemlerde, muhaliflerin sırf muhalif oldukları için yargılandığı davalarda adaleti tecelli ettirme kaygısı güdülmez. Aksine, toplumu korkuyla zapt etme arayışının ürünü olan bu tür davalarda adaletin değil, intikamın peşinde olunduğu mesajı son derece görkemli bir şekilde sunulur. Bu davalarda şekil kitaba uygun olsa da, esas ne kitaba ne de vicdana uygundur.
Demokrasi ve cumhuriyet sevgisinin bedelini özgürlükleri ile ödeyenlerin suçlu olmadığını siyasi iktidar da biz de çok iyi biliyoruz ve çok yakın bir zaman da hepsinin özgürlüklerine kavuşacaklarını da. Sırf kendilerine muhalif oldukları için yurtseverlere devlet gücüyle zulmederken; “kayınpeder-damat hukuku yaratanlar” ektikleri rüzgarı, demokrasinin sağlıklı işleyeceği bir sistemde “fırtına” olarak biçecektir.
Siyasi iktidar bilmelidir ki, hiçbir hukuksuzluk tarihte karşılıksız kalmamıştır ve bundan sonra da kalmayacaktır.
Tablo ne ölçüde iç karartıcı olursa olsun ulusumuz, demokrasi ve özgürlük düşmanlarına er-geç hak ettikleri demokratik yanıtı verecektir.
"Sizi unutmayacağım" diyen Berberoğlu'nu biz de asla o zindanlarda unutmayacak ve unutulmasına müsaade etmeyeceğiz.
Türkiye'yi yarı açık bir cezaevine çevirmek isteyenler bilmelidir ki; gerçeği hapsedecek kadar güçlü bir hapishane, güneşi sıvayacak kadar büyük balçık yoktur.
Bunu göstermek, Cumhuriyet'in ilkelerine ve Cumhuriyetçilere sahip çıkmak için elimizden geleni yapacağız.
Susmayacağız! Gerçeği söylemekten yılmayacağız.
Ve geçecek bu günler.
Sonra şairin dediği gibi:
"bugünlerden geriye,
bir yarına gidenler kalır
bir de yarınlar için direnenler..."
MERKEZ YÖNETİM KURULU