Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürlüğü ile Ahmet SAN arasında “mevlüt kantat” adlı çok sesli eserin seslendirilmesi amacıyla yapılan gizli protokole ilişkin olarak Birleşik Kamu-İş Konfederasyonumuz ve Kültür Sanat-İş Sendikası tarafından gerçekleştirilen basın toplantısına Eğtim-İş Genel Sekreteri ve Başkan Vekili Levent Akça ile Genel Mali Sekreter Onur Gündüz katılım gösterdiler.
Basın açıklaması aşağıda yer almaktadır:
DEĞERLİ BASIN MENSUPLARI,
Son zamanlarda gerek yazılı gerekse görsel basında yer alan, ancak gerçekleri yansıtmayan, işin arka yüzü saklanan “mevlit kantat”ı ile ilgili olarak açıklamalarda bulunmak üzere buradayız.
Mersin Devlet Opera ve Balesi Müdürü olan Sayın Selman ADA tarafından bestelenen “mevlit kantat” adlı çok sesli eser Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürlüğü ve Ahmet San’ın sahibi olduğu “Ahmet San Uluslar arası Organizasyon, Filmcilik San. Tic. Ltd. Şti.” Arasında yapılan bir protokolle değişik festivallerde gösterimde bulunulmak üzere anlaşma yapılmıştır.
Ancak söz konusu bu protokol herkesten gizlenmektedir. Bir sendika tarafından bu protokolün bir örneği istenmiş, fakat protokolün gizli olduğu ileri sürülerek verilmemiştir.
Bizleri asıl şaşırtan durum söz konusu bu protokolün neden gizli olduğu ve herkesten kaçırıldığıdır. Konunun bir eserin seslendirilmesi olması karşısında gizliliğin ne olduğu, niçin ve kimlerden gizlendiği anlaşılamamıştır.
Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürlüğünce adı geçen sendikaya verilen 30.03.2011 tarih ve 370 sayılı cevapta; adı geçen protokolün 13. maddesinde “gizlilik ilkesi” bulunduğundan, protokolün taraflar dışında hiç kimseye verilemeyeceğinin hüküm altına alınması konuyu duyan herkesi hayrete düşürmüş, eseri seslendirecek sanatçılarıda kuşku içerisine sokmuştur.
Protokolün 13. Maddesinde aynen; “aksi taraflarca kararlaştırılmadıkça iş bu protokolün imzalanmasından önce ve protokolün imzalanmasını takiben yürürlükte kaldığı süre boyunca ve gerekse de protokolün her hangi bir sebeple sona ermesinden itibaren bizatihi iş bu protokol ve ekleride dahil olmak üzere tarafların bir biri hakkında elde ettiği her türlü bilgi ve belgeler taraflarca hiçbir zaman açıklanamaz, ilgisiz personele iletilemez ve bu nitelikte teçhizat gösterilemez. …” denilmektedir.
Hangi kurumların yazışmalarının ve hangi tür belgelerinin gizlilik niteliği taşıyacağı yasalarımızca belirlenmiştir.
Kanımızca söz konusu protokolle ne ulusal güvenliğimiz, ne de askeri bir durumun düzenlenmesine ilişkin değildir..Sadece bir sanat eserinin seslendirilmesi olduğunu düşünüyoruz.
Yine “mevlit kantat”’ını seslendiren bazı sanatçılara gizli kaşe ücretleri ödeneceği, büyük miktarlarda paralar telaffuz edilmekte, bu paraların nerelere harcanacağı konusunda değişik spekülasyonlar bulunmaktadır.
Bu durumu öğrenmemiz üzerine konu ile ilgili olarak Kültür ve Turizm Bakanlığından yazılı olarak bilgi istedik ancak bu güne kadar henüz bir yanıt verilmemiştir. Cevabı geldiğinde bu yanıtıda sizlerle paylaşacağız.
Bizler Cumhuriyetimizi göz bebeği olan sanat kurumlarımızın gizli kapaklı olaylar ve oluşmalarla anılmasını ve yıpratılmasını istemiyoruz.
Bu nedenle genel müdürlüğü gizlilik konusunda kamuoyunu aydınlatmaya çağırıyoruz.
Öte yandan “mevlit kantat” adlı eserin İzmir, Mersin, Samsun ve İstanbul devlet opera ve balesi müdürlüğü sanatçılarının katılacağı büyük bir koro tarafından seslendirilmesi planlanmaktadır.Bu durum karşısında protokoldeki gizlilik dahada önem arz etmekte, açıklanmaya gerek bir husus oluşturmaktadır.
Protokolün gizli tutulmasının yanı sıra dikkatimizi çeken bir durumdan da sizlere söz etmek istiyoruz.
Ulusal kültürümüz milli ve manevi değerlerimizin bütününden oluşmaktadır. Her iki değerde bizler için önemlidir. Bu bağlamdan olmak üzere milli ve manevi yani dini günlerimiz ve haftalarımız vardır.
Adı geçen “mevlit kantat”’nın dini bir içerik taşıdığını düşünüyoruz. Bu haliyle söz konusu eserin peygamberimizin doğum haftasında veya dini bir bayramımızın olduğu günde seslendirilmesi daha anlamlı olurdu düşüncesindeyiz.
Eserin ilk gösterime sunulmasının ulusal egemenlik haftasına denk düşmesi bizce pek şık düşmemiştir.
Şunu unutmamalıyız ki, içerisinde bulunduğumuz durumlar bizlerin ulusal değerlerine daha da dört elle sarılmamız gerektiğini kaçınılmaz kılmaktadır.
Yetkililerin bu durumuda göz önüne almaları gerektiğine inanıyoruz.
Saygılarımızla.