Güncel Sendika Haberleri

04 Haziran, 2023

BU YIL LGS HER ZAMANKİNDEN DAHA ADALETSİZ OLACAKTIR

Bir eğitim sisteminin sadece sınav odaklı olması, öğrencilerin eğilim ve yetenekleri başta olmak üzere hiçbir çağdaş kriteri baz almadan yarış esaslı bir yerleştirme mekanizması kurulmasının en acı sonuçlarından biri bu Liselere Geçiş Sınavı’nda yaşanacaktır.
Çünkü pandemide ortaya çıkan ve giderilmeyen öğrenme açığı, çözülmeyen kalabalık derslik ve yetersiz okul sayısı, taşımalı ve ikili eğitim garabetlerinin giderilmemesi, artık hem ekonomik hem politik bir tercih haline gelen devasa öğretmen açığı, tepe taklak giden ekonomi yüzünden devlet okulunda okumanın bile ciddi bir maliyete ulaşması gibi “yarışı” adaletsiz kılan koşullara bir de deprem eklenmiştir.
6 Şubat merkezli depremlerde ağır hasar gören, resmi rakamlara göre bile 50 binden fazla yurttaşımızın canını kaybettiği 11 ilimiz, LGS’yi diğer illerle aynı koşullarda beklemekten çok uzaktır.
Bu illerdeki yaralar sarıl(a)mamış, eğitim bir yana dursun bazı yerlerde hayat bile normale dönememiştir.
Gerekli öğretmen ataması yapmak yerine eğitim emekçisinin vicdanına yaslanan MEB, birçok ile aylarca kaynak ve envanter dahi yollayamamıştır. “Deprem bölgesinde eğitim” başlıklı raporumuzda ortaya koyduğumuz üzere, aylarca gönüllü öğretmenlerin çabalarıyla sürdürülmeye çalışılan ders ve kurslar; öğretmen eksikliği ve bir türlü sağlanmayan koşullar nedeniyle homojen biçimde ilerleyememiştir. Örneğin bir ilimizdeki çadır okulda öğrenciler ayda 6 ders saati Matematik dersi görmüşken, aynı ilin başka bir yerinde öğrenciler bir Matematik öğretmeni dahi doğru düzgün görememiştir. 
Bu bölgelerin çoğunda başarı durumuna göre öğrencileri ayırarak ders işlemek bir yana dursun, sınıflara göre dahi ayrım yapılamadan ders işlenmeye çalışılmıştır.
Fedakar öğretmenlerin ellerinde katlanan masalar yazı tahtasına, portakal sandıkları oturağa dönüşürken, Mili Eğitim Bakanlığı yaraları iyileştirmek yerine makyajlamak telaşına düşmüştür.
Eğitim-İş olarak deprem bölgesindeki eğitim faaliyetlerinin ilk günden beri takipçisi olmuş ve Milli Eğitim Bakanlığı’na “Depremzede öğrencilerin eğitime dair tüm ihtiyaçları devlet tarafından derhal ve bedelsiz olarak karşılanmalıdır. Bu bölgelerde LGS’ye girecek öğrencilerin sınava MEB’in başarısızlığı ve basiretsizliği nedeniyle yeterince hazırlanamadığı gözetilerek bazı puan ve yatay geçiş avantajları sağlanmalıdır. YKS’ye hazırlanan öğrenciler için de bazı teknik avantajlar yaratılmalı, özellikle bu iki gruptaki öğrencilere tablet/bilgisayar/internet gibi teknik destekler derhal sağlanmalıdır” çağrısında bulunmuştuk.
Bu önerilerimiz dikkate alınmadığı gibi, bölgede kan ağlayan eğitimi iyileştirmek için de yeterli irade gösterilmemiştir.
Yani MEB, hakikatin bu çıplak haline rağmen;
Beslenemeyen, barınamayan, aynı eğitim süreçlerinden geçemeyen çocuklarımıza sorular sorup, kendi yanlışlarına rağmen doğru cevap bekleyecektir. Zaten mevcut olan zengin ile yoksul öğrenci arasındaki makas giderek açılmış ve bu ayrıma bir de deprem bölgesinde olan ve olmayan öğrenci ayrımı eklenmişken; buna çare bulamamış olan MEB, tüm öğrencileri aynı sınava tabi tutup adına “adil değerlendirme” diyecektir.
Bu çelişki, çağdaş eğitim doktrinleriyle de vicdanla da çelişmektedir.
Eğitim-İş olarak daha önce de söylediğimiz bir gerçekliğin altını tekrar çizmeyi vazife sayıyoruz:
Öğrencilerin başarılarını değerlendirmedeki tek yöntem olarak stres unsuru olan sınavları gören bir sistem hatalıdır. Çocukları kuşatan değişkenlerin farklılığı, kamusal eğitimin noksanlığı, başarılı olsa dahi stres unsuru haline gelen sınavları psikolojisi kaldırmayan çocukları hesaba katmayan bu sistemin benzerleri, gelişmiş ülkelerde onlarca yıl önce varlığını yitirmiştir.
Aslolan; akla, bilime ve pedagojiye uygun bir sistem kurmaktır. Aslolan; “yaptım bitti” şiarıyla düzenlenen kaotik sınavlar düzenlemek değil, eğitimin bir süreç olduğundan yola çıkarak, küçük yaştan itibaren çocuklarımızın beceri, yetenek ve yönelimlerine göre ilerletildiği, onların özgün durumlarının göz ardı edilmediği bir sistem oturtabilmektir.
Eğitim-İş olarak altını çiziyoruz ki: çağın ve ülkenin gerçeklerine, çağdaş ölçme ve değerlendirme doktrinlerine, çocuklarımızın beceri ve hayallerine, sosyal devlet ilkesine dayanmadan düzenlenen bu sınav sisteminde tüm başarılar çocuklarımıza, tüm başarısızlıklar ise bu adil olmayan sistemi yürütenlere aittir.

MERKEZ YÖNETİM KURULU