ÇOCUKLARIMIZ KARAMAN’DA CİNSEL, BURDUR’DA DA DİNSEL İSTİSMAR KONUSU YAPILMIŞTIR
Milli Eğitim Bakanlığı’nın, “Dindar ve Kindar Nesil Yetiştirme” olarak açıklanan iktidarın siyasi görüş ve anlayışına yakın ENSAR, TÜRGEV, İHH, İlim Yayma Cemiyeti, gibi birtakım vakıf ve derneklerle hem merkezi hem de yerel düzeyde işbirliği anlaşmaları imzalaması; bu kuruluşlarla “Değerler Eğitimi” adı altında projeler ve protokoller yapması; bununla da yetinmeyerek çocuklarımızın eğitiminde bu kuruluşlarla Diyanet İşleri Başkanlığı’nı söz sahibi haline getirilmesinin bir başka yansıması da Burdur’da ortaya çıktı.
Mayder adı verilen bir dernekten geldiğini söyleyen (Merkezi Adıyaman’da olan İHH’ye yakınlığı ile bilinen Molla Ahmet Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği) bir grup çarşaflı bayanın Burdur Göller Yöresi Anadolu Lisesi kız öğrencilerinin kaldığı pansiyona her hafta genellikle çarşamba günleri gelerek akşam saatlerinde öğrencilere dini vaazler veren, halifeliği ve hilafeti öven, belirli bir dini inanış ve mezhep anlayışını empoze etmeye çalışan, diğer inanış ve mezhepleri aşağılayan toplantılar yaptıkları gerek yerel gerekse ulusal basın ve yayın kuruluşlarında haber konusu olmuştur.
Olayda ihmali görülen başta Vali olmak üzere İl Milli Eğitim Müdürü’nün yanı sıra ; Okul Müdürü ve Müdür Başyardımcısının olaydan haberdar oldukları, bu faaliyetin 2015-2016 Öğretim Yılının başından beri sürdürülegeldiği sendikamıza ulaşan bilgiler arasındadır.
Öğrenci velilerinden habersiz yapılan bu uygulama bölge halkı içinde infiale yol açmış; tıpkı Karaman’da yaşanan cinsel istismar suçunda olduğu gibi bu okulda da dinsel yönden çocuklarımızın istismar edilmesi eğitim çevrelerinde ve halk içerisinde tepkilere neden olmuştur.
Çocuklarımızı Cumhuriyetin okullarında Cumhuriyet değerlerine bağlı, Anayasa ve yasalarda belirlenen ilke ve kurallara göre yetiştirmekle görevli ve yükümlü olan Milli Eğitim Bakanlığı’nın gerek merkez gerekse taşra teşkilatı mensupları, bu ilke ve kuralları hiçe sayarak; Anayasa ve yasalarda ifadesini bulan Atatürk ilke ve devrimlerine bağlı çağdaş demokratik, laik, bilimsel eğitim anlayışını ortadan kaldıracak şekilde uygulamalar içinde olmaları suç olup; buna imkan veren, iştirak eden, göz yuman, olaylarda ihmali görülen tüm kamu yöneticileri, olayların hukuki ve cezai sonuçlarından sorumludurlar.
Eğitim-İş, gerek tüzüğü gerekse eğitim anlayışı ve ilkeleri ile Atatürk ilke ve devrimlerine bağlı, Cumhuriyetin değerlerini benimseyen insan haklarına ve hukuka saygılı laik,demokratik ve çağdaş eğitimden yana bir anlayışta olan ve kuruluşundan beri bu anlayış doğrultusunda mücadele eden eğitim ve bilim işgörenlerinin sendikal örgütüdür.
Özellikle sendikamız, Tevhidi Tedrisat Kanunu’na (Eğitim ve Öğretimin Birliği) muhalif siyasi iktidarlara, Milli Eğitime müdahale edip yön vermeye çalışan başta Diyanet İşleri Başkanlığı olmak üzere bir takım vakıf, dernek ve cemiyetlerle işbirliği halinde Milli Eğitim Bakanlığı’nın bu yöndeki karar ve uygulamalarına karşı laik, demokratik, bilimsel ve çağdaş eğitimi savunmaktadır.
Eğitim-İş, Anayasa’nın 174. maddesiyle koruma altına alınan ve son dönemlerde siyasi iktidarlar tarafından yok sayılan, her geçen gün daha da işlevsizleştirilmeye çalışılan eğitimle ilgili devrim kanunlarını savunmak, Cumhuriyete ve Atatürk ilke ve devrimlerine karşı yapılan saldırıları göğüslemek, sendikal mücadelenin yalnız eğitim emekçilerinin sendikal talepleriyle sınırlandırılamayacağı görüşünden hareketle laik eğitime ve cumhuriyetin niteliklerine ve Atatürk devrimlerine yönelik her türlü saldırıya karşı mücadele etmeyi toplumsal bir görev kabul etmektedir. Geleceğimizi temsil edecek öğrencilerimizin eğitilip yetiştirilmesinden de kendini sorumlu saymaktadır. Dolayısıyla Eğitim-İş, sadece mesleki çıkarları savunan sıradan sendikal bir örgüt değildir.
Burdur’da yaşananlar, bu iktidar döneminde toplumun geniş kesimlerine yayılmaya çalışılan ve başta 18 milyon çocuğumuzun geleceğini karartacak şekilde tüm toplumu dönüştürmeye, yurttaşlık bilincini yok etmeye, Cumhuriyetin niteliklerini ortadan kaldırmaya yönelik faaliyetlerin yer yer ortaya çıkan yansımalarıdır.
Burdur’daki olayda ilgisi görülen kamu görevlileri ile ilgili “Görevi Kötüye Kullanma”, olayın failleri ile ilgili dini duygu ve inanışları alet ederek toplumun bir kesimini diğer kesimi aleyhine kin ve garezle hareket edecek şekilde kışkırtıcı söz ve beyanlarda bulunarak “Halkı Kin ve Düşmanlığa Tahrik Edici ve Aşağılama” suçunu işledikleri gerekçesiyle haklarında suç duyurusunda bulunduk.
Buradan başta velilerimiz olmak üzere toplumun tüm duyarlı Cumhuriyetten yana olan kesimlerini bir kez daha uyarıyoruz: Çocuklarımızın geleceği ve Cumhuriyet tehlikededir.
MERKEZ YÖNETİM KURULU