Bursa ve İzmir Bölge Toplantıları, Genel Başkanımız Veli Demir, Genel Sekreterimiz Şenol Eyüboğlu, Genel Örgütlenme Sekreterimiz Osman Kandemir, Genel Özlük ve Hukuk Sekreterimiz Ömer Arslan, Genel Basın Yayın Sekreterimiz Barış Düdü ve kurucu Genel Başkanımız Yüksel Adıbelli'nin katılımıyla 16-17 Şubat tarihlerinde gerçekleştirildi.
Bursa Bölge Toplantısı’na, Bursa, Balıkesir, Kocaeli Şubeleri, Yalova, Sakarya, Kütahya, Bilecik İl Temsilcilikleri ile ilçe temsilcilikleri; İzmir Bölge Toplantısı’na, İzmir, Manisa, Denizli, Aydın, Muğla Şubeleri, Uşak İl Temsilciliği ve ilçe temsilcilikleri katıldı.
Genel Başkanımız Veli Demir, İzmir Bölge Toplantısı öncesinde bir basın toplantısı düzenleyerek ülke gündemine ve eğitim-öğretim sistemine ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Yeni anayasa tartışmalarına değinen Demir, anayasanın her şeyden önce toplumsal sözleşme metni olduğunu ve toplumsal mutabakata göre değiştirilmesi gerektiğini vurguladı. Toplumun sadece belli bir kesiminin benimsediği bir anayasanın, oy sayısı ile çıkarılmayacağını kaydeden Demir, “Bugünkü Meclis anayasa yapamaz. Sayısal çoğunluğun dayattığı bir anayasa halkın anayasası olamaz” dedi.
Demir, AKP iktidarının 657 sayılı kanunda yapmak istediği düzenleme ile kamu emekçilerinin iş güvencelerini ellerinden alarak, sendikasızlaşma ve daha düşük ücretlere mahkum etmek istediğini belirtti. Yine düzenleme ile iktidarın kendi kadrosuyla çalışabilmesi için sözleşmeli personel uygulamasının yaygınlaştırılacağına dikkat çeken Demir, “Kamu çalışanlarının kadro güvencelerini ellerinden alarak, performansa dayalı ücretlendirme sistemini dayatacak olan yasa ve karşı devrimin kurumsallaşmasını sağlayacak olan yeni anayasa çalışmaları, Eğitim-İş’in önümüzdeki süreçte en önemli mücadele konuları olacaktır. Yeni liberal politikaların tüm dünyadaki sömürü düzenine, ülkemizdeki emek, demokrasi ve cumhuriyet karşıtı siyasal iktidara ve iktidarın politikalarına teslim olmuş sahte sendikalara inat Eğitim-İş, kamu çalışanlarının ve ulusumuzun hala güvendiği biricik emek örgütüdür” diye konuştu.
Ülkede işsizlik ve açlık yoğunken okullara kıyafet serbestliği getirilmesini eleştiren Demir, “Çıkarılan yönetmeliğin adı, devletin okullarına türbanı sokma yönetmeliğidir. Bazı okullarda öğretmen ve öğrenciler derslere türbanla girmeye başladı. Öğrenciler arasındaki yoksul ve varlıklı ayrımı belirginleştirildi. Böyle bir değişiklik yapılırken sendikalar ve bilim insanlarına mutlaka danışılması gereklidir” dedi.
Demir, uygulamaya konulan 4+4+4 yasasıyla birlikte öğretim birliğinin yok edildiğini, eğitimde laiklik ve bilimsellikten uzaklaşıldığını ayrıca 70 bine yakın öğretmenin norm kadro fazlası olduğuna değindi. Norm kadro fazlası durumuna düşmemek için alan değiştiren ancak mutsuz olan öğretmenlere bir defaya mahsus olmak üzere kendi branşlarına dönme hakkı verilmesini isteyen Demir, “Sağlık ve eş özrünün yanında yüksek lisans ve doktora yapmak isteyen öğretmenler için eğitim özrünün atamalarda gerekçe olarak tekrar yürürlüğe girmesi gerekmektedir” dedi.
Cumhuriyetin ilk yıllarında milletvekillerine eşdeğer tutulan öğretmenlerin bugün kamu çalışanları arasında sosyal ve ekonomik açıdan son sıralarda yer aldığına vurgu yapan Demir, bunun sorumlusunun Başbakan ve önceki Milli Eğitim Bakanı olduğunu söyledi. Öğretmenlik mesleğinin itibarsızlaştırıldığını belirten Demir, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Öğretmenlerin mesaisinin 24 saat olduğunu bilmeyen bakanlar var. Türkiye’de öğretmenler Avrupalı meslektaşlarının dörtte biri kadar maaş almalarına rağmen, onlardan yılda 150 saat fazla çalışıyor. Kamuda sadece öğretmenlerin ve üniversite çalışanlarının maaşlarına iyileştirme yapılmadı. Öğretmenleri savunmasız kılıp, kolunu kanadını kıran, linç eden Alo 147 hattı kaldırılmalı. Sayın Bakan, siz kendinize böyle bir hat kurunuz. 830 bin öğretmenin sizin hakkınızda ne düşündüğüne dair bilgi sahibi olunuz.”
Demir ayrıca 60 bine yakın ücretli öğretmenin yerine eğitim fakültesi mezunlarının kadrolu öğretmen olarak atanması gerektiğini de söyledi.