Bugün 10 Ocak Dünya Çalışan Gazeteciler günü olarak takvimlerde yer etse de, Türkiye için bir utanç günüdür.
Mesleğini icra edebilen gazetecilere tebrik için var olan bugün, mesleğini icra etmesine müsaade edilmeyen, hapishanelere tıkılan onca gazeteci olduğu için, maalesef ülkece kafamızın önümüzde olması gereken bir gündür.
Gerçeğin köprüsünün başında bir zorba gibi dikilen AKP, hapsettiği gazetecilerle basın özgürlüğü konusunda ülkemizi 199 ülkeden 163. sıraya geriletmeyi başarmıştır.
Hakikatin kıymetini korkuya değişen ya da konfora satan havuz medyasının hakimiyetinin yükseldiği bir ülkede, inadına doğruyu söyleyenler ya mahpusta, ya da mahpusta olma hazırlığındadır.
Ülkenin daha da karanlık cenderelere girmesine sebebiyet veren gelişmeleri iktidardan dahi daha hararetli savunan ‘gazeteciler’ her köşe başını tutmuşken, “kral çıplak” diyenler, büyük bir tehdit altındadır.
Herkes bilmelidir ki ülkemizdeki tutuklu gazeteciler sorunu, sadece medyayı ilgilendirmemektedir. Gerçeğin köprüsünün başındaki bu deli dumrulluk hali, bu zorbalık, sadece tutuklanan gazetecilerin hürriyetini değil, yurttaşların da haber alma özgürlüğünü gasp etmektir.
HAKİKAT, YOLDAŞLIK KURAR
Biz eğitimciler, gerçek ile; bilim ile; doğru ile davranarak, geleceğimizin teminatı olan yavrularımızı bu ilkelerle yetiştirmeye adanmış insanlarız. Hakikatin şaşmaz terazisinin kıymetini yüreğinde hissedenleriz. Ve biliriz ki hakikatin hakkını veren gazetecilerin olmadığı bir ülkede, hangi tarikat yurdunda ufacık yavrulara tecavüz edildiğini kimse öğrenemez, hangi yobazın yönetimindeki bir kursta ufacık kız çocuklarının cayır cayır yandığını kimse bilemez, devlet –mecbur olduğu ve ödeneği bulunduğu halde- taşrada bir yere okul açmadığı için eğitime ulaşmaya çalışan çocukların nasıl tehlikelerle karşılaştığını kimse öğrenemez…
Fakir Baykurt’un yoldaşı olan öğretmenler için, hakikatin peşini bırakmayan gazeteciler, henüz tanış olunmamış yoldaşlardır.
Bilinsin ki; hakikatin namusunu hiçbir güce, vaade satmayan; her türlü baskıya rağmen “gerçekleri” bize ve halkımıza ulaştırma gayreti içinde olan aydın, ilerici, demokrat, yurtsever gazeteci ve yazarlarımızın sonuna kadar arkasındayız.
SADECE ‘ÇALIŞANLARIN’ DEĞİL
Bu yüzden Çalışan Gazeteciler Günü’nü, sadece çalışma fırsatı olan gazetecileri tebrik ederek değil, muktedirleri rahatsız ettiği için işsiz bırakılan ya da özgürlüğünden edilen gazetecileri de hatırlayarak kutlamak gerekmektedir.
Bizim sohbetlerimizin hararetinde, kralın; tacı, tahtı, kıyafetinin güzelliğini öven adamları değil, o kralın ne kadar da çıplak olduğunu haykıran çocuğun masum cesareti vardır.
Unutmayalım; Cumhuriyetin devrimlerine sahip çıkacaksak bu önce gerçeklere ve onun anlatıcılarına sahip çıkmaktan geçecektir. Tarih boyunca sınandığı gibi: “Gerçeğin kendisi devrimcidir!”
Eğitim-İş olarak, hapishanelerde tek bir tutuklu gazetecinin olmadığı, “kral çıplak” demenin bir beyan kabul edildiği bir Türkiye için mücadele edeceğimizi vurguluyoruz.
Hakikate ihanet etmeyen, ihanet etmeyenleri asla unutmayan herkesi, “kral çıplak” diye bağıran çocuğun samimiyetiyle kucaklıyoruz.
Merkez Yönetim Kurulu