Eğitim-İş olarak, Ali Demirci’nin Samsun Çarşamba İlçe Temsilcilik Başkanımız iken sendikal hakları ve güvenceleri de göz ardı edilerek haksız ve hukuksuz bir şekilde gerçekleştirilen görev yeri değişikliğini protesto ettik.
Konuya ilişkin açtığımız idari dava duruşması sonrasında Samsun Adliyesi önünde gerçekleştirilen basın açıklamasına Genel Başkanımız Orhan Yıldırım, Genel Özlük Hukuk ve TİS Sekreterimiz Maksut Balmuk, Genel Eğitim Sekreterimiz Suat Özkolay, Genel Merkez Hukuk Bürosu Avukatı Burak Sabuncu, Samsun Şube Başkanımız Onur Gündüz ve Şube Yönetim Kurulu Üyeleri katıldı.
Genel Başkanımız Orhan Yıldırım’ın burada yaptığı açıklama şöyle:
“FETÖ terör örgütü, devletin her organına zarar verdiği gibi Milli Eğitim Bakanlığına da telafisi güç zararlar vermiştir. 15 Temmuz kalkışması neticesinde 100’den fazla öğretmenin Çarşamba ilçesinde, 800’den fazla öğretmenin ise Samsun genelinde KHK’larla ihraç edildiği bir dönemde maalesef başka tarikat ve cemaatler, FETÖ örgütünün temizlendiği devlet organlarında vücut bulmuşlardır. Bir FETÖ gitmiş, bin FETÖ gelmiştir. İşte bugün, bu mağduriyetten dolayı buradayız.
Eğitim-İş; üyeleri başta olmak üzere, tüm emekçilerin ortak ekonomik, sosyal, özlük, mesleksel, sendikal hak ve çıkarlarını koruyup geliştirerek onlara daha onurlu ve saygın bir yaşam düzeyi sağlamak için mücadele eder.
Ülkede yaşayan herkesin çağdaş, bilimsel, laik, demokratik, eşit, parasız ve nitelikli eğitim hakkı olduğunu savunur, bu hakkın yaşama geçirilmesi için mücadele eder.
Üyelerinin üstün sorumluluk duygusuna ve eğitimin gücüne dayanarak; Atatürk’ün önderliğinde kurulan Türkiye Cumhuriyeti’nin bağımsızlığını, egemenliğini, ulus ve ülke bütünlüğünü, laik düzenini, demokratikleşme ve ulusal eğitim hedefini geliştirerek korumak ve sonsuza kadar yaşatmak için elinden gelen her türlü çabayı gösterir.
Eğitim yoluyla dostluğun, dayanışmanın, hoşgörünün, insan haklarına ve demokrasiye saygının geliştirilip güçlendirilmesi için mücadele eder.
Bundan dolayı da Eğitim-İş üyeleri bedel ödemeyi göze alır ve bedel öder.
Bir okul düşünün…
Bu okulun, liyakatsizce kendisine emanet edildiği bir okul müdürünün eziyetleri neticesinde son iki senesinde bir kadın müdür başyardımcısı ve bir kadın müdür yardımcısı görevlerinden istifa etmiş, 1 Veri tabanı uzmanı ve 4 hizmetli okuldan ayrılmak zorunda kalmıştır. Geçtiğimiz eğitim öğretim yılı başlarken de bu okulun; bir müdür, bir müdür yardımcısı, yüzün üzerinde öğretmen, bine yakın öğrencisi ve “4 boş müdür yardımcısı” kadrosu ile kaos içinde eğitim öğretime başlaması, ne ilçe milli eğitim müdürünün ne de il milli eğitim müdürünün dikkatini çekememiştir.
2018 yılından beri soruşturmalar geçiren ve soruşturmaları yüce meclise kadar ulaşan bu okulun, eğitim öğretim faaliyetlerinin sağlıklı işleyebilmesi ve öğretmenler arası çalışma huzur ve barış ikliminin temini adına, il ve ilçe milli eğitim müdürleri, yetki ve sorumluklarını kullanmada çekimser davranmış, önlem almamış ve sorunların büyümesine katkıda bulunmuşlardır. Bundan ötürü sorunlar daha da büyümüş ve işin içinden çıkılmaz bir hal almıştır.
Bir okul müdürü düşünün…
Öğretmenleri arasında alenen ayrımcılık yapacak, 657 Sayılı Devlet Memurları Kanununun 10. maddesinde yer alan “Amir, maiyetindeki memurlara hakkaniyet ve eşitlik içinde davranır” ilkesine ihanet edecek, “ben şu şu öğretmenlerle uğraşacağım” diyecek ve uğraşacak da. Öğretmenlerin haberi olmadan gizli kamera çekimi ile öğretmenler kurul toplantısını, sırf öğretmenleri kışkırtıp, suç unsuru oluşturmak maksadı ile kayda alacak. Öğretmenlerin öğrencileri ile uygulamalı ders işlediği esnada kamera çekimi ile öğretmenleri derslerinde taciz edecek ve bu fiillerle ilgili yapılan resmi şikâyetler neticesinde hiç bir ceza almayacak.
Makamında, bu milletin, topluma yararlı ve çağdaş bir Türk genci olarak yetişmesi için kendisine emanet ettiği gençlere küfür edecek, sonra da haklarını yasal yollardan aradı diye bu gençlerin okuldan atılması için elinden geleni yapacak, devamsızlıktan kalmaları için müdür yardımcılarına baskı yapacak sonra da bu hukuksuzluklara alet olmadıkları için müdür yardımcılarının disiplin cezaları almalarını sağlayacak, peşine de mahkemede öğrencilere küfür ettiğini kabul edip 60 gün hapis cezası alacak. Tüm bu olayların varlığına rağmen Samsun İl Milli Eğitim Müdürlüğü de sessiz kalacak!
Emsal pek çok karar ve somut delillere dayalı şikâyetlerin varlığına rağmen, bu müdürü sütten çıkmış ak kaşık gibi, soruşturmalardan tertemiz çıkartan ilahi! güç nedir?
Bu ilahi güç!, Samsun İl Milli Eğitim Müdürlüğünde öylesine etkin bir hale gelmiş görünüyor ki, Eğitim-İş Çarşamba İlçe Temsilcilik başkanını, hukuki güvence korumasının varlığına rağmen sürgüne gönderebiliyor.
Buradan yetkililere soruyoruz;
Türkiye Cumhuriyeti Devletinin, tarikat ve cemaat yapılanmalarından yakasını kurtarmaya çalıştığı şu dönemde, kimdir bu Samsun İl Milli Eğitime çöreklenen cemaat veya tarikat yapılanmaları?
Samsun İl ve İlçe Milli Eğitim Müdürlüklerindeki etki alanları nedir?
Samsun İl ve İlçe Milli Eğitim Müdürleri, devletin kendilerine vermiş olduğu hak ve yükümlülükleri kullanırken, kimlerden oluştuğu ve niyetleri belirsiz olan bu tarikat ve gruplarla fikir alışverişinde mi bulunmaktadır?
Bir okul müdürünün bu cemaatlerin bayraktarlığını yapması ne kadar doğrudur?
Geçmişi tertemiz, kariyerleri başarılarla dolu, okul içinde ve dışında Türk Milli Eğitim camiasını gururla temsil eden öğretmenlere reva görülen uygulamalar, saygınlığa, adilliğe ve mevzuata uygun yönetim sergileme gücüne gölge düşürmüştür.
Teftiş kurulunun aklama merkezine dönüşmesi neticesinde bu öğretmenler, maruz kaldıkları mobbing, baskı, itibarsızlaştırma, kötü gösterilme sonucunda, haklarını aramak için TBMM İnsan Hakları Komisyonu’na gitmeye mahkûm bırakılmışlardır. Yüce Meclise kadar ulaşan tüm bu olayların varlığına rağmen, aklama merkezine dönüşen teftiş kurulu, Samsun İl ve Çarşamba İlçe Milli Eğitim Müdürleri, yetkileri dâhilinde ne işlem yapmışlardır?
Ben söyleyeyim;
Cemaatlerin vitrin yüzü, yönetici konumunda olan kişisinin itibarı sarsılmasın diye 5 öğretmenin farklı ilçelere sürgün edilmesine, Eğitim-İş Çarşamba İlçe Başkanını öğretmenlik mesleğini yapamaz hala getiren kararlara, yetkileri dâhilinde destek vermiş, kariyerleri için “cemaat referansları” oluşturmuşlardır.
Eğitimde pek çok sıkıntımız varken eğitim paydaşlarının bir sürü problemi varken, sırf cemaatlerin keyfi olsun diye…
İş te bu yüzden bugün buradayız.
Tüm bu olumsuzluklara rağmen yüce Türk adaletine güvenimiz tamdır.”
Basın açıklamasının ardından Genel Başkanımız Orhan Yıldırım ve beraberindekiler, ataması yapılmayan öğretmenlerin basın açıklamasına katılarak destek verdi.