Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO), 2002 yılında 12 Haziran gününü “Çocuk İşçiliği ile Mücadele Günü” olarak kabul etmiştir. Dünya üzerinde tehlikeli ve kötü işlerde çalışan milyonlarca çocuğun durumlarına dikkat çekmek üzere her yıl 12 Haziran’da çocuk işçiliğinin ve sömürüsünün önlenmesi amacıyla toplumsal duyarlılığı geliştirmeye yönelik çalışmalar yapılmaktadır.
Çocuk işçiliği ve çocuk haklarına yönelik bu duyarlılık Dünya genelinde 12 Haziran ve ülkemiz özelinde 23 Nisan Çocuk Haftası ile sınırlı kalmakta, yılın geri kalan günlerinde çalışan çocuklar yine gündem dışına itilmektedir.
1982 Anayasası’na göre “Devlet, her türlü istismara ve şiddete karşı çocukları koruyucu tedbirleri alır.” (madde 41) ve “Kimse, yaşına, cinsiyetine ve gücüne uymayan işlerde çalıştırılamaz. Küçükler ve kadınlar ile bedeni ve ruhi yetersizliği olanlar çalışma şartları bakımından özel olarak korunurlar.” (madde 50) düzenlemeleriyle çocuk istihdamı ve sömürüsü engellenerek anayasal güvence sağlanmıştır.
Çalışma hayatında 2 milyona yakın çocuk işçi bulunuyor ve çocuk işçilerin yaklaşık yüzde 80’i kayıt dışı çalıştırılıyor.
“İşçi Sağlığı İş Güvenliği Meclisi’nin raporuna göre ise, 2012 yılında 32 çocuk, iş cinayetlerinde hayatını kaybetmişken, 2016 yılına gelindiğinde 56 çocuk iş cinayetleri sonucu hayatını kaybetmiştir.
Bütün bunlar ışığında AKP hükümetinin çocukların korunmasına ilişkin üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmediği ortadadır.
4+4+4 eğitim sistemi çocuk işçiliğinin önünü açmaktadır. 2012 yılında yasalaşan 4+4+4 eğitim sistemiyle çocuk işçiliği yaşı fiilen 13 yaşa düşürülmüştür. Son yıllarda sermayenin kalifiye ve ucuz işgücü ihtiyacına bağlı olarak meslek liselerinin sayısında da artış olmuştur. Eğitimde 4+4+4 öncesinde, 2011-2012 eğitim öğretim yılında Türkiye’de sadece 45 özel meslek lisesi varken, son dört yıl içinde kamu kaynaklarıyla yapılan doğrudan destek ve teşvikler sonucunda özel meslek lisesi sayısı ise 368’e çıkmıştır.
Bu okullarda okuyan öğrenciler daha öğrencilik yıllarından itibaren düşük ücretle işçi olarak çalıştırılmaktadır. “Meslek Lisesi Memleket Meselesi” sloganıyla sermayenin resmi kurumlarla düzenlediği kampanyalar, özel meslek lisesi açacak iş adamlarına öğrenci başına 5 bin lira teşvik verilmesi bütün bunlar ucuz, nitelikli çocuk işçiler yaratmak içindir. Bu yıl yapılan düzenleme ile Mesleki Eğitim Merkezleri de örgün eğitim kapsamına alınarak çocuk yaşta işçiliğin teşvikinin bir başka yolu daha bulunmuştur.
Çocukların işçi olarak çalıştırılmaları, onların en doğal hakları olan eğitim haklarının ellerinden alınmalarına neden olmaktadır. Bu nedenle çocukların çalışmalarına neden olan bütün toplumsal-ekonomik ortam sosyal devlet anlayışı temelinde kamusal olarak yapılandırılmalı ve tüm çocuklar ücretsiz eğitim, sağlık, beslenme ve benzeri en temel haklarına kavuşturulmalıdır.
Eğitim-İş olarak şimdiye kadar olduğu gibi bundan sonra da tüm çocukların eğitim hakkı başta olmak üzere en temel haklarını korumak ve geliştirmek için mücadele etmeye devam edeceğiz.
MERKEZ YÖNETİM KURULU