Türkiye Cumhuriyeti'nde uluslaşma sürecinde Atatürk’ün Cumhuriyet ve Aydınlanma Devrimlerinin en önemli basamaklarından ilki cumhuriyetin kuruluşundan beş yıl sonra yapılan Harf Devrimi, ikincisi de cumhuriyetin kuruluşundan dokuz yıl sonra 26 Eylül 1932’de düzenlenen Türk Dil Kurultayı ile birlikte yaşama geçen Dil Devrimidir.
Osmanlı İmparatorluğu döneminde kullanılan Arap abecesi, dinsel anlamlar yüklenmiş bir dizgedir. Okur-yazar olmayan halk, bu abeceyle yazılmış tüm kitaplara, gördüğü her basılı kâğıda inanç penceresinden bakmakta, kutsal kitap yazısıyla yazılmış her şeyi âdeta kutsallaştırmakta; bu nedenle salt okuma yazma bilmek bile dinle ilişkilendirilmekteydi. Harf Devrimi, yazının inançla hiç ilişkisi olmadığını kanıtlayan; Türkçe’nin olanaklarını görme ve kullanma bilincimizi güçlendiren görkemli bir devrimdir.
1 Kasım 1928’de yapılan Harf Devrimi, “ Ülkesini, yüksek istiklalini korumasını bilen Türk milleti, dilini de yabancı dillerin boyunduruğundan kurtarmalıdır” diyen Mustafa Kemal Atatürk’ün ulusunu ne kadar iyi tanıdığını, ne kadar sağduyulu bir önder olduğunu kanıtlayan, Türkçe üzerindeki yabancı dillerin boyunduruğunu kaldıran görkemli bir devrimdir. Bu devrim, 83 yıl önce her yaştaki insanı en kısa sürede okuryazar yapmış; yurttaşlar, cumhuriyetin getirdiği yeniliklerle geçmişteki yaşamı sorgulama olanağı bulmuştur.
Harf ve Dil Devrimlerini karalayıp aleyhinde atıp tutanların kendileri de bu iki devrimin olanaklarından yararlanarak konuşup yazmaktadırlar. Karşı devrimci olan bu kesim, Cumhuriyet Devrimleri’nin diğerlerine karşı olduğu gibi, Harf Devrimini de içlerine sindirememekte, geçmişi dayatma çabalarını sürdürmektedir.
83 yıl sonra Harf Devrimini tartışma konusu yapanlar, çocuklarımızın Türk Dil Devrimine ve Türkçeye olan güvenlerini sarsmaktadırlar. Oysa Harf Devrimiyle Türkçemizin seslerini karşılayan, öğrenmesi çok kolay olan yeni yazımız, dünümüzü ve bu günümüzü doğru değerlendirmemizi, kültürel değerlerimizi doğru anlamamızı, gelecek kuşaklara en iyi biçimde aktarmamızı sağlamaktadır.
Bugün Harf ve Dil Devrimlerini karalayanlar, yine halkın inancını kullanmak isteyen, halkın akılcı ve bilimsel olandan uzaklaşmasına çanak tutan, bundan çıkar umanlardır.
Biz Eğitim-İş olarak; Atatürk’ün kurduğu ve en büyük eserim dediği 88 yaşındaki laik, demokratik, sosyal bir hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyetimize olduğu gibi, Atatürk’ün başlattığı Harf ve Dil Devrimleriyle ivme kazanan Türk Devrimlerini sonsuza dek savunacak, her koşulda sahip çıkacağız.
Bu düşüce ve duygularla Dil Devriminin 83. yılını kutluyoruz.
Merkez Yönetim Kurulu