Güncel Sendika Haberleri

17 Mart, 2009

DANIŞTAY:DEVLET YOKSUL ÖĞRENCİYE SAHİP ÇIKACAK!

 

Ekonomik krizin pençesinde koşulları daha da kötüleşen yoksul öğrencimize yargıdan iyi haberimiz var…

Kamuoyunun da yakından takip ettiği üzere MEB, kısa süre önce, yaşanan ekonomik krizin de etkisiyle iyice perişan hale gelen yoksul ailelerin çocuklarını paralı eğitime zorlayabilmek için bir genelge yayınlamıştı.  Önemli bir kısmı tarikatların elinde olan özel eğitim kurumlarına teşvik genelgesi rezaletini kamuoyunun gündemine getirmiş ve bu rezilliğin peşini bırakmayacağımızı ifade etmiştik. 

Genelge öncesinde yoksul öğrencilerimiz, özel dershanelerin istediği paraların ortalama yüzde onu karşılığında -bazen de hiçbir ücret ödemeksizin- Halk Eğitim Merkezi kurslarından yararlanabilmekteydi. Bu sayede eğitimde fırsat eşitsizliğinin yarattığı olumsuzluk bir ölçüde yoksul öğrenci lehine dengeleniyordu. Bu sistemde, kurs merkezinin personel ve diğer giderleri ise kurs gelirlerinden karşılandığı için uygulamanın kamuya ciddi hiçbir maliyeti de yok. Buna rağmen, görevi devraldığı dönemden bugüne uyguladığı yönetim anlayışı ile tüm eğitim emekçilerinin nefretini kazanan ve onları kamplara bölen ve hemen her gün yeni bir skandala imza atan Milli Eğitim Bakanlığı, bu defa bahsi geçen genelge ile; yoksul öğrencinin eğitim olanaklarına göz dikti. Genelge ile MEB, on binlerce yoksul aile çocuğunun yararlandığı, “seviye belirleme sınavlarına hazırlık”, örgün eğitime destek, Türkçe, Matematik gibi yetiştirme kurslarının kapatılmasını; ÖSS, kolejlere hazırlık, yatılılık ve bursluluk sınavlarına hazırlık vb. gibi hazırlık kurslarının ise özel eğitim kurumlarının (özel dershanelerin) olmadığı yerlerde nüfus yoğunluğu büyük olan yerleşim birimlerinde en fazla iki, diğer il, ilçe ve beldelerde ise bir kurs olacak şekilde sınırlandırılmasını emretti.

Yine meydanlara çıkıp, özel dershaneleri kapatacağız diye nutuk atanlar, 4842 sayılı yasa ile mükelleflerin kendilerine, eş ve çocuklarına ilişkin eğitim harcamalarının beyan edilen gelirin yüzde 5`ini aşmamak şartıyla gelirden indirilebilmesi olanağını sağlayarak; 5228 sayılı yasa ile ise, 1 Ocak 2004 tarihinden itibaren faaliyete başlayan eğitim ve öğretim işletmelerinin kazançlarının belli şartlarla gelir ve kurumlar vergisinden istisna olmasını sağlayarak ve yine özel eğitim kurumlarından alınan KDV oranlarını %18’den %8’e çekerek neyin peşinde olduklarını ortaya koydular.

Kendi çocuklarına milyon dolarlık gemicikler alıp, likit yumurta fabrikaları kurarken, meydanlarda fakir-fukara, garip-gureba edebiyatı yaparak, sefalete mahkum ettikleri yoksulların acziyetini kapılarına attıkları birkaç torba kömür ve makarna ile oya dönüştürmeye çalışan siyasi anlayışa, en güzel yanıtı yine “bağımsız” yargı verdi. Sendikamızın açtığı davada, Danıştay 8. Dairesi (2009/139 Esas), çocuklarını özel dershanelere gönderemeyen yoksul ailelerin çocuklarının eğitimi için Halk Eğitim Merkezlerinde açılan; SBS sınavlarına hazırlık, örgün eğitimi destek, Türkçe, Matematik gibi yetiştirme kurslarının kapatılmasını, ÖSS, kolejlere hazırlık, yatılılık ve bursluluk sınavlarına hazırlık vb. gibi hazırlık kurslarının sayısının sınırlandırılmasını öngören ve bu kurslardan sadece ve sadece ekonomik sıkıntısı olan öğrencilerin yararlanmasını; bu öğrencilerin durumlarını “belge ile ispat etmesini zorunlu kılan” Milli Eğitim Bakanlığı’nın 18.12.2008 tarih ve 7306 sayılı genelgesinin 1., 2., ve 3. maddelerinin  yürütmesini MEB’in savunması alınıncaya değin durdurdu.

Ekonomik krizin pençesinde kıvranan halkımıza bir nebze olsun moral kaynağı olabilmek umuduyla, kamuoyuna saygı ile duyururuz.

Yüksel ADIBELLİ
Eğitim-İş Genel Merkezi