Güncel Sendika Haberleri

01 Mart, 2016

EĞİTİM DİNİ ESASLARA GÖRE ŞEKİLLENDİRİLEMEZ

Tokat Erbaa’daki Çoşkun Önder Anadolu Lisesi’nde Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi öğretmeni M.Ö’nün derste Alevilikle ilgili, “Hz. Ali’ye inanıyorlar ama Hz. Ali’nin yaptıklarını yapmıyorlar. Hz. Ali namaz kılıyor, Aleviler kılmıyor. Cemevi gibi bir ibadethane çıkardılar, onun da Kuran’da ismi geçmiyor, aslı astarı yok. Cem diye sazlı-sözlü, bayanlı-erkekli bir ibadet şekli geliştirmişler: Böyle bir ibadet olmaz. Alevilik bir din değil, Aleviliği bir din yapmaya çalışıyorlar, eğer bunu başarırlarsa ülke büyük bir sorunla karşı karşıya kalır” dediği basına yansımıştır.

Öncelikle vurgulamak gerekir ki, laik devlet sisteminde bir dine, bir mezhebe ya da bir inanış şekline ayrıcalık tanınamaz. Devlet, tüm inançlara aynı mesafede olmalıdır. M.Ö’nün bu tavrını, AKP iktidarının “dindar nesil yetiştirme” politikası çerçevesinde “tek din tek mezhep” anlayışına uygun olarak dini eğitimi yaygınlaştırma çabalarından bağımsız düşünmek mümkün değildir.

Farklı kimlikleri ve inançları görmezden gelerek tek bir mezhebin kurallarına göre biçimlendirilen eğitim anlayışı ile çocuklarımız arasında inanan, inanmayan şeklinde ayrımcılık yapılmakta ve kutuplaşmalar yaratılmaktadır. Oysa ki, Türkiye'nin de imzaladığı Çocuk Hakları Bildirgesi'nin 10. ilkesi "Çocuklar ırk, din ya da başka bir ayrımcılığı teşvik eden uygulamalardan korunacaktır" demektedir.

Milli Eğitimin dini referans alan uygulamaları, dindar nesil yetiştirme projeleri, dini vakıflarla yakın işbirliği,  eğitimin laik yapısını oldukça yıpratmış; özellikle tüm okullarımızı imam hatipleştirmeye yönelik bu politika ve uygulamalar nedeniyle laik ve bilimsel eğitimden giderek uzaklaşılmıştır.

“Hayatta en hakiki mürşit (yol gösterici) bilimdir, fendir.” diyen Atatürk, eğitimde dini eğitim-modern eğitim ikiliğini ortadan kaldırarak öğretimde birliği sağlamış; çağdaş laik ve bilimsel bir eğitimin toplumu kalkındırıp geliştireceğini görmüştü. Ne var ki yıllar sonra bu yaşananlar Türk toplumunun Cumhuriyetle başlattığı aydınlanma ve çağdaş uygarlıklar düzeyinin üstüne çıkma mücadelesine indirilen ağır darbeler olmuştur.

Toplumu dönüştürmeye çalışmak, dini esaslara göre yeniden dizayn etmek, kimin nasıl yaşayacağına karar vermek, hatta bireyin oturmasından yemesine içmesine kadar her davranışına karışmak otoriter anlayış ve yapıların sonucudur.

Eğitim-İş olarak, eğitimin dini esaslara göre şekillendirilmesine ve çocuklarımızın geleceğinin karartılmasına asla izin vermeyeceğiz.  Bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da bilimsel, laik ve demokratik eğitim mücadelemizden vazgeçmeyeceğiz. Ülkemizin geleceğini oluşturacak yeni kuşakların, akıl, bilim ve sanat ortamında barış ve huzur içinde verilen bir eğitim sistemiyle yetiştirilmesi için her türlü dayatmanın karşısında olacağız.   

              MERKEZ YÖNETİM KURULU