Güncel Sendika Haberleri

12 Şubat, 2013

EĞİTİM-İŞ III. DÖNEM IV. BAŞKANLAR KURULU HATAY'DA GERÇEKLEŞTİRİLDİ

 Eğitim-İş III. Dönem IV. Başkanlar Kurulu, 8-9 Şubat 2013 tarihlerinde Hatay’da gerçekleştirildi. 
        Kurula konfederasyonumuz Birleşik Kamu-İş Genel Örgütlenme Sekreteri Hasan Kütük, Eğitim-İş Merkez Yönetim Kurulu üyeleri, şube ve temsilcilik başkanlarımız ile Makedonya SONG (Eğitim Bilim ve Kültür Sendikası) Genel Başkanı Yakim Nedelkov, Fahri Başkan Doyçin Cvetanoski, Genel Sekreter Vesna Nedelkovska da katıldı. 
        Genel Başkanımız Veli Demir, kurulda yaptığı konuşmada, ülke gündemine ve eğitim-öğretim sistemine ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Bugün Amerikan emperyalizminin başını çektiği egemen güçlerin, “özgürlük ve demokrasi” söylemlerinin arkasına gizlenerek, enerji kaynaklarını ele geçirme hırsıyla Ortadoğu’yu kan gölüne çevirdiğine dikkat çeken Demir, şöyle konuştu:
        “Bunun son örneği komşumuz Suriye’de yaşananlardır. Emperyalizmin Ortadoğu’yu yeniden yapılandırma projesine alet olan AKP ise Suriye’ye karşı savaş çığırtkanlığı yapmaktadır.
        III. Dönem IV. Başkanlar Kurulu için Hatay’ı seçmemizin nedeni, siyasi iktidara, Atatürk’ün 80 yıl boyunca cumhuriyetimizin dış politikasını yönlendiren ‘Yurtta barış, dünyada barış’ ilkesini hatırlatmaktır. Çünkü biz, teslimiyetçi dış politika izlemeyen, savaşa, işgale ve talana ortak olmayan, barış içinde bir Türkiye istiyoruz.” 
        Demir, ülkenin çok ciddi sorunlarla karşı karşıya olduğunu, ekonominin kötüye gittiğini belirtti ve “Ülkemizde, 15 milyon yoksul, 5 milyon işsiz vatandaşımız bulunmaktadır. Ekonomi, sıcak para ve özelleştirme (yabancılaştırma) gelirleriyle ayakta tutulmaktadır. Buna rağmen hükümet tarafından yalancı bir bahar yaratılmıştır” dedi. 
        Adalet sisteminde de büyük aksaklıklar yaşandığını, yargı bağımsızlığının tehdit altında olduğunu kaydeden Demir, AKP iktidarının her alanda bir ayrıştırma politikası izlediğini söyledi ve “Başbakan her konuşmasında etnik kimlikleri öne çıkararak 36 etnik yapıdan söz ediyor. Oysa Misak-ı Milli sınırları içinde yaşayan herkes bu ulusun parçasıdır. Bu bütünlüğü parçalamak yanlıştır” dedi. 
        Demir, Eğitim-İş’in ırkçılığa, ayrımcılığa ve bölücülüğe karşı olduğuna dikkat çekti ve “Ulus yapısına, cumhuriyete ve Atatürkçülüğe sahip çıkmaya devam edeceğiz. Parasız eğitim, parasız sağlık ve sosyal haklar için ulus devlet ve sosyal devlet yapısına ihtiyacımız var” diye konuştu.
        Eğitim-İş’in ezenlere karşı, ezilenlerin yanında yer aldığını, mücadelesini "ben" değil "biz" diye sürdürdüğünü vurgulayan Demir, şunları söyledi:
        “Eğitim-İş, Atatürk ilke ve devrimlerinden ödün vermeden, emperyalist sistemin emek sömürücü politi­kalarına rağmen boyun eğmeden, başı dik yürüyebilmenin imkânsız olmadığını gösterebilmiştir. Eğitim-İş’in emek mücadelesindeki kararlılığı ve ısrarı 15 Ağustos 2011 eylemi ile eğitim çalışanlarının dikkatini çekmiş, 19 Ocak 2013 Tandoğan Yürüyüşü ile de kamu çalışanlarının umudu olmuştur. Bu umudu kaybetmemek için Eğitim-İş olarak, demokratik, meşru zeminlerde ‘hak verilmez alınır’ şiarı ile hareket ederek, tüm çalışanları sürece sokan, halkı da yanına alabilen eylem ve etkinlikler yaratacaktır.” 
        Demir, yeni anayasa tartışmalarına da değinerek anayasanın değiştirilemez ilk dört maddesinden taviz verilmemesi gerektiğini vurguladı ve “Kamu çalışanlarının kadro güvencelerini ellerinden alarak, performansa dayalı ücretlendirme sistemini dayatacak olan yasa ve karşı devrimin kurumsallaşmasını sağlayacak olan yeni anayasa çalışmaları, Eğitim-İş’in önümüzdeki süreçte en önemli mücadele konuları olacaktır. Yeni liberal politikaların tüm dünyadaki sömürü düzenine, ülkemizdeki emek, demokrasi ve cumhuriyet karşıtı siyasal iktidara ve iktidarın politikalarına teslim olmuş sahte sendikalara inat Eğitim-İş, kamu çalışanlarının ve ulusumuzun hala güvendiği biricik emek örgütüdür” diye konuştu.  
        Eğitimde dinselleştirme ve özelleştirme politikalarının AKP’nin iktidara geldiği 2002 yılından itibaren hız kazandığına dikkat çeken Demir, Atatürk ve Cumhuriyetin kazanımlarının tahrip edildiğini söyledi. Demir, Cumhuriyetin ilk yıllarında ekonomik ve sosyal statüsü en üst sıralarda olan öğretmenlerin, AKP iktidarı döneminde, itibarsızlaştırılmaya çalışıldığını vurguladı.
        4+4+4 düzenlemesiyle eğitimi dinselleştiren siyasal iktidarın, okullarda kıyafet serbestliği getiren düzenlemeyle, türbanı anaokulu dahil tüm okullara sokmayı amaçladığını belirten Demir, “Siyasi iktidarın, türbanın okullara sokulmasından sonraki adımı ise karma eğitime son vermek olacaktır” dedi. 
        Eğitim-İş’in ulusal değerler ve cumhuriyet, emek ve sınıf mücadelesi olmak üzere iki kanadı olduğunu ve bu iki kanadın da iyi çalışması gerektiğini kaydeden Demir, yaşanan sorunlarla başa çıkabilmek için mutlaka örgütlü olmak gerektiğini söyledi. Demir, sözlerini şöyle tamamladı:
        “Eğitim-İş, ‘Emekçilerin vatanı olmaz’ diyenlere inat ‘Vatanı olmayanın emeği de olmaz’ diyerek, en önemli özlük hakkının ‘bağımsız bir vatanda yaşamak’ olduğu gerçeğini ırkçıya, gericiye, bölücüye tekrar anımsatan sendika olmuştur. 
        Eğitim-İş, her gün ailesine yeni üyeler katarak, eğitim çalışanlarının sendikalılaşma bilinci kazanmasında etkin bir rol üstlenmiş; örgütlü mücadelede emeğin, eylemin ve direnişin temsilcisi haline gel­miştir.”  
        Genel Başkanımızın konuşmasının ardından Şube ve Temsilcilik Başkanları da söz alarak, ülke gündemi, sendikal süreç, örgütlenme çalışmaları ve eğitim-öğretim sistemine ilişkin sorunları tartıştılar. MYK üyeleri de sekreterlikleriyle ilgili bilgilendirme yaptılar.