Güncel Sendika Haberleri

16 Eylül, 2023

ENKAZ ALTINDAKİ EĞİTİM İÇİN ZAMAN DARALIYOR

Cumhuriyet tarihinin en büyük felaketi olan 6 Şubat depremlerinin üzerinden yaklaşık 7,5 ay geçmesine rağmen depremden en fazla etkilenen Hatay başta olmak üzere bölgedeki genel duruma ve eğitimdeki sorunlara dikkat çekmek için Eğitim-İş olarak Hatay’daydık. 

Yıkılan sendika binamızdan Ulus Meydanı’na kadar yapılan yürüyüşe MYK üyelerimiz, şube başkanlarımız ve CHP Hatay Milletvekili Nermin Yıldırım Kara da katıldı. 

Yürüyüş sonrası deprem bölgesine ilişkin hazırladığımız eğitim raporunu Ulus Meydanında kamuoyu ile paylaştık. Basın  açıklamasını Genel Başkanımız Kadem Özbay yaptı. Açıklama şöyle:

 

“6 Şubat’ta büyük bir deprem felaketi yaşadık. Ülkemizde deprem felaketi dün de yaşanmıştı, görünen o ki bulunduğumuz coğrafyadan dolayı yarın da yaşanacak. Yaşanan her depremden sonra ders çıkarmamız gerektiği söylenmiş hatta başkanlık sistemiyle daha hızlı kararlar verebilen bir ülke olduğumuz vurgulanmıştı. Bizzat Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın yıllar önce söylediği şu sözleri hepimiz hatırlarız.
“Deprem değil bina öldürür, depremle yaşamayı öğrenmemiz ve buna göre tedbirler almamız gerekiyor.”  Ve güya tedbirler alınmıştı, hatta başka ülkelere bile aynı gün içerisinde yardım yetiştirecek güçte olduğumuz söylenmişti. 
Ne yazık ki tüm bu söylemlerin tersine yaşadığımız bu depremde de yardımlar 3-4 gün boyunca yerine ulaşamamıştır. “Deprem değil bina öldürür” sözü de binayı yapan, denetimi yapması gereken ve ülkeyi yönetenlerin asıl sorumluluğunu üstünden atmak istercesine kullanılmaktadır. Evet, deprem bölgesindeyseniz ona göre binalar yapmıyor, denetimini yapmıyor, tespitini yapmıyor, insanı değil rantı önceliyor, deprem öncesi, deprem sırası ve sonrasındaki sorumlulukları yerine getirmiyorsan, afetin felakete dönüşmesinin sorumlususundur.

6 Şubat Hatay merkezli depremlerde resmi rakamlarda bile 50 bini aşkın yurttaşımız hayatını kaybetmiş, yüz binlerce aile evsiz kalmış, Türkiye’nin yüreğinde kapanması mümkün olmayan bir yara açılmıştır. Rant odaklı ve denetimsiz yapılaşma yüzünden yıkımı yaşayan bu illerin bazılarında hayat hala normale dönememiş, toplumsal hayat ve gelecek açısından en önemli unsurlardan biri olan eğitim, bir düzene kavuşamamıştır.
Bugün düzenlediğimiz sessiz yürüyüşte, kaybettiğimiz canları andık, onları unutmadığımızı ve unutturmayacağımızı ilan ettik, şimdi ise eğitimci sorumluluğumuzla depremin vurduğu illerden özellikle Hatay ve Antakya’da eğitimin güncel durumunu teşhir edecegimiz  raporumuzu için buradayız.
Eğitim-İş olarak, 6 Şubat’taki ilk depremden bu yana gerek  üyelerimiz , gerek buraya gönüllü gelen öğretmenlerimiz ve  oluşturduğumuz gözlem heyetleri bölgeye gitmiş ve bolgedeki halkla ve sorunlarla  bağımızı hep kuvvetli tutmamızı, sağlıklı bilgi almamızı  saglamıştır. Rapor, belge ve fotoğraflara dayanan 3 deprem raporu yayımlayıp bunu da kamuoyuyla paylaşıp, yetkililere seslendik. Ancak depremin açtığı yaraları sarmak konusunda hevesli ya da becerikli olmayan yöneticiler nedeniyle depremin üstünden tam 7 ay geçmiş olmasına rağmen bu illerimizde eğitimin ağır hasarlı olduğunu görüyoruz. Türkiye’deki öğrencilerin yüzde 21’i, öğretmenlerin ise yüzde 19’u bu illerimizdeyken, dolayısıyla eğitim sistemimizin 5’te 1’i ağır hasar almışken, bu gerçeğin ağırlığıyla davranan bir Bakanlıktan bahsedemiyoruz. Okulların açıldığı şu günlerde, velileri, öğrencileri ve eğitim emekçilerini bekleyen kötü vaziyeti bir kez daha yerinde teşhir etmeyi, vazifemiz sayıyoruz:
• Afet sonrası kriz yönetimi ve iyileştirme, doğru tespit ve öncelik belirlenmesiyle mümkündür. Oysa bu illerimizde en başından beri hasar tespit çalışmaları bile ya doğru yapılmamış ya da doğru açıklanmamıştır. Sendikamız tarafından tespit edilen Adana’da 5, Hatay’da 170, Kahramanmaraş’ta 95, Osmaniye’de 31, Kilis’te 32, Adıyaman’da 205, Şanlıurfa’da 100, Diyarbakır’da 6, Malatya’da 70, Gaziantep’te 61 okul yıkılmış veya ağır hasar alarak kullanılamaz hale gelmiştir. Tespit ettiğimiz 775 kurumun; Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığı tarafından yayınlanan raporda 576 olarak belirtildiği görülmektedir. Aradaki yaklaşık 200 resmi binanın hangi amaçla rapora dâhil edilmediği bilinmemektedir. Cumhurbaşkanlığı’nın bu raporunu ise bizzat Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, 5 gün önceki açıklamasıyla tekzip etmiş, yaklaşık bin okulun eğitim yapılamaz hale geldiğini söylemiştir. Tüm bu bilgi kirliliği, şeffaflık olmaması ve kurumlar arasındaki iletişimsizlik, değil tedaviyi teşhisi dahi zorlaştırmaktadır. Bakan Tekin, 1 hafta önce yaptığı bir açıklamada deprem bölgesinde toplam 11 bin civarında dersliğin eksik olduğunu ve henüz sadece 2 bin 573 derslik yapıldığını itiraf etmiştir. Ancak asıl soru hala cevaplanmamıştır.7 ay boyunca ne beklenmiştir?
• Depremden etkilenen yaklaşık 4.100.000 öğrenci ve ailelerinde travma ve stres bozukluğu görülmektedir. Bu çocuklarımızın travmalarına ilişkin yapılan rehberlik hizmetleri faaliyetlerinin yetersiz olduğu, öğrenme kayıplarını gidermek için de çabalanmadığı açıktır.
• Hatay’daki eğitimin durumu, depremin vurduğu illerde yaşananları anlamak açısından özellikle incelenmelidir. Bu güne kadar yıkılan okul sayısının yarısı kadar okul inşaatına bile başlanmamış olması, bu eğitim dönemine dair umutlu olmayı imkansızlaştırmaktadır. Depremin üstünden 7 ay geçmesine rağmen Hatay’da okulların açılmasından 10-15 gün önce başlayan tadilat-onarım çalışmaları hala devam etmektedir. Bahçe duvarları yıkık olan, çatısında onarım devam eden, su depoları onarılmadığı için su problemi yaşanan okullarda eğitim öğretime başlanmıştır. Bu çocuklar, eğitim emekçileri yarı şantiye sayılabilecek binalarda ders işleyecektir. Başta Antakya ilçesinde 105 olmak üzere Kırıkhan’da 29, Defne’de 26 il genelinde ise toplam 170 okul yıkılmış ve ağır hasar alarak kullanılamaz hale gelmiştir.
• Hatay’ın hemen her yerinde ulaşımın düzene oturmamış olması eğitimi de etkilemiş ve etkilemektedir. Öğrenci ve eğitimcilerin çoğu yerleşkede saatte bir kalkan dolmuşlarla ancak ulaşımını sağlayabilmektedir.
• Sendikamızın araştırmalarına göre deprem nedeniyle en az 931 eğitim emekçisi hayatını kaybetmiştir. Depremin hemen sonrasında yaraları sarmak için gönüllü olarak buraya akın eden eğitimcilerin en temel ihtiyaçları düşünülmediği gibi, bu illerimizde evleri kullanılamaz hale gelen eğitim emekçilerimiz için de barınma sorunu düşünülmemiş, bu illere yeni atanan eğitim emekçilerine çözüm sunulmamıştır. Öğretmenler için Antakya’da 5, Defne’de 1 barınma alanı oluşturulmuş; henüz bu barınma alanlarına kamu emekçilerinin yerleştirilmesi tamamlanmamıştır. Giyinmek için özel alanları dahi olmayan öğretmenler, NATO çadır kentte 1 çadırda 12-14 kişi ranzalarda yaşamak zorunda bırakılmıştır. İl genelinde kiralar, deprem öncesine kıyasla yer yer 4 kata kadar artış göstermiş, zaten yoksulluk sınırında maaş alan eğitimcilerin bu kiraları nasıl ödeyeceği düşünülmemiştir.
 
Eğitim-İş olarak buradan, en başından beri gözümüzü ayırmadığımız olay mahallinden, kamuoyu önünde sesleniyoruz:
Depremin vurduğu illerdeki durumu tüm ayrıntılarıyla işlediğimiz, güncel rakamlarla sorunların röntgenini çektiğimiz ve çözüm önerilerimizi eklediğimiz raporumuzu kamuoyuyla paylaşıyoruz. MEB ile de paylaşacağız ve ne yapıldığının takipçisi olacağız.
Daha önce söyledik, yine söylüyoruz: “Eğitimde feda edilecek fert yoktur” diyen bir Başöğretmen’in kurduğu ülkede, öğrencilerimizin eğitim hakkını görmezden gelmeye kimsenin hakkı yok! Savaşlarda bile hedef alınmayan, dünyanın en güvenilir binaları olması gereken okulları, eğitim emekçisinin ve öğrencilerin canından endişe edeceği yapılar haline getirmeye kimsenin hakkı yok!. Kötü yönetim ve denetimsizlik yüzünden felakete dönüşmüş bir afete kader demeye, o afetin eğitimde açtığı yaraları iyileştirmeyi ertelemeye kimsenin hakkı yok! Yağma yok, Eğitim-İş var!”

DEPREM RAPORU

MERKEZ YÖNETİM KURULU