Sendikal mücadele açısından önderimiz Fakir Baykurt’un aramızdan ayrılışının üzerinden bugün tam 23 yıl geçti.
Ancak ne mutlu ki öğretmen örgütçülüğünün efsanevi lideri Türkiye Öğretmenler Sendikası (TÖS) Genel Başkanı, Cumhuriyet devrimlerinin yılmaz savunucusu, köy edebiyatının temsilcisi Fakir Baykurt’un öğretileri hâlâ yolumuza ışık tutmaktadır.
Baykurt, Türkiye’de eğitim emekçisinin örgütlenme mücadelesinde bir mihenk taşı olmuş, eğitim emekçisinin birlikte ne kadar güçlü olduğunu uğraşlarıyla ispat etmiştir.
1968 yılında “Devrimci Eğitim Şurası”nı toplayarak Türkiye’nin eğitim sorunlarına yönelik köklü çözüm önerilerinin tartışılmasını sağlamıştır. Bu toplantı günü TÖS Genel Başkanı olarak Anıtkabir’i ziyaret ederek anıt defterine şunları yazmıştır:
“Türkiye’nin öğretmenleri bugün ”Devrimci Eğitim Şurası”nı topladılar. Ülkemizin pek çok işi gibi hala eğitim de çıkmaz içindedir. Senin gösterdiğin mutlu amaçlardan çok uzaklarda bocalıyoruz. Borçlu, yoksul ve geri kalmış olarak yabancılardan fayda umuyoruz. Biz öğretmenler buna asla razı değiliz. Bugün çocuk ana babaları şuramıza yolladıkları bir telde, “Fakirlere uygun yol bulun.” diye konuşuyorlar. Bu yol senin devrimci yolundur, senin ışıklı yolundayız. Devrimci çıkar yollar bulup, görevimizi yapacağız. Sana saygılar…” diyerek, sendikal hareketin hangi çizgide olması gerektiğine vurgu yapmıştır.
TÖS’ün ve TÖB-DER’in öğretilerini miras kabul eden, Başöğretmen Atatürk’ün eğitim neferlerinin bir araya gelerek var ettiği Eğitim-İş de bugün hâlâ tam da bu yolda ilerlemektedir.
Fakir Baykurt, nasıl “Öğretmen yalvarmaz, öğretmen boyun eğmez, öğretmen el açmaz, öğretmen ders verir” dediyse, bugün Eğitim-İş, öğretmenliğin üzerine bir lanet gibi çöken Saray yapımı Öğretmenlik Meslek Kanunu’na karşı alanlarda ders vermektedir.
Baykurt nasıl “Öğretmen horlanmaz; öğretmene saygı duyulur” dediyse, Eğitim-İş ÖMK’yı yapanların ve savunanların yüzüne “Öğretmene parmak sallanmaz” diye haykırmış, ÖMK’ya karşı giriştiği yoğun eylemliliğe “öğretmene saygı” temasını seçmiştir.
Çünkü saygın gazeteci Uğur Mumcu’nun “Kimi ölüler bize ne kadar yakın. Yaşayanların birçoğu ne kadar da ölü” demesi gibi; Baykurt’ta yaptıklarıyla ve bizlere çizdiği mücadele yoluyla hala yanımızda, kavgamızdadır.
Ölümsüz anısı önünde saygıyla eğiliyor, O’nu minnet ve hasretle anıyor ve O’nun ruhunu mücadelemizde her zaman yaşatacağımıza söz veriyoruz!