Seçimlerin bitmesinin ardından iktidar bloğu, eğitimi gericileştirme çalışmalarına gözle görünür şekilde hız vermiştir.
Sadece bu hafta;
Oysa özellikle ÇEDES denilen bu protokol birçok açıdan hatalı ve tehlikeli bir uygulamadır.
Bu protokolün “ambalajı” da usulsüzdür. “Gönüllülük” esasına dayandığı söylense de kamu otoritesinin bir dayatmasıdır.
ÇEDES protokolü tehlikelidir: Çünkü her şeyden önce ilkokulları da kapsamına alan bu projede, pedagojiden bihaber, çocuklara nasıl yaklaşılacağının eğitimini bilimsel olarak almamış yetişkinler, çocukların en güvenli hissettikleri alan olması gereken okullara sokulmaktadır. Özellikle soyut düşünce çağına girmemiş, henüz sayıları bile boncuklarla tane tane öğretebildiğimiz küçük çocuklar için “cennet-cehennem” gibi soyut kavramlara maruz kalmak, travmatik etkileri beraberinde getirebilmektedir. Yine bu okullarda farklı dini inanışa mensup yurttaşlarımızın çocukları, kendilerini tehlike altında hissetme riski de bulunmaktadır. Ayrıca protokolün içeriğinin muğlak olması, içerik konusunda kamuoyuna açıklama yapmak bir yana dursun, Meclis’te verilen soru önergelerine dahi yanıt verilmemesi endişeleri çoğaltmaktadır. Protokolün amaç kısmının da muğlak ve kişiden kişiye değişebilecek nitelikte olması, yereldeki uygulamalarda görülecek farklılıklara ve skandallara zemin hazırlamaktadır.
Okullarımızda din eğitimi ise Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi alanında uzman öğretmenler tarafından zaten verilmektedir.
Öte yandan “değerler eğitimi” hali hazırda zaten biz öğretmenlerin çocuklara nasıl anlatacağımız konusunda eğitim aldığımız bir alandır. Yani devletin, zaten elinin altında olan öğretmenlerine bu eğitimi yaptırtmak yerine dışarıdan başka görevliler atamak hem kamu kaynağını doğru kullanmamaktır hem de mantıkla çelişmektir.
Eğitim-İş olarak altını çiziyoruz: Okulların “manevi danışmana” değil, öğretmene ihtiyacı vardır.
Eğitim, sadece ve sadece öğretmenlerin yapabileceği bir uzmanlık işidir. Bugün öğretmenlerin uzmanlığını hiçe sayıp çıkarttıkları meslek kanunu ile tekrar tekrar sınavlara sokanların, eğitim konusunda hiçbir uzmanlığı olmayan insanları okullara doldurma gayretini kabul etmiyoruz!
Mesleğimizi itibarsızlaştırma, eğitimi daha da gericileştirme anlamı taşıyan bu protokolleri reddediyoruz.
Atanmayan yüzbinlerce öğretmenin bulunduğu ülkemizde Milli Eğitimin MEB dışındaki yapılar ile çevrelenmesine göz yummayacak, mesleğimizin onuruna ve çocuklarımızın geleceğine sahip çıkacağız.
Anayasa başta olmak üzere eğitimle ilgili yasa ve yönetmeliklerle aykırılıklar taşıyan, laik eğitim ile adı aynı cümle içinde dahi geçemeyecek olan bu protokolün iptali için hukuki süreci başlattık.
Okul yöneticilerine sesleniyoruz: Okullardaki eğitim faaliyetinin yasal çerçevede yürütülmesi sizlerin sorumluluk alanınızdır. Bu faaliyeti baltalayacak olan bu protokolleri reddedin. Koltuğunuza değil, onun arkasında asılı olan Başöğretmen’in resmine bakın ve öyle karar verin!
Eğitim emekçilerine sesleniyoruz: Sevgili meslektaşlarımız; öğrencilerimiz bizlere Başöğretmen’in emanetidir. Onları, eğitim almak için geldikleri okullarda böylesi laiklik karşıtı uygulamalara terk etmeyiniz! Kimsenin sizin dersinizi bölme, gasp etme, sizin dersinizden öğrenci çıkarma hakkı yoktur. Bu tür girişimleri her şeyden önce öğrencileriniz, sonra mesleki itibarınız için reddediniz!
Velilerimize sesleniyoruz: Biz eğitim emekçileri, çocuklarınızı çocuklarımız gibi görüyoruz. Onlara, olması gerektiği gibi, ihtimamla ve bilimsel yöntemlerle yaklaşıyoruz. Ve kamusal eğitim süresince tüm emekçilerden bu yaklaşımı beklemek sizin yasal hakkınız. Onların eğitim adı altında manen ve fiziken güvencede hissetmeyecekleri hiçbir uygulamayı kabul etmek zorunda değilsiniz. Çocuklarınızın büyüyüp birer yetişkin olduğunda, kendilerine dayatılan hukuksuzlukları ve mantıksızlıkları bilinçli birer yurttaş olarak reddetmelerini istiyorsanız, bu duruşu sizden öğrenmelerini sağlayabilirsiniz. Onların geleceği için reddedin!
Başöğretmen’in eğitim neferlerinin bir araya gelerek oluşturduğu Eğitim-İş olarak bu “reddetme” çağrısının, laftan ibaret olmadığının, protokolü reddeden herkesin sonuna kadar ve tüm gücümüzle yanında olacağımızın altını çiziyoruz.
MERKEZ YÖNETİM KURULU