Eğitim-İş olarak, Fındıklı TOBB İmam Hatip Lisesi’nde görev yapan sendikamız üyeleri okul müdürü Yücel Yıldırımkaya ve müdür yardımcısı Bahar Aslan hakkında açılan haksız soruşturmayı Rize’de protesto ettik.
Fındıklı Merkez’de yapılan kitlesel basın açıklamasına, Genel Başkanımız Kadem Özbay, Genel Basın Yayın ve Uluslararası İlişkiler Sekreterimiz Emine Çalık, Rize Şube Başkanımız Hamza Kutay ve Yönetim Kurulu Üyeleri, Trabzon Şube Başkanımız Tamer Özlü, Ordu Şube Başkanımız Neşet Sayman, Genel Merkez Hukuk Bürosu Avukatımız Dr. Burak Sabuncu, bölge avukatımız Ebru Balta Çavdar, Konfederasyonumuz Birleşik Kamu İş’e bağlı Genel Sağlık-İş’in MYK üyeleri Gazi Çeliker, Yalçın Çiftçi, Genel Sağlık-iş Ordu Temsilcilik Başkanı Seydamert Kayhan, Fındıklı Belediye Başkanı Ercümen Şahin Çervatoğlu, CHP milletvekili Tahsin Ocaklı, CHP Rize İl başkanı Saltuk Deniz, ADD Rize Şube Başkanı Ömer Toprak, GOLA Kültür Sanat ve Ekoloji Derneği, Felamur Kadın Derneği, EŞİK Platformu Üyeleri katılırken, Fındıklı halkı da destek verdi.
Genel Başkanımız Kadem Özbay’ın yaptığı açıklama şöyle:
“İktidarın eğitim alanındaki gerici kadrolaşmayı hat safhaya çıkarmak, aydın ve Atatürkçü eğitimcileri etkisizleştirmek için gözünü ne denli kararttığının, bu konuda hukuku nasıl arkadan dolandığının en güncel örneklerinden birini ifşa etmek için buradayız.
Fındıklı TOBB İmam Hatip Lisesi, MEB için hak gasp etmenin, insan karalamanın, liyakat karşıtlığının sahnesi olmuştur. Aynı zamanda sendikamızın üyeleri olan okul müdürü Yücel Yıldırımkaya ve müdür başyardımcısı Bahar Aslan, gerici bir kumpas ile karşı karşıya bırakılmıştır. Bugün bu kumpası deşifre etmek ve cevabını vermek için buradayız.
Önce Atatürkçü ve aydın kimliğiyle tanınan müdür başyardımcısı Bahar Aslan hakkında akıl almaz bir soruşturma açılmıştır.
Öğretmenimiz, okulla ilgisi bulunmayan bir sokağa, Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nde iktidar çevrelerinin de davetler yolladığı bir kadın hakları platformunun afişini astığı iddiasıyla soruşturmaya tabi tutulmuştur. Hiçbir siyasi parti logosu ve iması olmayan bir afişi, mesai saatleri ve mesai alanı dışında asmanın bir suç teşkil etmesi mümkün değilken, bu iddia aydın bir eğitimciyi karalamak için bahane haline getirilmiştir. Görevlendirilen maarif müfettişleri tarafından “657 Sayılı DMK’nın 125. maddesi uyarınca 1 yıl kademe ilerlemesinin durdurulması cezası teklif edilerek savunması istenmiştir. Bu da yetmemiş, idari teklif de getirilerek bir anlamda ceza katmerlenmiş, müdür başyardımcılığı görevinden alınarak başka okula gönderilmesi istenmiştir.
Bu haksızlığa karşı yaptığımız itirazlar neticesinde, dosya içeriğinin tamamen asılsız ve dayanaksız olduğu ortaya çıkmışsa da ceza iki basamak düşürülerek ‘kınama’ cezası verilmiştir. Üstelik cezanın düşürülmesine rağmen idari teklif kısmı boşlukta bırakılarak adeta bir caydırma kozu olarak elde tutulmuştur.
Bahar Aslan öğretmenimiz bu haksızlıkla mücadele ederken, akıllara durgunluk veren bir soruşturma da bu kez okul müdürü Yücel Yıldırımkaya öğretmenimiz hakkında açılmıştır.
Sendikamızın bir neferi olan Yıldırımkaya’nın sosyal medya hesabından, sadece arkadaşlarının göreceği şekilde yaptığı bir paylaşım, hafiyelik yapılarak soruşturma konusu yapılmıştır. Öğretmenimizin hiçbir parti adı anmadan, memleket haline dair kişisel bir tespitinden ibaret olan bu paylaşıma, devlet memurunun tarafsızlığına gölge düşürme suçlaması yapılarak, aslında ifade özgürlüğü de hiçe sayılmıştır. Yine Bahar Aslan’ın soruşturmasında olduğu gibi müfettişleri tarafından 1 yıl kademe ilerlemesinin durdurulması cezası teklif edilerek savunması istenmiş ve yine aynı şekilde idari teklif getirilerek müdürlüğünün alınarak başka okula gönderilmesi teklifi getirilmiştir.
Yani özetle durum şudur:
Milli Eğitim Bakanlığı’na göre; seçim zamanı okullarına parti bayrakları asan, makamlarında iktidarın gençlik örgütlerini ve STK’larını ağırlayıp pozlar veren, Cumhuriyet’e ve Atatürk’e dil uzatan okul yöneticilerinin gölge düşürmediği Devlet Memurları Kanunu’nu Atatürkçü iki eğitimci hiçbir şey yapmadan çiğneyebilmektedir. Örneğin; 45 yavrumuzun cinsel istismarına dair yürütülen Ensar soruşturmasında adı geçen 3 kamu görevlisinden biri olan bir şahıs il milli eğitim müdürü olabiliyorken, yurttaşlık haklarını kullanan çağdaş eğitim emekçileri hak ettikleri makamlarını terk etmelidir. Sayısız istismar iddiasıyla gündeme gelmiş, dernek maskesi takmış tarikatlar eğitimde protokol ve ziyaret adı altında cirit atarken, kadın haklarını savunmak ya da memleketin haline dair dost sohbetinde iki çift laf etmek suç olmuştur.
Biz bu kumpasın nedenlerini biliyoruz.
Söz konusu soruşturmalarda bu iki aydın üyemiz için “imam hatiplerin ruhuna uygun değil” diyenleri, “imam hatiplerin her okuldan farklı bir iklimi olduğunu” açıkça söyleyenleri de, onların bu iklimden kastettikleri gerici karanlığı da biliyoruz.
Aydın eğitimcilerin yönettiği bir okulda gerici odakların istedikleri gibi faaliyet yürütemiyor olmaktan duyduğu rahatsızlığı da, kumpası andıran soruşturmaların bu rahatsızlığa dayandığını da biliyoruz.
Şimdi onlar da Eğitim-İş’i bilecekler!
Başöğretmen’in eğitim neferlerinin baskılarla yılmayacağını görecekler. Eğitim-İş’in nasıl koca bir aile olduğunu ve gerici saldırılar söz konusu olduğunda nasıl kenetlendiğini görecek, bilecekler.
İlan ediyoruz: Hiçbir aydın eğitimciyi gericilerin ayak oyunlarına kurban etmeyeceğiz!
Hakkımızı, haklarımızı her alanda, en kuvvetli şekilde savunacak, hep yaptığımız gibi ‘ders’ vereceğiz!”
Ayrıca Rize Valisi İhsan Selim Baydar'ı ve İl Milli Eğitim Müdürü Yusuf Tüfekçi'yi ziyaret ederek, eğitimde yaşanılan sorunlar hakkında bilgilendirdik. Yaşanabilecek haksızlıkların ve hukuksuz uygulamaların takipçisi olacağımızı ifade ettik.