Güncel Sendika Haberleri

10 Mart, 2010

HUKUK DEVLETİNE VE BAĞIMSIZ YARGIYA SAHİP ÇIKMA ÇAĞRISI

 

10 Mart 2010 saat 12.00'da Demokratik Kitle Örgütleri ile  gerçekleştirilen Türk Hukuk Kurumu Konferans Salonunda yapılmış ortak basın açıklamasıdır. 

Anayasa da değişiklik önerisi,  geçen yıl gündeme geldiğinde, içeriğinden daha çok; Anayasa’nın toplumun ve devletin temel yapısı olduğu, bunun da başta siyasi partiler olmak üzere, toplumun tüm kesimlerinin uzlaşması ile yapılması gerektiği, parlamentonun hali hazırda ki yapısının yanı sıra toplumun içinde bulunduğu gerilim nedeniyle bir uzlaşmanın ve ortak bir metinde buluşmanın olanaklı görülmediği, bu nedenle de Anayasa değişikliğinin gündemden çıktığı bilinmektedir. 

Şimdi ise;  Anayasa’nın Yargı ile ilgili maddeleri başta olmak üzere bazı maddelerinde değişiklik yapılması yönünde hazırlık yapıldığı ve bunun da Mart ayı içinde parlamentoya sunulacağı yetkililer tarafından kamuoyuna açıklanmış ve yayın organlarında da tartışılmaya başlanmıştır.  

Ülkemiz insanının gündeminde ise Anayasa değişikliği olmayıp,  temel sorunu olan işsizlik ve geçim sıkıntısı bulunmaktadır.  Devletin açıkladığı resmi rakamlara göre de işsizlik ve geçim sıkıntısı her geçen gün artarak sürmektedir. İnsanlarımız öncelikle bu soruna çözüm getirilmesini beklemektedirler. 

Toplumda gerilim ve kamplaşma dünden bugüne azalmamış, artarak daha ileri noktaya gelmiş ve uzlaşma ortamı kalmamıştır.  Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde milletvekili bulunan iktidar partisi dışındaki partiler bu ortamda Anayasa Değişikliği yapılmasına açıkça karşı çıkmaktadır. Hukukçular ve deneyimli siyasiler, bu koşullarda Anayasa değişikliğinin ve özellikle de parlamenter sistemin temelini oluşturan kuvvetler ayrılığını yaralayacak, yargı bağımsızlığını hepten tartışılır hale getirecek bir değişikliğe karşı olduklarını açıklamaktadırlar.

Bu durumda, Anayasa’nın Yüksek Yargı Organlarının ve HSYK yapısında ve işlevlerinde değişiklik yapılmasında ısrar etmenin hiçbir haklı ve gerçekçi nedeni bulunmadığı gibi, toplum ve ülke yararına olmayacağı da açıkça görülmektedir. 

Buna rağmen Anayasa Mahkemesi’nin, HSYK, Yargıtay’ın, Danıştay’ın ve Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın yapısını ve görev tanımlarını değiştirmede ısrar etmek,  siyasi iktidarın bu organları denetime alma girişimi olarak değerlendirenlerin haklı oldukları kanısını güçlendirmektedir. 

Anayasa’daki mevcut düzenlemeye göre;  Anayasa Mahkemesi üyeleri, Hâkimler Savcılar Yüksek Kurulu üyeleri ve Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı, belirlenen adaylar arasından Cumhurbaşkanı tarafından seçilmektedir.  Danıştay üyelerinin dörtte biri doğrudan tek dereceli olarak yine Cumhurbaşkanı tarafından seçilmektedir.  HSYK başkanı Adalet Bakanı, müsteşar da kurulun tabi üyesidir. 

Bu durum yani Adalet Bakanı ve müsteşarının HSYK da bulunması  “Avrupa Birliği-Türkiye 2006 İlerleme Raporunda“ yargı bağımsızlığına aykırı bulunup eleştirilirken; şimdi de bu kurullara parlamentonun da üye seçmesini getirmek, yargıyı siyasallaştırmak, parlamentoda çoğunluğu olan siyasi partinin etkisi altına sokmanın yolunu açmaktır. 

Yasama ve Yürütme Organlarının, Yargıyı doğrudan ya da dolaylı yönlendirebildiği sistemlerin hukuk devletinin ortadan kalkmasına nedeni olacağı, temel hak ve özgürlükleri güvencesiz bırakacağı,  bir siyasi partinin mutlak egemenlik kurduğu dikta rejimlerine yol açacağı tartışmasızdır. Bunun dünya siyasi tarihinde birden çok örneği de bulunmaktadır. 

Çağdaş Anayasa Hukukunda ve modern Anayasalarda ulus kendisine ait egemenlik hakkını Yasama, Yürütme ve Yargı Organları eliyle kullanır. Bu nedenle parlamento hangi hak ve yetkiyle ulusu temsil ediyorsa, Yargı Organı da aynı hak ve yetkiyle ulusu temsil etmektedir. Bu nedenle de yargının yasama ve yürütmeden bağımsız olması ulus adına hüküm kurmasının kaçınılmaz sonucudur. 

Başta tüm siyasi partiler ve yetkilileri olmak üzere tüm kurum ve kuruluşları, sağduyusuna her zaman inandığımız yurttaşlarımızı hukuk devletinin ve hukuk devletinin temel koşulu olan yargı bağımsızlığının korunması için göreve çağırıyoruz. 

Bilinmelidir ki, yasama ve yürütmenin kuşatması ve güdümünde olan bir Yargı Organı,  ulusun bağımsız Yargı Organı olmaktan çıkar ve siyasi iktidarı elinde bulunduran kadroların yargısı olur. 

Unutulmamalıdır ki, bağımsız yargı hepimiz için bir güvencedir. Bu güvenceye sahip çıkma kararlılığımızı kamuoyuna saygıyla duyururuz.   

Türk Hukuk Kurumu Başkanlığı

Eğitim İş Sendikası Genel Merkezi

Atatürkçü Düşünce Derneği Genel Merkezi

Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği  Ankara Şubesi

Cumhuriyet Kadınları Derneği Genel Merkezi