Güncel Sendika Haberleri

31 Ağustos, 2010

II. DÖNEM IV. BAŞKANLAR KURULU SONUÇ BİLDİRGESİ

21-22 Ağustos 2010 tarihinde Petrol-İş Sendikası'nın toplantı salonunda II. Dönem IV. Başkanlar Kurulu toplantısını gerçekleştirdik.

II. DÖNEM IV. BAŞKANLAR KURULU SONUÇ BİLDİRGESİ

Başlıklar: 

1- Genel siyasi süreç
2- Referandum
3- TİS
4- Eğitim Sorunları

1- GENEL SİYASİ SÜREÇ

Ülkemizde, bölgemizde ve dünyada son aylarda yaşanan olaylarla ilgili olarak demokratik kitle örgütleri, sendikalar, siyasi partiler ve basın yayın kuruluşları çeşitli yorumlar yapmaktadır. Ülkemiz emperyalist ülkelerin dünya üzerindeki sömürge politikalarından payını almaktadır. Bugün AKP iktidarının ülkemizde uygulamaya çalıştığı projeler, tasarılar ve öneriler, ulus devletimizin yararına değil, AB ve ABD’nin sömürgeci politikalarına hizmet etmektedir. 

Bu politikalar ülkemizin yer altı ve yer üstü kaynaklarını çokuluslu devletlere peşkeş çekmekte. Sosyal devlet tasfiye edilerek eğitim ve sağlık gibi en temel insan hakları özelleştirilerek iktidar yandaşlarına rant sağlanmakta, kamu emekçileri güvencesiz bırakılmakta, taşeronlaşmanın önü açılmaktadır. Bunun son örneği kamu çalışanlarının tepesinde Demokles’in kılıcı gibi duran 657’yi dahi aratacak yasa tasarıları sırasıyla gündeme getirilmektedir. Bu ‘her şey uğruna her şey için pazarlık’ zihniyetini taşıyan AKP iktidarı halkımıza teşhir edilmelidir. 

Son süreçte Eğitim-İş, Cumhuriyetimize ve ulus devletimize sahip çıkarak ülkemizin tam bağımsızlığından yana taraftır. 

2- REFERANDUM

AKP’nin 12 Eylül Halk Oylaması ulusal bir proje değildir. Bu proje ABD’nin ve AB’nin isteği ile halkın önüne getirilmiştir. Eğitim-İş’in bu konudaki tavrı kesinlikle HAYIR olacaktır. 

12 Eylül 1980 faşizminin yaratığı siyasi anlayışların bugün kendilerini yaratanlarla hesaplaşacağız söylemi koca bir yalandan başka bir şey değildir. 

Aslında bu halk oylaması yasama yürütme ve yargının tek elde toplanarak faşizmin kapısı aralanmak istenmektedir. 

Öte yandan kendini ‘sol’ diye tanıtan kimi kesimlerin de bunların kuyruğuna yakılmaları tam anlamıyla ‘Düşmanımın düşmanı dostumdur.’ politikasından başka bir şey değildir. 

3- TİS

TİS sürecinde KESK ve Memur-Sen’in görüşmelerin hemen başında referandum sonrasına bırakılmasını istemeleri kamu çalışanlarını açıkça ‘EVET’ demeye yönlendirmektir.

Anayasa değişikliği taslağında toplu sözleşme diye yutturulmaya çalışılan şey kamu çalışanları için bir kazanım değil, var olan durumun daha da geriye götürülmesidir. Uzlaştırma Kurulu’nun önünün yargı yoluyla kapatılmasıyla sendikaların üyeleri adına dava açma hakları da ellerinden alınmaktadır. Bu durumu bile bile yandaş ve hormonlu sendikanın yasaya evet demesi ‘Bozacının şahidi şıracıdır.’ anlayışına en güzel örnektir. 

2010 toplu görüşme döneminde de yetkili ancak etkisiz sendikalar kamu çalışanlarının haklarını korumak yerine siyasi iktidarın kuyruğuna takılma ve günü kurtarma çabası içine girmişlerdir. 

Eğitim-İş olarak beklentimiz bu sendikaların kamu çalışanlarının ortaklaştığı noktada birlikte hareket ederek emekten yana net bir tavır koymalarıdır.

4- EĞİTİM SORUNLARI

Ülkenin genel sorunları olan özelleştirme ve taşeronlaştırma politikası eğitimde de görülmektedir. 

8 yıllık AKP iktidarında eğitim gericileştirilmiş, hoyratça yandaş kadrolar yaratılmıştır. Eğitim çalışanları sınıflandırılarak çalışanlar arasında eşitlik ve iş barışı bozulmuş bu yetmiyormuş gibi sözleşmeli, ücretli, vekil çalıştırmalarla esnek istihdam politikası yaygınlaştırılmak ve meşrulaştırılmak istenmektedir. 

Öte yandan on binlerce öğretmen açığı varken 340 bin öğretmen adayının işsiz bırakılması, KPSS cenderesine sokulması, biat kültürünü kabullenmiş çağdaş kunta kinteler yaratma çabasından başka bir şey değildir. Bunun son örneğini Milli Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu’nun aile bütünlüğü için eylem yapan 4B’li eğitim çalışanlarını tehdit etmesi, bu öğretmenlerimizi köle gibi gördüklerinin en açık göstergesidir.

Uygulamada olan SBS, LGS sınav sistemlerinin her yıl değiştirilerek yap-boz tahtası haline getirildiği, binlerce öğrenci ve velimizin maddi manevi mağdur edildiği, özel ders verenlere rant oluşturulduğu bir sendrom haline getirmiştir. 

Bütün bu uygulamalar karşısında Eğitim-İş parasız, halkçı, çağdaş, laik, bilimsel ve ulusal eğitimden yana açıkça taraftır. Bu doğrultuda taviz vermeden mücadelesini sürdürecektir. 

Yaşasın grevli, toplu sözleşmeli sendikal mücadelemiz!

Yaşasın Cumhuriyet’in zapt edilmemiş kalesi olan Eğitim-İş!

Genel Merkez Yönetim Kurulu