10 Ocak 1961’de yürürlüğe giren 212 Sayılı yasa ile gazetecilerle ilgili çalışma mevzuatına iyileştirmeler getirilmiş ve 10 Ocak günü, “Çalışan Gazeteciler Günü’ ilan edilmiştir. Ancak bugün gazetecilerin sendikal örgütlenme konusundaki yaşadıkları zorluklar, mesleki yıpranmadan doğan haklarının ortadan kaldırılması, işten çıkartmaların artması nedeniyle “Çalışan Gazeteciler Günü” kavramının içi boşaltılmıştır.
Basının doğru, tarafsız ve ilkeli haber verme misyonunu yerine getirebilmesi, kamuoyunu hiçbir baskı altında kalmayacak şekilde bilgilendirebilmesi için kendi iradesiyle doğru bilgiler ışığında karar verebilmesinin ve bağımsızlığının sağlanması gerekmektedir. Oysa bugün sahip olduğumuz en değerli hakkın, ifade özgürlüğünün elimizden alınmaya çalışıldığı bir süreçten geçiyoruz. Demokrasi, insan hakları yara almış ve basın özgürlüğünden söz etmek giderek imkansız hale gelmiştir. Her ne kadar Türk basınının özgürlüğü, kanunlarla garanti altına alınmış gibi görünse de, çeşitli yollarla haber ve ifade özgürlüğü baskı altına alınmaya, egemen anlayışın çıkarlarına hizmet eder hale getirilmeye çalışılmaktadır. Basın tekelleştirilmekte, siyasi ve ekonomik gücü elinde bulunduranlar, basını kendi propagandalarını yapmak için bir araç olarak kullanmaktadırlar.
Başbakan'ın basın özgürlüğüne, AKP tarafından çizilen sınırları getirmesini de endişe ile izliyoruz. AKP iktidarı medya kuruluşlarını kendilerine bağlı kurumlar gibi görmektedir. Kamuoyunun haber alma ve doğru bilgilenme hakkı kapsamında kamusal bir üretim olan gazetecilik, son yıllarda iktidarın “yandaş gazetecilik” algısıyla kamusal kimliğinden gittikçe uzaklaştırılarak siyaset-ticaret-tarikat denklemi üzerinden yeniden tanımlanmak istenmektedir.
60’dan fazla gazetecinin haksız ve hukuksuz şekilde cezaevlerinde tutularak cezalandırılması yetmiyormuş gibi iktidarın beğenmediği, kendinden görmediği, muhalif kabul ettiği gazeteciler ve yazarlar topluca işten atılmakta, istifaya zorlanmaktadır.
Basının toplumsal yaşam için taşıdığı önemin daha fazla zarar görmemesi için siyasetin basın üzerindeki baskısı son bulmalı, çatışmalar hukuki yollardan çözülmeli, basın gruplarının tekelleştirilmesine son verilmelidir. Türk basını, bilgi verme ve kamuoyu oluşturma görevlerini baskı altında kalmadan yerine getirebilmelidir. Her türlü olumsuzluklarla savaşarak görevini yerine getiren gazetecilerin çalışma şartları daha da iyi hale getirilmeli, sendikal örgütlenmelerinin önündeki engeller kaldırılmalı, mesleki saygınlıkları yeniden kazandırılmalıdır.
Tüm bu baskılara, çalışma koşullarındaki ekonomik ve sosyal sorunlara rağmen bizlere en doğru haberi, en hızlı şekilde ulaştırabilmek için olağanüstü çaba gösteren basın emekçilerinin “Çalışan Gazeteciler Günü”nü kutluyoruz.
MERKEZ YÖNETİM KURULU