Kötü yönetim ve ısrarlı yanlış kararlar nedeniyle tepetaklak giden ekonomide bile “itibardan” ve yandaş müteahhitlerin halkın bütçesinden kazandığı servetlerden tasarruf etmeyen iktidar, elini yine emekçinin zaten boş olan cebine daldırmıştır.
Ev fiyatına yaklaşan kiralar, market çalışanlarının etiket değiştirmeye yetişemediği oranda artan fiyatlar, yüksek meblağlarla haraca dönen faturalar kamu emekçilerini yeterince süründürmüyormuş gibi, bu kez yapılması mecburi olan zamlarından da çalınmıştır.
İfşa ediyoruz; bu hırsızlık iki kademeli olarak yapılmıştır:
- Önce iktidarın arpalığına dönen, hikmetinden ve rakamlarından sual olunmayan, sendika olarak defalarca protesto ettiğimiz TÜİK, yüksek enflasyon oranlarını düşük göstererek, o oranların yansıtılacağı zamlarımızı küçültmüştür.
- Sonrasında ise 6.Dönem Toplu Sözleşmesi’nde “enflasyon farkı ödemesi” adı altında yapılan şark kurnazlığı bugünkü zamlarımıza yansıtılmıştır. Yüzde 47’den fazla olması gereken zam oranı, bu kurnaz taktikle yüzde 41.7’ye düşürülmüştür. Taraflar açısından bağlayıcı olan Toplu Sözleşme uygulanmamış, mağduriyet büyütülmüştür. Maaşı 10 bin lira olan bir kamu emekçisi ayda 500 TL’yi aşkın bir zarara uğratılmıştır. Oysa kamu emekçisinin refah payının, iyileştirilmesinin geri alınması hukuken mümkün değildir. Yasa ile toplu sözleşmeyi değiştirmek Anayasa’ya aykırıdır. Çalışanların kazanılmış haklarını hiçe sayan, geriye götüren düzenlemeler yapmanın yasal bir kılıfı yoktur.
Elbette bu tabloda emek düşmanı iktidar kadar, onun hınk deyicisi pozisyonundaki yetkili sarı sendikaların da payı büyüktür. Emekçilerin alın teriyle oturdukları koltukları kendileri için güç ve para kaynağı olarak kullananlar, o koltukları kaybetmemek uğruna emekçinin alın terini yok pahasına satmaktadır. Emekçinin lehine bir toplu sözleşme süreci başlatamadıkları gibi, garabetten ibaret olan toplu iş sözleşmelerinin uygulanıp uygulanmadığını takip etmeye de lütfetmemektedirler. Yani emekçiye sahip çıkmayanlar, kendi imzalarına da sahip çıkmamaktadır.
Ancak bilinsin ki emeği en kutsal değer olarak kabul eden Eğitim-İş olarak biz bu hırsızlığa seyirci kalmayacağız!
Kamu emekçisi ve emeklisinin, uğradığı bu hak kayıpları sendikamızca yargıya taşınacaktır. Kamu emekçisinin, toplu görüşme masalarında mikrofon açık kaldığında rengini belli eden sendika ağalarına mecbur olmadığını, hakkın nasıl savunulacağını göstereceğiz.
MERKEZ YÖNETİM KURULU