2017 yılının ilk ayına ilişkin enflasyon verileri TÜİK tarafından açıklandı. Buna göre enflasyon ocak ayında %2,46 oldu.
Memur emeklileri ile kamu çalışanlarının maaşları ise 2015 yılında yandaş sendikayla imzalanan toplu sözleşme gereğince sadece yüzde 3 oranında zamlandı. Böylece kamu görevlilerine ve emeklilere yapılan %3’lük zammın neredeyse tamamı eridi.
Konfederasyonumuz Birleşik Kamu-İş’in araştırmasına göre, dört kişilik bir ailenin açlık sınırı ocak ayında bir önceki aya göre 90,9 lira daha artarak bin 630 liraya çıkarken, gıda dışındaki gereksinimler için yapılması gereken harcama da 65,5 lira artarak 4 bin 842,9 liraya yükseldi. Gıda ve gıda dışı gereksinimlerin yoksunluk hissi çekilmeden insan onuruna yaraşır bir şekilde karşılanabilmesi için gereken toplam aylık harcama tutarını gösteren yoksulluk sınırı ise156,4 liralık artışla 6 bin 472,6 lira oldu.
SSK ve Bağ-Kur emeklilerinin açlık sınırını zaten karşılamayan aylıklarına Ocak ayında yapılan yüzde 4,37 ve memur emeklileri ile kamu çalışanlarına yapılan yüzde 3 oranındaki zam daha yılın ilk ayında eridi.
Dört kişilik açlık sınırının 90 liradan fazla arttığı ocak ayında, Kalkınma Bakanlığının verilerine göre en düşük SSK emekli aylığı 60,9 lira artarak bin 348,4 liraya, ortalama aylık ise 71,7 lira artarak bin 389,4 liraya yükseldi. Ocakta yapılan zamla birlikte en düşük Bağ-Kur emekli aylığı 55 lira artarak bin 219,8 liraya, ortalama Bağ-Kur emekli aylığı da 65 lira artarak bin 441 liraya çıktı.
Buna göre en düşük SSK ve Bağ-Kur emekli aylıklarına ocakta yapılan zam açlık sınırında yaşanan artışı bile karşılayamadı. Emekli aylığıyla ve maaş ve ücret geliriyle geçinenlerin satın alma gücü şimdiden 2016 yılındaki düzeyinin gerisine düştü.
Memur maaşlarına yapılan yüzde 3 oranındaki zamla birlikte en düşük memur maaşı 68 lira zamlanarak ve 2 bin 312,9 liraya, ortalama memur maaşı ise 79 lira artarak 2 bin 702,4 liraya yükseldi. Memur emeklilerinin en düşük aylığı ise yüzde 3 zamla 55 lira artarak bin 534 liraya, ortalama memur emekli aylığı ise 55 lira artarak bin 907 lira oldu.
Bugün Türkiye’deki emek piyasasında, ücret, işsizlik ve enflasyon arasındaki ilişki yeterince sağlam veriler üzerinden ele alınmamaktadır. Dolayısıyla da toplumun ücret ile çalışan kesimi, enflasyon karşısında ezilmekte, hayalini kurdukları asgari yaşam düzeyinin çok gerisinde kalmaktadır. Ücret artışları hesaplanırken, hem çalışanın hem de ailesinin ihtiyaçları birlikte ele alınmalı; geçinme endeksleri, ailelerin gerçek tüketim ihtiyaçlarından oluşturulmalıdır. Ancak böylelikle ücret artışları, tüm ailenin geçimini ve refahını sağlayacak düzeyde belirlenebilecektir.
Bugün halkın büyük bölümü açlık sınırının altında, yoksulluk sınırınınsa çok ama çok uzağında bir yaşam sürdürürken, bir milletvekilinin maaşı, asgari ücretlinin 12 ayda aldığı ücretin toplamına bedeldir. Hükümet temsilcileri “enflasyon üzerinde artış yaptık” diyerek sorumluluktan kaçamazlar.
Emperyalist-kapitalist sistemin, emekçileri açlık ve sefalete mahkum eden politikalarına karşı hiçbir emek örgütü sessiz kalamaz. Kamu çalışanlarını, emeklileri yoksulluk sınırının altında yaşamaya mahkûm eden, asgari ücretliye göstermelik ücret artışlarını reva gören siyasal iktidarların uyguladığı emek karşıtı politikalar karşısında, tüm emek örgütlerinin mücadele alanını genişleterek ortak tavır almaları zorunludur.
MERKEZ YÖNETİM KURULU