Kahramanmaraş 12 Eylül’e giden karanlık yolda, seçilen şehirlerimizden biridir. 19-24 Aralık 1978 tarihleri arasında gerçekleşen Maraş olayları, karanlık ve kirli sayfalar olarak tarihimizdeki yerini almıştır.
Ne yazık ki, yaşanan olaylarda Kahramanmaraş hedef seçilmiş; karanlık güçler, Kurtuluş Savaşımızla özdeşleşmiş bu kentimizde, buldukları maşaları da kullanarak ortaçağ karanlığında yaşanabilecek bu kıyımı gerçekleştirmişlerdir. Ancak, Kahramanmaraş’ın sağduyulu insanları, bu olaylara katılmadıkları gibi, şehirlerinin üstüne düşürülen kara lekenin vicdani sorumluluğunu da günümüze kadar taşımışlardır.
Fransız Emperyalistleri ve onların işbirlikçileri tarafından Antep ve Urfa ile birlikte işgal edilen bir şehrimizdir Maraş… Maraşlılar, Sütçü İmam’ın şahsında işgale ve emperyalizme direnirken, “Sünni, Alevi, Türk, Kürt” gibi sıfatları yoktu; onlar kahraman, yurtsever Maraşlılardı.
O gün Türkiye tarihinin sayfalarına şanıyla yazılan Maraş, 1978’te katliam ile yazıldı. Bu karanlık, kirli sayfaları yazdıranlar, emperyalistler, emperyalistlerin Kahramanmaraş’tan buldukları maşalar ve Türkiye’yi bölmek isteyen karanlık güçlerdir. Bir araya gelen bu şer odakları, kardeşi kardeşe düşman ederek Maraş’ta insanlık dışı bir kıyım gerçekleştirmişlerdir. Ne yazık ki olaylar Maraş’la da sınırlı kalmamış, Türkiye’nin pek çok iline yayılmış; yaşanan olaylarda devlet erkini kullananların ciddi ihmalleri hatta ihmalden öte kasıtlarının olması, olayların daha vahim bir hale gelmesine neden olmuştur.
Olaylardan sonra bazı maşalar yakalanıp yargılanmış; ancak, karanlık noktalar henüz aydınlatılamamış, gerçek suçlular bulunup yargılanamamış, maşanın kimin elinde olduğu ortaya çıkarılamamıştır. Gerçek sorumluların bulunup yargılanmaması ve bugün de aynı anlayışın işbaşında olması, bir demokrasi ayıbıdır.
Halkımızın bilgisizliğinden yararlanarak etnik ve dini kimlik üzerinden siyaset yapanları bugün bir kez daha uyarmak gerektiğini düşünüyoruz. İnsanların etnik ve dini hassasiyetlerini kullanarak siyaset üretmenin sonuçlarını halkımız çok ağır bedellerle ödemiştir. Maraş’ı, Çorum’u, Sivas’ı unutmadık, unutmayacağız, unutturmayacağız…
Ancak, biliyoruz ki, bu olayların asıl hedefi, Türkiye’nin ulusal birliği, antiemperyalist yapısı ile Cumhuriyetin değer ve kazanımlarıdır. Ulusal Egemenlik yerine müstemleke isteyenlerin tezgâhıdır bu yaşananlar. Bu nedenle Türk Ulusu olarak her zaman uyanık ve tetikte olmak zorundayız.
Bu olayların karanlıkta kalan yönlerinin aydınlatılması, Türkiye’de gerçek demokrasinin yerleşmesini ve gelişmesini de sağlayacaktır.
Eğitim-İş olarak, 1978 yılında Maraş’ta yaşanan insanlık dışı kıyımı gerçekleştirenleri nefretle kınıyor, yitirilen bütün canları rahmetle anıyoruz.
Veli DEMİR
Genel Başkan