Milli Eğitim Bakanı’nın (tıpkı kendisinden önceki AKP’li milli eğitim bakanları gibi) devlet okullarında asla kayıt parası istenmeyeceğini ve yeni eğitim dönemi için ilkokul, ortaokul ve okulöncesi eğitim kurumlarına ihtiyaç ödeneği yollandığı için okulların maddi sıkıntı yaşamayacağını söylediği konuşması gerçeklerle örtüşmemektedir.
Her şeyden önce gelirinin yüzde 80’inden fazlası personel giderlerine harcanan MEB’in, devlet okulları kendi hallerine bırakmış hali devam etmektedir.
Bilindiği üzere okulların telefon, internet, elektrik, doğalgaz ve su faturaları bakanlık tarafından karşılanmaktadır. Diğer temizlik, kırtasiye, bakım onarım, donanım ve personel ihtiyaçları ödenek talebi yoluyla çözülmeye çalışılmaktadır. Ancak söz konusu ödenekler, Bakan Özer’in övündüğü gibi okulların ihtiyacına cevap olacak nitelikte değildir. Somut bir örnekle açıklayacak olursak:
YILLIK VERİLEN ÖDENEK BİR AYLIK GİDERDEN AZ!
Ankara’daki bir okulun okul öncesi kısmına verilen yıllık ödenek temizlik giderleri için 1.500 TL, kırtasiye giderleri için ise 500 TL’dir. Aynı okulun ilköğretim kısmı için verilen ödenek, kırtasiye giderleri için 6.900 TL, temizlik giderleri için ise 25.800 TL’dir. Yani ülkenin başkentinde yüzlerce öğrencimizin eğitim gördüğü bu okulumuza verilen toplam yıllık ödenek 34.700 TL’dir.
Oysa kaba bir hesapla bu okulun önümüzdeki eğitim döneminde sadece bir ayda yapması gereken harcamalara bakacak olursak;
-Temizlik Malzemesi(Deterjan, eldiven, paspas, Çamaşır Suyu, Yüzey Temizleyici, Sıvı Sabun, Kağıt Havlu, Tuvalet Kağıdı) : 18.000 TL
- Temizlik Personeli Yetersizliği nedeniyle en az 1 Personel çalıştırılması: 9.350 TL
- Kırtasiye Malzemesi (Toner, A4 Kağıdı, Poşet Dosya, Sınıf Defteri, Nöbet Defteri, Tahta Kalemi, Tahta Silgisi, Kalem, Poşet Dosya, /Anasınıfı Karton, Pastel Boya, Sulu Boya, Eva, Boya Kalemi Çeşitleri, Elişi Kağıdı, Şönil, Etkinlik Malzemeleri, Galoş... ): 7.000 TL
- Bakım Onarım(Kapı, Kapı Kolları, Ders araçları tamir bakım, Pencere, Pencere Kolları, Yangın Sistemi, Kalorifer Sistemi, Su Tesisatı, Atık Su Tesisatı, Boya Badana Tadilat, Asansör Bakım Onarım, Bilgisayar, Yazıcı, Fotokopi Makine bakım ve onarımı, Elektrik Tesisatı, Çatı, Duvar bakım onarımı...): 10.000 TL
Olarak düşünüldüğünde bu okulumuzun aylık gideri toplam 44.350 TL’yi bulmaktadır.
Yani Milli Eğitim Bakanı Mahmut Özer’in söyleminin aksine; ödenekler okulların yıllık ihtiyacını karşılamak bir yana dursun, bir aylık ihtiyacına bile cevap olamamaktadır.
ÖDENEKLERDE “TANIDIK FİRMALAR” KRİTERİ VAR
Ayrıca liyakat ve şeffaflık kelimelerini sadece cümle içinde kullanmayı seven Bakanlığın, bu ödenekler konusundaki çarpıklığı da meselenin diğer bir vahim tarafıdır. Ödenek işlemleri kurumsal bir işleyiş yerine ikili ilişkiler ile çözülebilmektedir. Okullar ancak Bakanlık ve il milli eğitim müdürlükleri tarafından belirlenen firmalar ile anlaştığı işler için ödenek alabilmektedir. İşaret edilen bu firmalardan daha uyguna iş yapacak bir firma bulan okul yönetimine ödenek verilmemekte hatta önceden verilen ödenekler de iptal edilmektedir.
Kamusal eğitim anlayışının ve sosyal devlet ilkesinin terk edildiğini gösteren bu tablo, “yasak” olduğu halde devlet okullarında “bağış” adı altında kayıt parası toplanmasının da esas nedenidir. Bu anlayış yüzünden bir veli için devlet okullarına çocuğunu kaydetmek de orada okumaya devam etmesini sağlamak da ciddi bir maliyet haline gelmiştir. Örneğin Denizli’de bir devlet okulunun kayıt için 15.000 lira talep ettiğini, İstanbul’da bir okulun 40 bin TL’den aşağıya asla kayıt yapmayacağını duyurduğunu biliyoruz; yurdun dört bir yanından bu haberleri alıyor, üyelerimize doğrulatıyoruz.
KAYIT PARASI ALMANIN YENİ YÖNTEMLERİ
Eskiden kayıt paraları sadece bağış adı altında ve okul aile birliği aracılığıyla toplanırken şimdi MEB’in “adeta ne haliniz varsa görün” dediği okul yöneticilerinin velilerden para alıp müfettişlere yakalanmamak için başka yöntemler keşfettiğini görüyoruz:
- Velilerden kayıt parasını okul aile birliği hesabı yerine servis, market, temizlik ürünleri mağazası gibi yerlere yatırmaları isteniyor. (yatırılması istenen bu para 25.000 TL’ye kadar çıkıyor)
- Bazı okulların yöneticileri, çeşitli mağaza ve marketler aracılığı ile kredi kartı ile ödeme alıyor.
- Birçok okulda eğitim dönemi başlarken alınmayan kayıt parası, dönem başladıktan sonra aidat adı altında alınıyor. Böylece sadece dönem başlangıcını inceleyen müfettişler atlatılmış oluyor.
Bakanlık, zaten kendi hallerine terk ettiği devlet okullarını bu kez “tüm ihtiyaçlarını giderdikleri” söylemi üzerinden velilerle karşı karşıya getirmekte, aradan sıyrılmaya çalışmaktadır. Ankara’da 65 okul müdürüne daha yeni soruşturma açılmışken; “kayıt parası uygulaması da okulların paraya ihtiyacı da yok” demek, gerçeği tamamen saptırmaktır.
Oysa bu çirkin tablonun sorumlusu, devlet okullarına adeta birer özel şirketlermiş gibi kendi ekonomilerini yaratmalarını dayatan, okulların en temel ve hayati ihtiyaçlarını bile görmezden gelen, eğitimi paralı okul yönetimlerini de tüccara çeviren MEB’dir.
Ve altını çiziyoruz ki Eğitim-İş’in savunduğu gibi laik, bilimsel, kamusal ve adil bir eğitim sistemi inşa edilmeden, bunun önüne geçmek mümkün olmayacaktır.