Eğitim sistemimiz her geçen gün artan sorunlarla tam bir çürüme içindeyken, Milli Eğitim Bakanlığı yetkilileri, 24 Haziran’da yapılacak seçimler yaklaştıkça, çizdikleri pembe tablolar ile malum siyasi parti lehine propaganda yürütmektedir.
Son olarak Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz, son dönemde çokça tartışılan konularla ilgili Anadolu Ajansı’na gerçeği yansıtmayan açıklamalarda bulundu.
-AKP döneminde en büyük reformların eğitimde yapıldığını ileri süren Yılmaz, 2002'den önce eğitime ayrılan kaynak bakımından Türkiye'nin AB ülkeleri arasında sonuncu sırada olduğunu, şimdi ise eğitime Almanya’dan daha fazla kaynak aktarıldığını söylemiştir.
Oysa ki AKP’nin iktidara geldiği 2002 yılında MEB bütçesinden eğitim yatırımlarına ayrılan pay % 17,18 iken, 2018 yılı itibariyle bu oranın % 8,36’ya geriletilmiştir. MEB bütçesinden yatırımlara ayrılan pay AKP iktidarı döneminde sürekli azalma eğilimi göstermiş, son 16 yılda özel okullara sürekli destek verilirken, devlet okulları kendi sorunları ile baş başa bırakılmıştır.
- Yılmaz, 2019 yılı sonunda eğitimin kalitesinin artırılması adına ikili eğitime son verileceğini açıklamıştır.
2010 yılında yapılan 18. Milli Eğitim Şûra’sında “ikili öğretim ve birleştirilmiş sınıf uygulamasının sona erdirilmesi, kalabalık sınıf mevcutlarının çağdaş ölçütlere göre (20-25) düzenlenmesi” önerisi kabul edilmişti. Ancak 2012’de 4+4+4 yasasıyla birlikte okullar ilk, orta ve lise şeklinde ayrılınca “ikili öğretim” uygulaması artmıştır. Türkiye’de hala okulların yüzde 26’sına yakınında ikili öğretim verilmektedir. Aradan geçen 6 yıla rağmen ikili eğitime son vermek için gereken derslik ihtiyacı giderilememiştir.
- MEB resmi öğretmen açığını 140 bin olarak açıklarken Bakan Yılmaz, “100 bin öğretmen ihtiyacımız var” diyerek ya bu konudaki bilgisizliğini ortaya koymuş ya da kamuoyunu yanıltmaya çalışmıştır.
AKP iktidarı döneminde ortaya çıkan ataması yapılmayan öğretmenler sorunu eğitimin öncelikli ve acil çözüm beklenen sorunlarından birisi haline gelmiştir.
Bakan Yılmaz daha önce atama bekleyen öğretmen adayı sayısını 438 bin 134 olarak açıklamıştır. Milli Eğitim Bakanlığı Öğretmen Strateji Belgesi’ndeki verilere göre, eğitim fakültelerinde okuyanların sayısı 228 bin 279. Fen fakülteleri, edebiyat fakülteleri, fen edebiyat fakülteleri, insan ve toplum bilimleri fakülteleri ve ilahiyat fakültelerinde okuyan öğrenciler de dâhil edildiğinde öğretmen olmayı bekleyen 653 bin 899 lisans öğrencisi olduğu görülmektedir.
Öğretmenlik alanlarına kaynak teşkil eden diğer programlar ve pedagojik formasyon kurslarına devam eden mezun öğrenciler de dikkate alındığında öğretmen olarak atanmayı amaçlayanların sayısı bir milyonu aşmaktadır.
Tablo böyleyken Bakan Yılmaz’ın, Eylül’de 25 bin öğretmen atamasını müjde gibi sunması anlaşılır değildir.
Bakan Yılmaz tarafından yapılan açıklamaların her biri ayrı bir sorun oluşturmaktadır. Yılmaz’ın çizdiği yalancı pembe tablo, seçime giderken haklı olarak hükümete tepkili olan, velileri ve eğitimcileri yumuşatma çabasıdır. Ancak Bakan Yılmaz ve bürokratlarının gerçekliği çarpıtma girişimi başarıya ulaşamayacak, bugüne kadar yaptıkları her şey gibi başarısız olacaktır.
Eğitim-İş olarak kamusal bir hizmet olarak eğitimin planlanmasından ve tüm yurttaşlara eşit şekilde ulaştırılmasından sorumlu Milli Eğitim Bakanlığı’nın siyaset aracı olarak kullanılmasını şiddetle kınıyoruz.
MERKEZ YÖNETİM KURULU