Güncel Sendika Haberleri

30 Kasım, 2013

MEB’İN YENİ TEOG SINAVI SKANDALLARLA BAŞLADI

Milli Eğitim Bakanlığınca (MEB), ortaokul 8’inci sınıflar için bu yıl ilk kez düzenlenen merkezi ortak sınavlar 28-29 Kasım tarihlerinde yapıldı. Ortak sınava 1 milyon 290 bin ortaokul öğrencisi katıldı. Ancak AKP Hükümeti döneminde yapılan birçok sınav gibi bu sınavda da birçok skandal yaşandı. Sorular sızdırıldı, kitapçıklar sınava az bir süre kala değişti, sınav güvenliğinde ciddi sıkıntılar yaşandı, sınava cep telefonuyla giren bazı öğrenciler soruların fotoğraflarını çekerek internet ortamında paylaştı.

SBS’yi yılda 12 sınava çıkararak öğrencilerimize yarış atı muamelesini reva gören Bakanlık, öğrencilerin kaderlerini belirleyen en önemli sınavları dahi yanlışsız yapamamaktadır.

Sınav öncesinde, 81 ilde yapılan deneme sınavlarının kitapçıklarının arasına TEOG (Temel Eğitimden Ortaöğretime Geçiş Sistemi) ortak sınavlarında kullanılacak kitapçıkların karıştığı, Bakanlığın durumu fark ederek apar topar kitapçıkları toplattığı ve yeni kitapçıkların kaleme aldığı basına yansımıştı.

İşini ciddiye almayan Bakanlığın bu apar topar hazırladığı kitapçıklardaki bazı sorular hatalı çıktı. Matematikten 1, fenden 1 olmak üzere 2 hatalı soru iptal edilirken, bilimsel hataları, net olmayan ifadeleri ve kavram çelişkileri nedeniyle fen sorularına ilişkin itirazlar bulunmaktadır.

Yine sınavdaki din kültürü ve ahlak bilgisi dersi sorularının matematik ve Türkçe dersleriyle eşit sayıda olması dikkat çekicidir. Din kültürü ve ahlak bilgisi dersinin zorunlu ders olmaktan çıkarılması gerektiğini yıllardır savunmamıza rağmen, tam tersine temel ders statüsünde diğer derslerle eşit sayılması kabul edilemez. Tamamen subjektif değerlere dayalı bir dersin, çağdaş, bilimsel, laik eğitim içerisinde yer alması doğru değildir.

Öte yandan tam bir dini propaganda içeren soruların büyük kısmı, sadaka ve zekat kültürüyle ilgiliyken sosyal devlet kavramını hiçe sayan siyasi iktidar, meşrulaştırdığı “sadaka kültürü”nü çocuklarımıza da empoze etmeye çalışmaktadır.

Örneğin “Depremzedelerin yaraları hala sarılamadı. Evsiz insanların sayısı her geçen gün artıyor. İhtiyaç sahibi kimseler yeterince gözetilmiyor. Bu ve benzeri haberlerin arttığı bir toplumda aşağıdakilerden hangisinin yetersizliğinden söz edilebilir?” şeklindeki sorunun doğru cevabı “devlet kurumlarının” olması gerekirken “yardımlaşma kurumlarının” olarak belirlenmiştir. Şıklarda devlet kurumlarına atıfta bile bulunulmamıştır.

Daha ilk uygulamada sınavın güvenirliğinin ve bilimselliğinin tartışılır olması, bu sistemle devam edilemeyeceğini ortaya koymuştur. Sınav sorularının sınırlı konulardan sorulacak olması ileride soru üretme noktasında da sıkıntı yaratacak ve bu sistemin sürekli olamayacaktır.  

Bugün sınava dayalı değil, bilimsel düşünmeye ve üretmeye dayalı bir eğitim sisteminin gerekliliği kaçınılmaz hale gelmiş, sınav skandallarıyla oluşan güvensizlik ortamı öğrenciler, veliler ve kamuoyunda şüphe yaratmıştır.

Eğitim-İş olarak her sınav sonucuyla birlikte eğitim sistemine ilişkin oluşan kuşkuların ve belirsizliklerin ortadan kaldırılması için başta Milli Eğitim Bakanlığı olmak üzere tüm ilgili kurumları, gerekli önlemleri almaya çağırıyoruz.

                                                                        MERKEZ YÖNETİM KURULU